Alemlere rahmet olan sevgili Peygamberimizin torunu Hz Hüseyin ve yanında bulunan yetmişten fazla ehli beytin, Kerbela çölünde Yezit sapkını tarafından şehit edilmesi İslam tarihinin kanayan ve kapanmayan yarasıdır...
Bu kanlı zihniyetin temsil ettiği türevler bugün, haricilik/ Vehhabi ve Selefilik olarak devam etmektedir.
Müslümanlarca kutsal sayılan mübarek Muharrem ayının başlangıcında Ankara'da üç cemevi ile bir derneğin saldırıya uğraması, sapkın zihniyetin geldiği tehlikeli boyutları işaret etmektedir.
Yezit-Muaviye torunlarınca, daha önce de bir çok kez denenmiş, Alevi-Sünni çatışması çıkarmak isteyen pravakatörlerin kirli oyunlarına , içimizdeki kardeşlik dayanışması galip gelmiştir...
Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz sağ duyuludur. İslam'ın Anadolu topraklarında ki , bağnazcılık ve tutuculuktan uzak, hoşgörü kültür ve zihniyetinin devamıdırlar.
Hoca Ahmet Yesevi, Hoca Bektaşi Veli, Horasan erenlerin, Balkan ve Rumeli coğrafyasının, Türkleştirilmesi ve İslamlaştırılmasında, İslam'ın Emevi yorumuyla değil, Türk'ün, arı, duru, saf İslam yorumuyla, insan sevgisini merkeze alan yorumuyla mümkün olmuştur...
Anadolu ve Balkan coğrafyasında, ortak örf adet, gelenek görenek, sazlı sözlü binlerce yıllık Türk kültürünün , Arap hurafelerine geçit vermeyen, Arap kültürünü İslâm dininden ayırmış, Türk'ün öz kültürünü korumuş ve devam ettirmiş, Alevi-Bektaşi kültürü bu ülkenin ortak değerleri ve öz mayasıdır...
İslam'ın temel değerleriyle barışık ve ilgisi olmayan, kan dökücü, zulme meğilli. Vehhabi- Selefi anlayışının bu topraklarda hakim olmasının önündeki en büyük engel Alevi- Bektaşi kültürüdür...
Kerbela'da Hz.Hüseyin'in kafasını keserek şehit eden Yezid, bu cinayeti , Allah'ın üzerine atacak kadar Yüce İslam'ı aslı değerlerinden uzaklaştırmış ve siyasallaştırmıştır.
Emevicilik anlayışı , yüzyıllarca bu millete İslâm diye yutturularak, Türk milletinin bir kısmına soyunu ve öz değerlerini inkar ettirecek kadar yüce İslam'ın değerleri yozlaştırılmıştır.
Yavuz Sultan Selim den itibaren din anlayışı, yerini Arap hayranlığına bırakarak, her türlü hurafenin ve Arap kültürünün Hadisi Şerif altında, uydurma hadislerle, dalga dalga din milliyetçiliğine dönüşmesinin projesi uygulanmıştır...
Arap olmayan başta Türkler olmak üzere diğerleri, Araplarca ikinci sınıf Müslüman sayılarak, Mevali yani ( İslam'ı sonradan kabul etmiş köle) olarak görmüşlerdir...
Tüm insanlığa gönderilen tekemmül etmiş ve en mükemmel İslam'ın içine birçok hurafeler katarak, İslam'ı Arap kültürüyle özdeşleştirip, Allah'tan gelen dinin içini boşaltırcasına, İslam'ı siyasallaştırıp, Arap milliyetçiliği ve ırkçılığını din diye yutturan Emevi İslamcılığı gelişmiştir...
Emevi din anlayışının en büyük temsilcileri Muaviye ve Yezitcilik anlayışı, Allah'ın sevgili Peygamberinin torunu Hz.Hüseyinin cinayetine Allah'ı ortak etmekten ve iftira etmekten utanmayacak kadar ileri gitmişlerdir.
Yani Yezit ve taraftarları Hz. Hüseyin ve ehli beytini, susuz Kerbela çöllerinde şehit edip kafasını keserken bile;
''... Allah istemeseydi öldürülmezdi..." demişlerdir...
Emevici, Arap kültüründen gelen Muaviye-Yezit anlayışının kök uzantıları bugün bile malesef veya zımnen de olsa, zaman zaman kafa kaldırıp, boy gösterdiğini görmekteyiz.
Bu zihniyetteki anlayışla, yaptıkları iyi işleri kendilerine, faizi, enflasyonu, geçim darlığını ve zamları kısaca beceriksizliklerini Allah'ın üzerine atan ve "Allah yaptırdı" diyerek, dini siyasallaştıran ve Allah'a şirk koşan, yaptıkları zulüm ve kötülükleri haşa Allah'a ortak eden zihniyet arasında fazlaca bir fark olmadığı kanaatindeyiz.
Bu maksatla, Alevi- Bektaşi derneklerine yapılan menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz.
Türk toplumu Atatürk'ün şu sözlerini anladığı ve idrak ettiği zaman huzur bulacaktır.
Ne diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
" Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilmemelidir.
Din ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.''
Tüm Müslümanların hicri yılbaşını ve Muharrem ayını kutluyorum.