Tarihçi Gazeteci Murat Bardakçı, Diyanet İşleri Başkanı’na ‘’ UYDURMAYIN’’ diyerek tepki gösterdi.
Sevgili Dostlar;
Malumunuz üzere, geçen hafta 18.Mart.2022 günü Diyanet’in Cuma hutbesinden sonra bu sayfada, ‘’ DİYANETE AÇIK MEKTUP’’ yazarak tepkilerimizi dile getirmiştik.
Sayfamızı takip eden dostlarımız bilirler. Gelen mesajlardan, aramalardan ve özelden bir çok kardeşimizin hislerine tercüman olduğumuza yakınen şahit olduk.
Tabi ki bizim mektubumuz üzerine değil de duyarlı vatandaşlarımızdan gelen yoğun tepkiler üzerine, Sayın Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş, bilhassa özel günlerde dahi olsa ATATÜRK’ÜN hutbelerde isminin anılmaması üzerine Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e açıklamalarda bulundu.
Gazeteci Saygı Öztürk’e bazı videolar gönderen Sayın Erbaş yaptığı açıklamada,
‘’ Niçin görmezler, anlamak mümkün değil. Cumhuriyetimizin. kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü videolarda göreceğiniz gibi her vesileyle anıp dua ediyoruz. Biz gereğini yapıyoruz, inşallah hayırlısı olur..’’ demiştir.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İMZASINI TAŞIYAN 5 MART 1926 TARİHLİ BİR KARARNAMEYİ PAYLAŞARAK ‘ HUTBELERDE İSİM ANILMAMASINI MERHUMUN KENDİSİ İSTEMİŞTİR’ dedi.
Yani 5 Mart 1926 tarihli kararnamede şunların yazılı olduğunu söyledi:
‘’ Bundan sonra camilerde hutbelerde şahıs ismi söylemeksizin, ‘ millet ve Cumhuriyetin kurtuluşu için’ dua edilmesi karar kılınmış ve bu kararların bütün vilayetlere İçişleri Bakanlığınca tebliğ edilmesi için havale edilmiştir.’’
Sayın Erbaş, ‘’ Gönderdiğim belge dolayısıyla hutbelerde isim anılmamasını merhumun kendisi istememiştir.
Daha sonraki süreçte de hiç hutbelerde yazılmamış...Cumhuriyet tarihi boyunca bu karara hep uyulmuştur...’’ Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklama bu şekilde.
Bizde sayfamızda, 18. Mart 2022 tarihli Diyanet İşleri Bakanlığına yazdığımız açık mektubumuzda ve Çanakkale Zaferi konulu hutbede Atatürk’ün anılmaması üzerine, daha önceden konuyu az çok araştırmış olmamızdan dolayı şunu özellikle belirtmiştim.
Yani; Atatürk’ün adının kendi isteği ile Camilerde ve hutbelerde anılmamasını kendisinin istemediğini bana söylemezsiniz inşallah diyerek vurgu yapmak ihtiyacını da hissetmiştim.
Şimdi buraya kadar ve yapılan açıklamalar her şey güzel.
Fakat asıl konuya gelince durum böyle değil tabi ki.
Osmanlı Tarihinde mütehassis ve kutup sayılan Haber Türk Gazetesi yazarı tarihçi MURAT BARDAKÇI, Diyanet İşleri Başkanının açıklamasına ‘’ UYDURMAYIN’’ DİYEREK TEPKİ GÖSTERDİ.
Diyanetin gösterdiği Kararnameye, Tarihçi MURAT BARDAKÇI, ‘’ Bu kararnamenin Mustafa Kemal’in isminin hutbelerde geçmemesi konusu ile hiçbir alakası yoktur, uydurmayın !...’’ diyerek 27 Mart 2022 tarihli yazısında bu kararnamenin ATATÜRK İÇİN DEĞİL, HALİFE İÇİN ÇIKARTILDIĞINI belgesiyle ispatlamıştır.
Tarihçi Murat Bardakçı Özetle:
‘’...Söz konusu kararname 5 Mart 1926’da değil, o tarihten tam iki sene önce, 5 Mart 1924’te çıkartılmıştır.
Kararnamenin altında bulunan Rumi ‘’ 5.3.1340’’ tarihi, Miladi 5 Mart 1924’ün karşılığıdır!. Daha da önemlisi; hutbelerde isminin geçmemesi talimatı verilen kişi Mustafa Kemal değil, hilafetin o tarihten iki gün önce ( 3 Mart 1924) ilga edilmesi ( kaldırılması) üzerine aynı gece Türkiye’den çıkartılan Halife Abdülmecit Efendidir !.
Hilafet 3 Mart 1924 Pazartesi günü kaldırıldı. Hilafet müessesinin artık mevcut olmadığının duyulması üzerine memleketin dört bir tarafında bir sonraki, yani 7 Mart’ta kılınacak Cuma Namazında okunacak hutbede kimin isminin geçeceği tartışması başladı ve Ankara’ya meselenin açıklığa kavuşturulmasını rica eden telgraflar gönderildi.
5 Mart 1926 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı, işte bu gelişmelerin ardından çıkartıldı. Kararname yayınlandığında Çarşamba idi ve hükümetin talimatı ile telgraflarla bütün vilayetlere duyuruldu. Bu yazışmalar Cumhuriyet Arşivinde durmaktadır.
‘’ Hutbelerde Mustafa Kemal Paşa’nın isminin geçmemesi’’ şeklinde yorumlanan Bakanlar Kurulu Kararının çıkartılma sebebi işte budur.
Hükümet kararında, hutbelerde bundan böyle Halifenin isminin geçmemesi için alınmıştır. Yani kararın Mustafa Kemal isminin kullanılmaması ile hiçbir alakası bulunmamaktadır.
Şimdi bu tarihi vesikaları koskoca Diyanet Şürasının bilmemesi mümkün müdür?
Diyanet Teşkilatı bu ülkenin en güzide ve saygı duyulması gereken kurumlarının başında gelir. Kendi kurumunu kuran, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu bu kahraman Türk evladını, Diyanet Teşkilatı Atatürk’ün adının özel günlerde ve bu da senede üçü, dördü geçmeyen bu günlere denk gelen hutbelerde, anılmamasıyla ilişkisi bulunmayan ilgili kararnamedeki ayrıntıyı nasıl bilemez?
İlgili kararname hem hilafetin kaldırılması hem de Rumi Takvim- Miladi Takvim ayrımının bilinmesi çok özel ihtisas gerektiren bir konu da değildir!..
Ömrü, vatan ve millet uğruna savaş meydanlarında geçen; 15. Ocak 1909 Arnavutluk İsyanının bastırılmasında - 1911 Trablusgarp Savaşında - 18 Mart 1915 Çanakkale’de - 1916-1917 Kafkas Cephesinde - 1917-1918 Suriye, Filistin Cephesinde – 20 Ekim 1921 Sakarya Savaşı - 1919- 1923 Kurtuluş Savaşını kazanarak Türk Milletini yok olmaktan kurtaran devletin kurucusuna Diyanetin hem vefa, hem de özür borcu bulunduğunun düşüncesindeyiz.
Neden vefa ve özür borcu bulunduğunun gerekçesini ayrıntılarıyla önceki yazımız da belirtmiştik.
Kararnamedeki hangi tarih doğrudur?
Diyanetin açıklaması mı, yoksa Sayın Murat Bardakçı’nın kararnamedeki açıklamaları mı doğrudur?
Bu vesileyle konunun önemine binaen Sayın Kurumdan yine bir açıklama beklediğimizi saygı ve önemle arz ediyorum.