2.0cak.2020 tarihi itibarıyla TBMM'den Libya'ya asker gönderilmesi için tezkerenin ekseri çoğunlukla kabul edilerek geçmesi, her türlü siyasi düşünce ve mülahazalardan ari ve ayrı olarak düşünülmesi zorunludur...
Tabi ki Türk askerinin ,Libyada ki iç savaşta taraf olmaması istediğimiz ve beklentimiz olan bir sonuçtur...
Herşeye rağmen Türkiye isyancı genaral Hafter ile mevcut ve meşru hükümet arasında arabuluculuk görevini yapmak için çaba göstermeli ve Türkiye'nin Doğu Akdenizde ki haklarını korumak için Hafter' den de yapılan anlaşmaya sadık kalması yönünde teminat almalıdır...Bu gerçekleşmediği taktirde Türkiye, dolaylı veya zımni yolla ulusal hükümetle Türkiye'nin yaptığı anlaşmaya tüm tarafların uymasını istemek hakkına sahip olacağını güçlü şekilde hissettirmelidir...
İktidarın Suriyede ki İhvancı tarikat anlayışı ve yanlış politikası sonucunda , Türkiye'nin DEMOGRAFİK yapısını değiştirecek çoğunlukta 5 milyon Suriyelinin güya, Ensar-Muhacirin kardeşliği altında içimizde bir UR gibi milli güvenliğimizi tehtid edecek boyuta ulaşması iktidarın Arapçı ve İhvancı anlayışının ülkemizin başına açtığı bir gaile olarak devam etmektedir...
Fakat; iktidarın Doğu Akdenizde ki haklarımız ve güvenliğimiz açısından, Libya ile yaptığı sözleşme yerinde ve olumlu bir karardır...
Zira; Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail, Mısır, Fransa ve dahi , daha bir çok devletlerin Akdenizin doğal gaz ve petrol kaynaklarını kendi aralarında paylaşarak, Akdeniz'de en büyük kıyısı olan Türkiye'yi nefessiz bırakmaları ve haklarımızı gasp etmek istemeleri, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığımız anlaşma sonucu yerle bir edilmiştir...
Libyada ki isyancı general HAFTER ise koyu bir Türk düşmanı ve Yunan hayranıdır..Eğitimini Yunanistan'da tamamlamış isyancı liderdir..
Hatta isyancıların lideri olan HAFTER, Türk gemilerini batırmakla tehtid etmiş ve doğrudan Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistanla iş birliği yaptığı malümdur...
Şu anda Libya'nın %80 nine hakim olmuş ve Trablus'un kapısına dayanmış bu isyancı lider başkenti de ele geçirdiği anda, Ulusal Mutabakat Hükümetini yıkarak ilk iş olarak, Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmayı yırtıp tanımayacağını da ilan edeceğini açıklamıştır...
Darbeci generalin ülkeyi ele geçirmesi durumunda, Türkiye'nin Akdenizde ki petrol ve doğal gaz yataklarının işletilmesi son derece zorlaşacaktır...
O halde her ne halükarda olursa olsun; Türkiye milli menfaatleri açısından Libyada ki Ulusal Mutabakat Hükümetinin, isyancı general tarafından düşürülmesini önlemelidir..
Mümkün mertebe Türkiye iç savaşa müdahil olmaması ve tarafsız kalması öncelikli düşünce olmakla birlikte; göz göre ülkenin Yunanistan'ın yanında yer alan , isyancı generalin eline geçmesine seyirci kalmak, milli menfaatlerimiz açısından kabul edilemeyecek bir durumdur...
Türkiyenin deniz hukukundan doğan hakları da bunu gerektirmektedir...Muhalif görüşlerin de endişelerini paylaşmakla birlikte, Türkiye iki arada bir derede kalamaz..
Türkiye Libya'da fütühata gitmiyor..Tarihi şartların getirdiği zarurettir bu...Bu şartlar içerisinde, Türk askeri Libya'da olmalıdır ve olacaktır...
Bu açıdan Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesi askeri sorumluluk olup, yerinde ve doğru bir karar olacağına inanıyorum...02.01.2020 / Şarköy