• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • KAMU
  • SENDİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • HUKUK
  • TÜRK DÜNYASI
  • EĞİTİM MEMURLAR
  • Ara
SON DAKİKA:
13:25
Kuşadası Seni Kuşa Çevirdi!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
  3. Sekülerleşme- dünyevileşme-ateizm-deizm ve insanların Tanrıdan uzaklaşması
Yayınlanma: 04 Ekim 2022 - 17:12

Sekülerleşme- dünyevileşme-ateizm-deizm ve insanların Tanrıdan uzaklaşması

04 Ekim 2022 - 17:12
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Sekülerleşme- dünyevileşme-ateizm-deizm ve insanların Tanrıdan uzaklaşması
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
Herşeyde hukuk

SEKÜLERLEŞME – DÜNYEVİLEŞME – ATEİZM – DEİZM  VE
İNSANLARIN  TANRIDAN  UZAKLAŞMASI

 Tanımlardan önce tanımı tanımlayan  ve ona varlık veren ön şartların oluş sebepleri  üzerinde durulmadan  oluşan modele  anlam kazandırmak hatalı olacaktır. İtiraz edilen nesnenin kendisi olmadan veya onu oluşturan vakıaların  sebep sonuç ilişkisi üzerinde durulmadan, ‘’ tanımıyorum, yoktur, kabul  etmiyorum...’’  dan oluşan  kelimelerin de  bir anlamları   olmayacaktır. Kendisini var eden her oluşum  ispat kudretine ihtiyaç duyabilir.

 İnsan oğlunun  beş duyu organından oluşan nesnelerin varlığını ispata  ihtiyaç yoktur. Çünkü, dokunur, koklar, görür, tat  alır, işitir. İnsan sadece bunlarla mı donatılmıştır?

 Nasıl düşünür, nasıl hisseder, korkuları, heyecanları, sevinç, keder, elem, hayatına anlam kazandıran tüm oluşumlara sebep olan otomatik  hissiyatın  ve  bilincin varlığını inkar edebilir mi ? Kendisini kendi yapan,  var eden  bir yaratıcı, ilahi kudret olmadan tüm kavramların içi boş olacaktır...

O halde maddi manevi her varlığa hayat veren,  yaratıcı olmadan  ne dünyevileşme ne de sekülerleşmeden bahsetmek  anlam ifade etmez.

 Günümüzde çok çeşitli sebeplerle, ‘’DÜNYEVİLEŞMEYİ’’   inanç değerlerinin içinin boşaltılmasıyla, Tanrı’dan uzaklaşma olarak  tanımlayabiliriz.  Kendi  kendine yetebilme algısının yaygınlaşması, dünyevileşmeyi tetikleyen en önemli olguların başında  gelenidir.

 Dünyalaşma, dünyayı hayatın merkezine koymaktır. Manevi değerlerden ziyade tamamen  dünya hayatına odaklanmaktır. Hayatın anlamını , mana ve önemini  dünyevileşmede   aramaktır. 

 Etrafımıza baktığımızda  herkesin kendine göre,  yaşanılan dünyada kendince olmasını istediği sonuçlara  ulaşmak hedefi olacaktır.  

Aile, arkadaş çevresi,  anlık duygu ve hazlar, işyerinde ve toplumda  olmasını istediği kariyer kişinin  amaçlarını belirler. Kimilerine göre hayatın anlamı yeni şeyler öğrenerek  arzu ve isteklerini  tatmin etme,  bazısına göre karizma veya  kariyer, kimine göre de aşktır.

 Bazı insanlar ise belki de hayatları boyunca bir kez olsun hayatın bir anlamı olup olmadığını sormamıştır kendine. Hayatı akışına bırakarak, düz mantık yaşamayı sever  veya öyle zanneder. Neyi, nasıl, neden olduğunu sorgulamak kişiyi yorar. Bu yüzden temel  sorunlara   hiç odaklanmadan yaşamak kolay gelir insana.  

Halbuki  hayata gelmesinin ve yaşamasının bir anlamı olmalı,  neden dünyaya geldiğini ve yaratıldığını sorgulamak diğer canlılardan kendisini  ayıran en önemli özelliktir. 

Yani  temel  olan şey, yaşamak,  yemek , içmek, üremek  ve hayatta  kalmaktan öte insan denen  bir  bilinmeyen varlığın;   bunların üzerinde bir amacı  ve arayışı olmalıdır. 

İnsanı insan yapan sadece biyolojik varlığı  değildir. Maddi varlığının yanında, bir de ruhsal yapısı ve manevi dünyasının sorgulanması bir yaratıcının varlığını  aramaya yönelttiği zaman insan, insan olmanın idrakini hisseder.

 Esasen insan maddi ve manevi, hisleri ve duyguları, yaşama şekli ve düşüncesiyle, hayattan beklentisiyle, tüm canlılardan farklılık  arz eder. Bu yüzden çokları insan denilen varlığa, ‘’ İnsan denilen meçhul’’  olarak tanımlamak istemişlerdir. İnsan, yani bilinmeyen yargılar yumağı. 

Her bilinmeyeni bildikçe,  bilinmeyenlerin sonsuzluğunda  yolculuk yaptığını  anlar. İnsan denen  varlık;  evren, yer ile gök arasından yaratılmış alemin içinde belki de  cismen nokta kadar küçük bir varlık iken; işleyiş ve fonksiyonerlik  bakımından tüm evrenin  içindekilerden de en model, en büyük varlık  olma özelliğini keşfedemedikçe  tek kanatlı kuş misali  hep bir tarafı eksik kalacaktır...

Tanrı olmasaydı tüm bunların bir anlamı olacak mıydı? Anlamı olacaksa kendisini yaratan bir Tanrı da olacaktır. Muhtemelen çağımız insanlarının en temel problemi inanç problemidir. 

Allah hakkında doğru bir anlayışa sahip olamama problemin temelidir. Bir diğer deyişle kişi Allah’ın varlığına inanmasına rağmen, sanki Allah yokmuş gibi insan oğlunun yaşamasıdır. 

Yani Allah’ın varlığının insan üzerinde yaşantısında bir   etkisinin  bulunmaması ya da bulunsa da varlığının algılanmasında kayda değer algılama olmaması, vurdum duymazlığıdır. 

Bir şey varsa vardır, yoksa da yoktur. Haşa yaratıcı yoksa zaten dünyevileşme  iradesinde  sorun da yoktur. 

 Eğer kendisini biçimleyen   olağanüstü kudret  varsa ki vardır, o halde yokmuş gibi ya da önemsizmiş gibi davranmak, kişinin sorumluluğundan öte kendisini de inkar anlamına kadar götürmesi kaçınılmazdır. 

Varlığına inandığımız Allah’tan daha önemli hiçbir şey, hiçbir düşünce olamayacağından tüm yaşam o yaşamı verene göre yaşamak en temel prensip olacaktır.

 Buna inanan kişi her şey onun varlığı ve rızasıyla vücut bulduğunu sorgulayarak nefsini hayatın merkezine koyarak kendi koyduğu kurallara göre yaşayamaz. 

Hayatı veren ve  kainatın sahibi  onu  yaratan  bir  Tanrı  olduğu için onun kurallarına göre yaşanacaktır.  Koyduğu kurallara inanıp ta yaşayamamak başkadır. Sorumluluk ve hesap verme mesabesinde, Tanrı’dan uzaklaşıp, uzaklaşmadığı dünyevileşmenin de çerçevesini oluşturacaktır...

 Bu açıklamaların ışığında haşa Tanrı olmasaydı,  ‘’ dünyevileşme’’  diye bir kavram da olmayacaktı  zaten.   Dünyevileşme Tanrını yarattığı ve kurduğu dünya düzenine teslim olma, düzeni kuranı unutma ve ondan uzaklaşma sayılacaktır. 

Yani insanın,  dünyanın gelip geçici süsüne, cazibesine  kapılarak, Allah’a inanmakla  birlikte  nefsine  uyarak, Allah’ı  ihmal etmesi ve  ondan uzaklaşarak dünyaya meyletmesi  dünyevileşmedir.

 Dünyevileşme   bizim gelenek ve kültürümüzde inanç dünyamızda,  bir zafiyet  ve ahlaki bir sorun olarak düşünülür. Özü güzel ahlak  ve adalet temeline dayalı dinimizin, özellikle  genç kuşaklar arasında  ilgi görmemesine, umursanmamasına  ve itibar  kaybetmesine neden  olduğu açıktır.

 Peki dünyevileşmenin ve dinden kaçışın temel sebepleri  nelerdir. Bunlar bu yazının içine sığdırılamayacak kadar  çoktur ve derindir.  Ancak biz herkesin anladığı, görüp yaşadığı somut birkaç örnekle  yetinmek istiyoruz.

 İslam’da herkes amelleriyle ( yapıp ettikleriyle) sorumludur. Her bir Müslüman veya kişiler ahirette bunun hesabını vereceklerdir. Bu durum bizatihi ( tamamen)  iktidarların ilişkileri için de geçerlidir.

 İktidara gelen,  yönetici ve sorumluluk makamında olan  her bir kişi, aldıkları kararlarıyla, yaptıkları icraatlarıyla, halka yaşattıklarıyla, ehliyete ve liyakata önem verip vermedikleriyle kısa olarak ADİL olup olmadıklarıyla hesaba çekileceklerdir. 

 Kötü yönetimlerden dolayı kendilerini hizaya çekmeyen, bu yüzden halkı çaresiz ve umutsuzluk ve ızdırap içinde  yaşamalarına sebebiyet veren,  bir kısım seçkin kitle zenginleştikçe, halkın alabildiğine fakirleşmesi ve bunları  din örtüsü ile kapatmaya çalışılması, fakirliğin imtihan ve meziyet olduğunu camilerde hutbe ve vaazlarda sürekli öğüt verilerek, kendilerinin tam bir lüks alemde, israf ve şatafat içinde yaşaması,  genç kuşaklarda  derin bir sorgulama ve ayrışmaya yöneltmektedir.

 Kendi yarattıkları  düzenden kaynaklanan olumsuzlukları gizlemek adına,  ‘’ Allah’ın sabır edenleri kıyamette ödüllendireceği...’’  söylemleri, toplumda derin bir kaygı ile bir çoğunun da bilmemezliği  ile, İslam’ın sorgulanması sonucuna götürmesi, maneviyattan uzaklaşmanın sebepleri arasında gelmektedir.

 ‘’ Dindarım, Müslümanım’’  deyip te, Allah’ın bizzat yönetenleri sorumlu tuttuğu ayetlere olan duyarsızlıklardır.  ‘’ emrolunduğun gibi  dosdoğru ol...Ve sakın azıtıp  haddinizi  aşmayın, çünkü o yaptıklarınızı görendir...’’  Bu ve buna benzer ayetlerdeki  davranış ilkesi, aynı zamanda  İslam’ın evrensel bir  niteliğinin göstergesidir.

 İster dindar, ister dinsiz, ateist ve deist insan denilen her bir  kişide  bulunması gereken değerler olmalıdır. Çünkü doğru ve adil olmak, e yüksek ahlak ilkesidir.

 Başta tüm devlet yöneticileri olmak üzere, icraat mevkiinde olanlar, bürokraside olanlar asıl  MAUN SURESİNDEN  korksunlar.

 Şöyle başlıyor sure:  ‘’ Gördün mü, o hesap ve  ceza gününü yalanlayanı...’’  BU ayet temel olarak,  hesap günü yokmuş gibi  davrananları, iki yüzlü olanları, takiyye yapanları,  Din, Kur'an, Allah diyerek halkı aldatanları  kast ediyor. Fakat genç nesilleri de manevi değerlerden soğutarak ve soyutlayarak  DÜNYEVİ yapıyor...

 Kur’an kurslarında genç erkek ve kız sıbyan çocukların ırzlarına geçenlerden, hesap sormayarak veya görmezlikten gelenler, olayı basit bir  adli vakıa cinsindenmiş  gibi örtenler yaptıklarıyla toplumda büyük kitleler tarafından derin bir manevi çöküşün sebebi olduklarının  farkına vardıkları söylenemez.

Genç nesilde  kendisini kurtaran kaptan misali bir dünyevileşmenin yapı taşlarını döşemelerine sebep olduklarının farkına varmayanlar  bu başlangıcın bir sebebidir.

 Sırf kontrol  etmek ve  kendisine  bağlı geniş bir biatçı toplum anlayışında  sürü oluşturmak için, tarikat ve cemaatlere kadar,  dindar görünüp te  dinin emrettiklerinin tam tersini yapanlar, toplumda inanç değerlerinde derin bir travmaya sebep olmaları sonucu, insanların  maneviyattan soğumalarına gençlerinse DİNDEN UZAKLAŞMALARINA en önemli sebep teşkil etmiştir.

Dindar görünmek ve dindar geçineceğiz diye  ahlaka ihtiyaçları  kalmadığını mı düşünmektedirler?!..

SEKÜLERLEŞME: Dünyevileşme, Allah’tan uzaklaşma iken, sekülerleşme ise Allah’tan kopuştur. Yani insanın bilerek, isteyerek, düşünerek, tasarlayarak, taammüden,  kendini ve kainatı, evreni yaratıcısı olan  Allah’ı  dışlamak, kenara atmak ve dünyaya ilişkin hiçbir işine  karıştırmamaktır.

 Sekülerizm taşıdığı anlam  bakımından da  en merak edilen kelime ve ‘’ izmler’’ arasında geldiği şüphesizdir. Bir yaratıcının tamamen yok sayılması, reddedilmesi ATEİZM’DİR. 

Yaratılışı anlama, evreni sorgulama, her şeyi maddi varlıkla  sorgulama, maneviyatı  yok sayma  gibi yorumlamalar, ateizm ve  deizmle aynı  argümanları  kullandıklarından hemen hemen aynı ortak tabanda  buluşurlar.

Konuyu daha açarsak; toplumun ve kamusal alanın  din üzerinden değil,  bireysel açıdan yaşanılması gerektiğini savunan bir  düşünce sistemidir. Genel olarak demokratik ve Cumhuriyet yönetimlerinde din ve devlet işlerinin  birbirinden ayrı tutularak yönetilme sistemidir.

 Laiklik, ülkenin  din ve devlet işlerinin  birbirinden ayrı tutulmasıdır. Dini  kurumların ve  dini kişilerin  devlet kurumlarına  müdahale etmemesidir. 

Her iki kavram arasında yönetimsel olarak benzerlik bulunmasına rağmen, laiklik din ile devlet işleri arasındaki ilişkiye vurgu yapar, aralarındaki ilişkinin ayrı tutulmasını simgeler.

Laiklik ile Sekülerizm arasındaki fark; Laiklik din ile devlet işleri arasındaki ilişkiye,  sekülerizm ise din ile toplum arasındaki ilişkiye dayanır.

 Dolayısıyla laik sistemler toplumun  ve  kişilerin dini inançlarına karışmaz, saygı gösterir, yaşama alanına müdahale etmez.

 Bazı kavramlar iç içe olup, döşenen yolun merhale taşlarına benzer. Birinin sebebi, diğerinin sonucudur. Biri olmadan ve yaşanmadan diğerine sıra gelmez. 

Dünyevileşme merdivenin ilk basamağı, hemen bir sonraki  Sekülerleşme’dir. Yani yaratıcıdan, Tanrı’dan kopma sekülerleşme sayılır. Tanrı’dan uzaklaşma olmadan, kopma olmaz.  
            Devam edecek
                      

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
Mustafa Köse
2 yıl önce

Evet,harika bir yazı olmuş, yönetenlerin din ile halkı, cahil olanları aldatması ,hesap gününü hatırlatılması...

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)

Yazarın Diğer Yazıları

  • 1921 Anayasası Neden İstismar Ediliyor? - 19 Mayıs 2025
  • Şartsız, Amasız, Fakatsız Silah Bıraktırılmalıdır... - 11 Mayıs 2025
  • 3 Mayıs Türkçüler Günü Kutlu Olsun - 04 Mayıs 2025
  • İklim Anlaşması Ve İklim Kanunu Nedir. Tasarı İçindeki Tuzak Maddeler !... - 19 Nisan 2025
  • Türk Devletler Teşkilatı - 08 Nisan 2025
  • Hayırlı Cumalar Demekle, Cumalar Hayırlı Olmuyor... - 29 Mart 2025
  • Türk Devletine Vatandaşlık Bağı İle Bağlı Olan Herkes Türk'tür. - 12 Mart 2025
  • Ademi Merkeziyetçilik Nedir. - 01 Mart 2025
  • Üç Perdelik ''İkinci Sülün Osman'' Tiyatrosu !. - 25 Şubat 2025
  • Kur'anı Kerim'in İnsanlığa Verdiği Mesaj - 08 Şubat 2025
  • "Kürt Sorunu" - 13 Ocak 2025
  • Haşhaşiliğin Günümüz Kitlesel Hareketler Üzerindeki Etkileri - 01 Ocak 2025
  • Yeşil Kuşak Projesinden, Büyük Ortadoğu Projesine - 12 Aralık 2024
  • Tarih Bunların Hesabını Sorar Bir Gün... - 01 Aralık 2024
  • Kılıçdaroğlu'nun Tarihe Hem Not, Hem İz Bırakan Manifestosu... - 25 Kasım 2024
  • Hukuk, Din Ve Devletin Temeli Adalettir - 08 Kasım 2024
  • Kırk Yıl Sonra Bir Arada Olmak - 29 Ekim 2024
  • Sesi Kalıbından Kalın Adam - 05 Ekim 2024
  • Mevsim Artık Sonbahar. - 24 Eylül 2024
  • Malazgirt Zaferi, tüm Müslümanların zaferiymiş!.. - 28 Ağustos 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 9
ilan.gov.tr
Gazete arşivi için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Köşe Yazarları
MEB, Angarya İşler Bakanlığı mı?
Kadriye Demirel (AES Antalya il Temsilcisi , Eğitim koçu)
MEB, Angarya İşler Bakanlığı mı?
Aziz Dolu Atabey
Aziz Dolu Atabey
3 Mayıs 1944 Türkçülük-Turancılık Olaylarının İçyüzü
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Türklerde Sosyal Yapılar
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Memur Sendikacılığında Yetkiyi Belirleyen Etkenler
Hasan Güneş Emekli Öğretim Görevlisi
Hasan Güneş Emekli Öğretim Görevlisi
Kendi Kendini Kontrol Etme
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Annem'e
Yusuf İPEKLİ
Yusuf İPEKLİ
Hobi Bahçeleri
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Bakanlığın Uyarısına Rağmen Okullarda Mezuniyet İsrafı
Taputa Son Çivi Çakılmak Üzere!..
Mehmet Karataş Ülkü-Bir Eski Gn.Bşk
Taputa Son Çivi Çakılmak Üzere!..
Şu Siyaset Var Ya
Namık Özer ERDOĞAN Atatürk Eğ.En.Eski Md.
Şu Siyaset Var Ya
Serdar Gündüz Şb. Müd. Liyakat-Sen Genel Seketeri
Serdar Gündüz Şb. Müd. Liyakat-Sen Genel Seketeri
Milli Eğitim Bakanlığı Ödül Yönergesi Üzerine
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Mehmet ARSLAN Eğitim Yönetimi Ve Planlama uzmanı
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Avrupa Turundan Belçika'nın İncisi Brugge
Canan ÖZDEMİR Uzman Sosyolog
Avrupa Turundan Belçika'nın İncisi Brugge
Bakan arabasının kapısını açan adamın kapısını açan adamlar...
Misafir Yazılar
Bakan arabasının kapısını açan adamın kapısını açan adamlar...
İkinci Sevr
Orhan KILIÇOĞLU
İkinci Sevr
1921 Anayasası Neden İstismar Ediliyor?
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
1921 Anayasası Neden İstismar Ediliyor?
PROJE OKULLAR, 4+4+4 GİBİ BİR PROJEDİR
Dr.Sakin ÖNER
PROJE OKULLAR, 4+4+4 GİBİ BİR PROJEDİR
19 Mayıs 1919'un Yol Haritası
Ali Kemal Gül
19 Mayıs 1919'un Yol Haritası
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun
Türk Ocakları'ndan
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun
Siz Türk Milletini Sahipsiz mi Sandınız?
Şerife Güven
Siz Türk Milletini Sahipsiz mi Sandınız?
Bayramın Kutlu Olsun
Köksal Cengiz
Bayramın Kutlu Olsun
Göç Mühendisliği
Şevket Sezer
Göç Mühendisliği
Çok Okunan Haberler
TES İstanbul Şube Başkanı C. Kıran:
TES İstanbul Şube Başkanı C. Kıran: "Şilede Yetki Ehline Geçti"...
Eskişehir Eğitim camiasında herkesi azarlayan bu torpilli müdürüne kim dur diyecek?
Eskişehir Eğitim camiasında herkesi azarlayan bu torpilli müdürüne...
Türk tarihini değiştirecek keşif: 6. yüzyıla ait “Türk-Kağan” yazılı sikke bulundu
Türk tarihini değiştirecek keşif: 6. yüzyıla ait “Türk-Kağan”...
Ana Sayfa
GÜNDEM
KAMU
SENDİKA
DÜNYA
EKONOMİ
SİYASET
HUKUK
TÜRK DÜNYASI
EĞİTİM
MEMURLAR
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Gazete Manşetleri
  • EKONOMİ
  • HUKUK
  • KAMU
  • MEMURLAR
  • SENDİKA
  • TÜRK DÜNYASI
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Gazete Manşetleri
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim