Üniversite sınavına giren çocuklarımızın Allah yardımcısı olsun. Hak edenlere,hak ettikleri yerleri kazanmayı nasip etsin.
Ya kazanmak ya da kazanamamak gibi iki tercihli sistemin doğasında var olan gerçeği bilerek başarısızlığın, hiç bir şeyin ve dünyanın sonu olmadığını unutmayalım..
Çocuklarımız başklarıyla yarıştırılacak bir obje değil, kendilerinin güç ve yeteneklerini , ilgi alanlarıni ve kapasitelerini keşfetmeye ve ortaya çıkarılmasına çalışılmalıdır...
Velilerimiz, ana ve babalar:
Çocuklarımıza empati yaparak yaklaşalım..Kendimizin olmak isteyip de, olamadığımız yerlede ve mesleklerde çocuklarımızın olması adına, baskıcı ve yönlendirici tavırlar ve kendimizi tatmin edici davranışlar; çocuklarımız açısından ileride telafisi mümkün olamayacak davranıs bozukluklarını hatta bir dizi başarısızlıkları da beraberinde getireceği gerçeğini göz ardı etmeyelim...
Bugün olmaz belki, yarın olur veya daha sonra belki de arzu edilen yer hiç olmayabilir...
O zaman ana ve babalar, çocuğumuzun benimsediği ,doğasında ve fıtratında var olan sevdiği,sevdiği içjn de başaracağı meslek ve ilim dalı hakkında en hayırlısı olacaktır...
Üniversiteyi bitiren gençlerimizin % 30 dan fazlasının eğitim alanının dışındaki işlerle iştigal ettikleri de ayrı bir gerçektir...
BİYOLOJİK ANNE VE BABA çocuğunu dünyaya getirenlerdir...PSİKOLOJİK ANNE VE BABALAR ise onu doğurmadığı halde, şuurlu ve içten sevgileriyle çocuğunu kavrayan,onu anlayan, hayata dair yönlendiren ama ilgi ve istidadı dışında zoraki baskı yapmayan, gözeten ve onun hür bir kişilikle gelişmesine yardımcı olan kişilerdir..
Bu halleriyle gerçek anne ve baba özelliklerini taşımaktadırlar..
Çocuklarımıza psikolojik ana-baba olmak onlara gerçek bir ruh sağlığı kazandırmanın yanında,başarı ve hayat standartlarını yükselteceğini unutmadan tekrar başarılar diliyorum...