Hem annemin kontrolü için hem de Gesam'ın Türkiye sergileri kapsamında düzenlemiş olduğu "Kent ve Sanat" konulu sergiye katılmak için Kayseri'ye geldim. Annemin rutin kontrollerini yaptırdıktan sonra açılış için Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'ne geldim. Açılışı Gesam koordinatörümüz Nezih Demirtepe yaptı.
Tablolarımın sayın valimiz ve gelen hanım misafirler tarafından beğenilmesi beni ziyadesiyle mutlu etti. Teşekkürlerimi sunuyorum.
Kayseri Hititlerden, Babillere; Perslerden Kapadokya Krallığına; Ermenilerden, Samanilere kadar uzanan bir geçmişe sahip. Daha sonraları Romalılara geçmiş. Roma'nın parçalanmasıyla Doğu Roma imparatorluğunun sınırlarına dâhil olmuştur. Malazgirt zaferinden sonra Selçukluların 2.başkenti olmuş, Moğol istilası sonucu yakılıp, yıkılmıştır. Eretna, Kadıburhanettin ve nihayet Osmanlıların hâkimiyetine geçmiştir. İsmini Roma imparatoru Ausustos zamanında Caeseria (Kaseria) olarak almıştır.
Kaldığımız otelin hemen bitişiğinde İç kale var. İç kalenin tarihi Bizanslılara dayandığı söylenmektedir. Selçuklu hükümdarı I. Alaeddin Keykubat zamanında güçlendirilişmiş. iç kale dış baskınlardan, yağmalamalardan korunmak için yapılmış.
Şehir merkezinde de Hunat Hatun Külliyesi var. Camii, medrese, türbe ve hamamdan oluşuyor. Alâeddin Keykubat'ın karısı, II. Gıyasettin Keyhüsrev'in annesi Mahperi Hunat Hatun 13.yy.da yaptırmıştır. Caminin mihrabı ve minberinin tarihi açıdan kıymetlidir.
Akşam panoramik şehir turu yaptıktan sonra balık yemeye gittik. Balık tezgâhlarının önünde canlı balık akvaryumları var. İstediğin balığı pişirip veriyorlar.
Ertesi sabah başı her zaman karlı Erciyes Dağı'na gittik. Erciyes Dağı'na giderken yazlık bağ evleri dikkat çekiyor. Erciyes Dağı'nın doruklarında Bizans rahiplerinin inzivaya çekildiği mağaralara günümüzde kötü hava şartlarında dağcılar sığınıyor. Volkanik püskürme sonucu oluşmuş. Erciyes'in eteklerinde peynir, et, halı, kilim, el dokumalar ısatan dükkânlar, lokantalar, kafeler mevcut. Tavan arası lokanta da yemek yedikten sonra Endürluk'e doğru yola koyulduk.
Endürlük hakkında Kayseri Ansiklopedisi, sayfa 177 cilt 2.de ;" Binaların mimari özellikleriyle ve yüksek estetiğiyle zevki selim sahibi, kültürlü, insanların eserleri olduğu; Buradaki Hristiyanların Karamanlı Türk aşiretine mensup insanlar olduğu" yazar. Kıranardı Endürlük ‘ten, oradan da Talas'a geçtik. Talas tarihi evleri, kiliseleri ve şimdilerde ise lüks villalarıyla meşhurdur. Talas seyir tepesinden Ali Dağı'nı fotoğrafladım.
Talas Yaman Dede Camii. Sultan Abdülhamit’in izniyle Papaya Rum Kilisesi olarak 1886 'da yapılmış. Daha sonraları camiye çevrilmiş. Dış süslemeleri çok güzel. İçi bakımsız. Yeni evlenen çifti izinle fotoğrafladım.
Oradan Cemil Baba Türbesi’nin yanındaki Kaya Evlerini fotoğrafladım. Daha sonra otele dönüp yemek yedikten sonra Hunat Hatun Medresesi'nde çay içtik. Sivas'taki Çifte minareli Medrese'nin aynısı gibi.
Sabah kahvaltıdan sonra Ağırnas'a gittik. Yeraltı Şehri Hacet Pınar’ına; dışardaki havanın sıcaklığına rağmen içerisi oldukça serindi. Tarihi milattan önceki döneme dayanan yeraltı şehirlerinde yaşayan insanlar devasa ağırlıktaki taş kapıları tünellerin önüne kapatarak düşmanlarından korunuyordu. Tarihi geçmişi ilk Hristiyanlık dönemlerine kadar uzanıyor. Tandır Evi, suçluların bağlandıkları hücreler, yaşadıkları odalar vs.
Ağırnas'taki Mimar Sinan'ın doğduğu ev diğer gezdiğimiz yerlerden biri. Mimar Sinan'ın yaşadığı evde yer altına açılan bölümler varmış. Ama biz zaman azlığından gezemedik. Tarihi evlerin bir çoğu yıkılmış. Burada en çok su tahliye bacalarının hayvan ve çeşitli figürlerle yapılmış olması ilgimi çekti.
Son durağımız Sarımsaklı Barajı burada biraz dinlenip, bir kaç fotograf çektikten sonra otelimize döndük. Sabah kahvaltıdan sonra şehri gezmeye çıktım. XIII. yy. Emir Cemalettin Bin Muhammed'e ait olan Alaca Kümbette dua edip, Selçuklulardan kalma Han Camii'ni geçip Seyyid Burhaneddin hazretlerinin türbesine geldim. Kayseri açık hava müzesi gibi her adımında tarihi bir eser görmek mümkün.
Mevlana'nın hocası büyük mütefekkirin türbesini buralara kadar gelmişken ziyaret etmeden olmaz. Dar vaktime rağmen dua edip, fotoğrafladım. Türbenin girişinde Mevlevi mezarları, içerisinde Peygamber Efendimiz (S.A.V) 'in torunlarından Seyyid Zeynel Abidin'in mezarı bulunmaktadır. Kısacık gezimde anlatacaklarım bunlar. Veda etmeden önce bizi gezdiren sevgili arkadaşım Hüsniye Vezire ‘de teşekkür etmeden olmaz. Kısacık surede ancak anlatacaklarım bu kadar. Her ne kadar hata ettiysek affola.