Ürgenç'e sabah saatlerinde uçakla indik.Şehri panoramik olarak dolaştıktan sonra Celalaettin Harzemşah anıtına geldik.Harzemşahlar devletinin son hükümdarı olan Celaleddin Harzemşah'ın asıl adı Mengüberdi'dir.
Türkiye Ünlüleri İnternet Ansiklopedisi'nde,'' Genç yaşta merkezi Gazne olan Gur bölgesinin yönetimine getirildi. Babasının yanında seferlere katıldı. Babasının Cengiz Han'a yenilip ölmesinden sonra hükümdar oldu.Harzemşahların başkenti Ürgenc'e geldi. Dağılan devleti toparlamaya çalıştı, ancak başarılı olamadı. Cengiz Han'ın oğulları Çağatay Han ve Ögeday Han komutasındaki Moğol ordusu Ürgenc'i kuşattılar, yakıp yıktılar. Celaleddin Harzemşah Hindistan'a sığındı. Üç yıl orada kaldı.
Daha sonra Irak'ın kuzeyi, Kirman Fars, İsfahan ve Tebriz bölgelerini yönetimi altına aldı.Anadolu Selçuklu ve Memluk ordularıyla yaptığı Yassıçimen savaşında yenilgiye uğradı. I. Alaeddin Keykubat Erzurum'u , Memluklar Ahlat'ı alınca onlarla barış yapmak zorunda kaldı.Moğollarla yaptığı savaşta yenilerek ordusu dağıldı,Meyyefarken (Silvan) dağlarında hayatını kaybetti. Ölümüyle Harzemşahlar devleti de yıkıldı.''denilmektedir.
O Türk -İslam tarihinin en cesur ve bahadır hükümdarlarından biridir.Gürcüler ve Moğollara karşı büyük mücadeleler verdi. İslamiyetin yayılmasını ilke edinmiştir. Otrar valisi, Cengiz Han'ın adamlarının kervanlarına el koymuş.Gönderdiği elçilerini öldürmüş.Buna çok kızan Cengiz Han , 5 yıl süren savaşlar sonunda Otrar'ı, Hokand'ı almış.Semerkand'ı, Buhara'yı yakıp yıkmış. Sonra Harezmi bölgesine Ürgenç'e gelmiş.köhne Ürgenc'i kuşatmış. Cengiz Hanı Celelettin Harzemşah durdurmuş. Tam 11 yıl süren savaşların sonunda Cengiz Han nehir kapaklarını açıp , insanları boğarak zafer kazanmış. Yenilip Hindistan'a kaçan Harzemşah Hindu nehrinde boğulup hayatını kaybetmiş.Bir rivayete göre de Kafkaslara kaçmış, orda ölmüş.
Namık Kemal'de Celaleddin Harzemşah'ı anlatan tiyatro piyesinde "Hanlar, melihler ve emirler boyunlarında kefenleri olduğu halde, onun önünde diz çöktüler ve bağlıĺıklarını arz ettiler. Buna mukabil Sultan, harp meclisinde ölönceye kadar savaşacağina yemin etti."( Nesvi, Siratü'l Celaleddin Mengüberti)
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Forsu'nda yer alan 16 yıldızdan biri de Harzemşahlar devletine aittir..Celaletin Harzemşah Anıtı'nın önünde Yaşlar bayramı kutlanıyordu. Özbekistan'da milli ve dini bayramların yanında her meslek grubunun kendine has kutlama günleri de var..Öğretmenler günü öğrenciler günü, yaşlar günü vs..Bizde ki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gibi.Kamuflaj giysili askerlerle, hanımlarla beraber fotoğraflar çektirdik.
Taşkent sokakları gibi geniş, her taraf ağaç. El Biruni 'de Ürgençliymiş.Öğle saatlerinde Ürgenç Pazarına gittik.
KUM ŞEHİR HİVE
2500 yıllık Hive'ye doğru yola çıktık.Ürgenç Hive arasında Türkiye'nin yaptığı treleybüs hattı var .Hive tarihi şehrinde,İçan Kale'nin kapısında bizi dans gösterileriyle karşıladılar. Tamamen açık hava müzesi olan şehir aşırı sıcak. Hive hanlığı1920'ye kadar yaşamış.Harzemşahların merkezi Hiveymiş.
Harzemşahlar devleti 16. Asırda Hive hanlığı, Hokand hanlığı ve Buhara emirliği olarak üçe bölünmüştür. Kumdan şehir Hive İç kale, Dış kale ve Erk kaleden oluşuyor.Sarayın olduğu yer Erk kale. Eskiden İç kalenin kapısında Harezm'inin heykeli varmış. Onarım için kaldırmışlar.Hive'nin çarşısında hediyelik esyalar,doppiler,, çor gül denilen çiçek desenli parlak nakışlı kumaşlar.
Girişin hemen yanındaki tahta oturup, fotoğraf çektirdim.Muhteşem Kalta Minaresi'nin çinileri dökülmeye başlamış.Harezmi devletinin başkenti Hive'nin halkı zerdüştmüş. Bu bölgeye büyük İslam bilginlerinin akım etmesinin sebebi de bu olmalı. Zerdüşt din büyükleri yok edilerek ancak İslama girmişler. 6.ve 7. yy. a ait Zerdüştlük dinine ait eserleri Harezmi Medeniyetler Müzesi'nde fotoğrafladım.
Amu Derya kıyısındaki Hive, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. İçan kalenin girişinde Muhammed Emin Han Medresesi ve Kalta Minare göze çarpıyor.sol taraftaki Köhne Erk ( eski saray) de kız ve erkek arkadaş sohbet ediyor.Şimdilerde restoran olarak hizmet veriyor.Kalta Minare 19.yy.da Muhammed Emin Han zamanında yapımına başlanmış, han ölünce yarım kalmış. Arap harfleriyle Farsça yazılmış üzeri.Muhammed Emin Han Medresesi, otel olarak hizmet veriyor.Köhne Ark (Eski Saray) duvarları tuğla,üzeri çamurla sıvanmış.
Cuma Camisinde dört kolon 10 ve 12.yy.dan kalma caminin üzerinde su sarnıcı da var.214 ahşap sütundan oluşuyor. Dayanıklılığı artırmak için metal ve mermer arasına deve yünü konmuş.Bu ahşap sütunları Hindistan ve Karakalpakistan 'dan getirilmiş.
Yasavul Bashi Medresesi'nde özbek dansları ve canlı müzik eşliğinde yemek yedik.Mum para çorbası içtik. Kıyma zarafşan yedik.Bu çorba kaybolan Zarafşan nehrinin anısına bu isimle anılıyor.Lazgir dansı izleyip, halk koşukları dinledik.
Özbekistan'ın her yerinde olduğu gibi burada da taharet sıkıntısı var.Taharet muslukları yok. Sadece daha sonra gittiğimiz Şah-ı Zin'de taharet musluklu tuvalet gördük. Sanırım zamanla çoğalır.Buradan İslam Hoca Medresesi'ne gittik.1912'de yapılmış olan minareye çıkmaya çalıştım ama çıkamadım.56 m uzunluğunda 118 basamağı var.basamakları arası mesafe de çok yüksek. İncelikle işlenmiş, firuze renkli mozaik çinilerle bezeli minarenin görüntüsü muhteşem. Medresesi 42 hücreli.Kündekarı tekniği, ahşap bloklar uzerine kapıları, ipek, yün halılar, kilimler,oymacılık sanatı , altın nakşından, çömlekçiliğe, nakkaşlıktan,dokumacılığa, ayol ve erkek giyimleri, mermer oymacılık sanatı,hattatlık sanatı vs...
Buradan da Pehivan Mahmud Türbesine geldik.Türbenin imamı,Muhammed Rahim Han Sani'nin başında Kuran-ı Kerim okudu.Türkçeyi dizilerden öğrenen imam bize bilgi verdi.Muhammed Rahim Han'ın sağ tarafında da oğlu Allah Kulu Han yatıyor.14.yy da yaşamış olan Pehlivan Mahmud; Kürkçü, derici, pehlivan, şair ve filozof. Dükkanının içine gömülmeyi vasiyet eden Pehlivan Mahmut'tan sonra hanların ve ailelerinin de buraya gömülmesiyle türbe büyümüş. Türbenin kapıları 17.yy ait çinileri 19.yy a ait.
Buradan El Sanatları Merkezi'ne gittik.Özbekistan'da giysiler renk ve nakışla süslenmiş, özgün renkler kullanılmış.El sanatları merkezinde milli kıyafetler elle dokunmuş. Tahta oymacılığı eserler, masa örtüleri, ipek dokumaları vs.Özbekistan'da her şehrin doppisi farklıymıs.Hepsinin de farklı anlamları oluyormuş. Klasik erkek doppileri kare şeklinde ve siyah kumaştan yapılıyor. Hokand, Margilan, eski Taşkent, ve Semerkant çeşitleri varmış.Çocuk doppilerine simli kumaştan nazarlık yerleştiriliyormuş.
Medresenin dışında işçiler taş kesiyorlardı.Daha sonra Taş Havlu Sarayı'na gelip,oradan da minaresine çıktık.Allah Kulu Sarayı, Taş Havlu Sarayı 1832'de yapılmış. Geniş bir alan çinilerle süslenmiş. Sarayın minaresinden gün batımı fotoğraflar çektim. Sarayın avlusunda da tören yapılan platform göze çarpıyordu.Buradan 18.yy da yapılan eski Erk Kale'yi gezdik.Sabah kahvaltısından sonra da Taş Havlu Sarayı'na tekrar geldik. Model çekimi yapılıyordu. Modelin izniyle ben de bir kaç fotoğraf çektim.