2018 yılı Kültür Başkenti seçilen Tebriz'de tarihi yerlerde restorasyon çalışmaları hızlı bir biçimde yürütülüyor. Kaçar Müzesi'nde ve Şairler Mezarlığı'nda da restorasyon devam ediyor. 2014 yıllında da geldiğim müzenin özellikle bahçesi görülmeye değer. Şairler Mezarlığı'nda da 500 şairin mezarının gün yüzüne çıkarma çalışmaları devam ediyor.
Tebriz Üniversitesi rektörlüğünün Türk sanatçıları onuruna verdiği yemeğe katılmak üzere Ruşeni'nin tarihi konağına doğru yola çıktık. Meyve ağaçlarının arasında evin içerisinde ve dışında fıskiyeli bir havuzun bulunduğu konağa hayran kaldım. Oldukça erken saatlerde gittiğimiz için etrafı gezme ve fotoğraflama imkânımız oldu. Sanatçı Ruşeni konağın cam süslemelerini kendisinin yaptığını söyledi. Kendi heykelini de harika yapmış. Aynı zamanda hattat. Başkonsolos yardımcımızın da katıldığı davete, Tebriz rektörü ve yardımcısı, öğretim üyeleri, öğrenciler iştirak ettiler. Çok samimi ve sıcak ortamdı. Yemekten sonra otelimize gelip dinlendik.
Sabah erken saatlerde Unesco Kültür Mirası listesindeki Tebriz Kapalı Çarşısı'na geldik. Tebrizliler misafirperver insanlar, bana ve arkadaşlarıma " konak edek"diyerek evlerine davet ediyorlar. Yüksek tavanlı kapalı çarşıda nadide ipek halıların satıldığı Müzefferiye Çarşısı, baharatçılar, kuyumcular, zücaciyeler, dericiler çarşısı mevcut. Dünyanın en büyük kapalı çarşısında tarihin derinliklerinde kaybolabilirsiniz. Her biri birer nadide sanat eseri olan halılar yağlı boya tablo gibi . Halı dokuyan ustalar Müzefferiye Çarşısının orta yerinde birbirinden değerli halıları dokuyorlar. Ayetlerin dokunduğu halılardan,Tolstoy ve Çocukları tasvir eden halıya, Anadolu desenlerinden, kraliyet dönemini anlatan çalışmalara, ruhani liderlerinden, Kemal Atatürk portresine, Firdevs’inin Şehnamesi'nin ve ismini bilmediğim sanatçıların eserlerinde geçenlerin anlatıldığı halılar a. Hepsi birer sanat eseri. Yağlı boya tablo gibi. Boşuna Dünya halıcılık merkezi dememişler buraya. Çarşının kubbesi birbirinin içine geçmeli. Taş işçiliği hayranlık uyandırıyor.
Kısa süren gezimizin ardından Urmiyye'ye doğru yola çıktık. İlk durağımız yeşilden kırmızıya dönen her geçen yıl küçülüp, kuruyan Urmiyye Gölü. Bir zamanlar flamingo dahil pek çok canlıya yaşam alanı sunan gölün sularında karides kaynıyormuş. Şimdilerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Önlem alınmazsa dünyanın en büyük altıncı tuz gölü tamamen yok olacak.
Urmiyye Gölü'nden sonra yöresel yemeklerin yapıldığı bir lokantaya geldik. Lokantada yaprak sarması, hasuda, güveç, patlıcan ezmesi, değişik baharatlar katılmış zeytin ve naneli yoğurttan arzu eden aldı. Damak tadı Anadolu’daki gibi sadece baharatlarda farklılık var ,bir de mayonez tüketimi çok. Ekmekleri de bizim lavaşa benziyor. Dikkatimi çeken bir ayrıntı da yemekten sonra tatlı ikramı pek olmuyor.
Yemekten sonra verilen serbest zamanda Hüsniye Vezir Hanımla beraber Urmiyye Kapalı Çarşısı'na gidip, zerdeçal ve kuru limon aldık. Hüsniye Hanım iyi bir yoldaş. Urmiyye Kapalı Çarşısı'da Tebriz Kapalı Çarşısına benziyor. Onun küçüğü. Bakırcılar çarşısı, kuyumcular, halıcılar, ayakkabıcılar, rengarenk, simli kumaş satan dükkanlar, kuruyemişçiler, baharatçılar...vs
Daha sonra arkadaşları beklerken yolumuzun üzerindeki Mescit'e gidip fotoğrafladım. Çok güzel kalem işçiliği göze çarpıyordu. Akşam yemeği için Yeşil Bahçe'ye gittik. Bulgur çorbası, cellov kebabı ve pilavını yedik. Yeşil Bahçe'de yöresel ezgiler eşliğinde Urmiyyeli hanımlar nargile içiyorlardı. Hanımları son derece modernler. Caddelerinde Türk lokanta isimleri gözden kaçmıyordu.
Sabah saatlerinde Selçuklu Türbesi'ni ziyaret ettik.M.S.580 yılında Amir Shisghat Muzaffer adına İbn Mauses yaptırmış. Dua edip, bahçedeki ilk çağlardan kalma kaya figürlerinin fotoğrafladıktan sonra güllü Tebriz şekeri almaya gittik. Şekerlemeleri çok güzel.
Alışverişten sonra Kandovan'a doğru yola çıktık. Kandovan, İran'ın Kapadokya’sı. Sehend Dağı eteklerinde kurulmuş Kandovan, volkanik kayalardan oluşmuş. Şimdilerde yüksek fiyatlarla turistlerin konakladığı Kandovan'ın çarşısında halk hem alışveriş yapıyor, hem de köprünün aşağısında piknik yapıyor. Rehberimiz Nazlı Hanım; Kaya evlere eklemeler yapıldığı için Unesco Kültür Mirası listesine alınmamış olduğunu söyledi. Tebriz ve Urmiyye çarşısındaki benzer ürünler satılıyor.Irmağın kenarında çadır kuranlar, çardaklarda oturanlar, çömlekçiler ... vs
Kandovan Köyü'nün mezarlığında Bakü ve Nahcivan mezarlıklarında gördüğüm gibi mevtaların fotoğrafları göze çarpıyor. Gezdiğim yerlerin her bir tarafında Ruhani liderlerin, İran-Irak savaşında ve devrimde şehit düşenlerin fotoğrafları göze çarpıyor. Adım başı da üzerinde dua eden elin olduğü yardım sandığı kutusu dikkat çekiyor. Türk lirasıyla İran Riyali ve tümeni aşağı yukarı aynı değerde.
Yemeğe gittiğimiz lokantada Türk ve Iran bayrağını masamıza koyup, jest yaptılar. Lokantanın havuzundaki rengarenk balıklara yem verip fotoğrafladık. Yemekten sonra Şah Gölü'ne gittik. Yarım saat dinlenip Tebriz Üniversitesine doğru yola çıktık. Arkadaşlar tabloları toplarken Tebriz Üniversitesi rektör yardımcısı Mehdi Bey , Süheyla Hanımı ve beni gezdirdi. Şah Rıza Pehlevi döneminden kalan 100 yıllık tarihi deri fabrikası şimdilerde üniversite binası olarak hizmet vermekte. İlkçağlardan kalma bira fıçısının ve el fenerleri çıkan sandığın içindeki çiçekler tarihi binaların yanında görülmeye değerdi. Bahçesinde öğrencilerin yaptığı heykeller ve tarihi eserler beraber sergileniyor. Buradan Türk lokantasına geldik. Yöresel lezzetleri tattıktan sonra Kaçar Hanedanlığı Yazlık Sarayı'na geldik. Restarasyon nedeniyle içeri giremedik. Dış süslemede aslan başları, bir elinde üzüm salkımı, diğer elinde elma olan bir erkek, harika kalem işçiliği, sarayın girişinde ve tavanında hanedan reisinin fotoğrafı işlenmiş, meyve sepetleri, kırmızı, mavi, yeşile boyanmış camlar ...
Sarayın kapı ve pencereleri mavi renkte. Bahçede o döneme atların çektiği fayton, meyve ağaçları, havuz , sarayın arka bahçesinde yer alan bir ırmak
Sınırda bir lokantada karnımızı doyurduktan sonra Türkiye sınırına doğru yola çıktık. Objektifime dayanarak gezi hakkındaki izlenimlerimi umarım beğenmişsinizdir. Geçmiş Bayramınızı kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.