Daha sonra Medine'ye doğru yola çıktık.Öğleden sonra da Sivaslı hemşerimiz Öniz'in hurma bahçesine gittik. Arap usülü tavuk yedik.yöresel meyve suyundan içtik.küçük bardaklarla çok güzel semaver çayı içtik.Misafirperverliği icin sayın Öniz'e teşekkürler.Hurma aldık.Hurma bahcesini fotoğrafladım.
Sonra da Mescid-i Nebevi'ye geldik. Akşam ve yatsı namazlarını kıldık, dualarımızı ettik.
Ertesi gün sabah namazından sonra Bedrettin Başkan ve Murat Başkan rehberliğinde Osmanlı Tren Garı'nı ziyarete gittik.Her ikisine de teşekkür ediyorum. Vefa Tur'un temsilcisi Yusuf Bey'e de teşekkür ediyorum.Gerek planlama ,oteller her şey gayet güzeldi.. Gezi boyunca bizimle çok ilgilendiler. Yolumuzun uzerinde Suudi Kralının saray yavrusu evi,bahçesinde güvercinler , dinlenen bir kaç kişi. Biraz daha yukarı çıkınca II.Abdulhamit tarafından yaptırılan Osmanlı mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan Anberiye Camii nam-ı diğer Hamidiye Camii. İki minareli yaptırılmış.Kullanıma açık.Osmanlı Tren İstasyonu bütün azametiyle yanında. O da II. Abdulhamit tarafından yaptırılmış.
Şimdilerde müze olarak kullanılıyor.İçerisinde gerek ecdatımızdan kalma gerekse Peygamber Efendimizin(s.a.v) zamanından kalma eserler mevcut. Hepsini tek tek fotoğrafladım.Sevgili Peygamberimizin(s.a.v) ruhaniyeti rahatsız olmasın diye ecdatımız raylara keçe döşeterek Peygamber Efendimize ( s.a.v) olan sevgisini ifade etmiş.
Ecdatımızdan kalma Medine Surları Şerif Yusuf'un önderliğinde Arapların Osmanli hakimiyetindeki Medine'yi kuşatmasında yıkılıp, harap olmuş.
Osmanlının sıkıntılı yıllarında başladığı ve 1906'da bitirdiği Hicaz Demiryolu kutsal topraklardaki en önemli hizmetlerimizden.Restarasyon sayesinde çürümeye yüz tutmuş 5 lokomotifin 3'ü kurtarılmış 2'si de istasyonda tamir atolyesi kısmında ziyarete açılmış.Ayrıca eski dönemlerde askeri koğuş ve Abdulhamit Han'ın misafirhanesi olarak yapılan bölümler tarihi esyalar ve eserlerin sergilendiği bir müze .
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy Medine'de Çanakkale Savaşı'nın kazanıldığı haberini alınca "Ey Şehit oğlu Şehit! İsteme benden makber. Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber dizelerini yazmış.Mescid-i Nebevi'nin güneyinde Anberiye tarafında Osmanlı Kışlası yapılmış, ilgisizlikten harap olmuş vaziyette.
Daha sonra umre yapmak üzere 5 km uzaklıktaki Kuba Köyü'ne gittik.Burada Peygamber Efendimiz(s.a.v) kıbleyi bizzat tespit edip, mübarek elleriyle yerine koydular.Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir'in de aynı şeklide sirayla taşı yerine koymalarını emir buyurdular.Kuba Mesciti'nde iki rekat mescit, iki rekatta ihram namazı kıldıktan sonra niyet edip telbiye söyledik."Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk innel hamde venni'mete leke ve'l-mülk la şerike-lek. İhrama girdik. 6 saat yolculuktan sonra akşam 11'de Mekke'de otelimize gelip, yemek yedikten sonra Kabe'ye gittik.Kabe'de 7 şavtı tamamladık.Tavaf namazını Makam-ı İbrahim'de yer olmadığı için uygun bir yerde kıldık.Daha sonra zemzem içtikten sonra Safa Tepesine çıktık.Kabe'ye doğru dönüp Say niyeti yaptık. Tavafta olduğu gibi ellerimizi Kabe'ye doğru kaldırıp,Bismillahi Alllahüekber diyerek Kabe'yi selamladık. Say’ı Safa ile Merve arasında 7 kere yaptık. Daha sonra saçımızdan bir tutam ihramdan çıkanlara kestirdik.
Ertesi gün Kabe'de sabah namazını kılıp, tavaf yaptıktan sonra Peygamber Efendimizin(s.a.v) evini ziyaret ettik. Şimdilerde halk kütüphanesi olarak kullanılıyormuş.Yan tarafında da zemzem çeşmeleri vardı. Hacılar bauradan bidonlarla zemzem taşıyorlardı. Servis otobüslerinin hemen yakınında güvercinler, temizlik yapan işçiler, hacılar göze çarpıyordu.
Akşam namazını otelimizin yakınındaki camiide kıldık. Bayan hoca öğrencilere Kuran Kursu veriyordu. Etrafımızda Türk otelleri, Türk restaurantları,Türk Pazarı denilen alışveriş merkezleri Sanki Türk mahallesindeyiz. Sömestre tatilinde Umrecilerin çoğunu da Türkler oluşturuyor.İranlı umrecilere rastlamadım. Burada Arapların çoğu da Türkçeyi anlıyor ya da Türkmen asıllı işciler çalıştırıyorlar.