İnsanoğlu bazen kötü gidişattan okadar bunalıp morali bozuluyor ki kendisine hiç bir katkı sağlamayacak olan hadiselerden dolayı bile rahat nefes alır. Bu hadiseler bile kişiye geüzel ve verimli geçen bir terapi seansı sonunda aldığı güzel bir nefes gibi geliyor. Benimkisi de öyle bir şey. İşte mutlu olduğum iki hadise....
Birrr:
Milli Eğitim Bakanlığı’nda sıradan insanların dahi bildiği çok çirkin ve kabullenemeyeceği işler yapılmıştır. Kısaca Bakanlıkta zirveye çıkmış işlerden birkaç örnek. Türk Eğitim Tarihinde en büyük kıyımlar yapılmıştır. Hak- hukuk çiğnenmiştir. Kişilerin anayasal hakları bile gasp edilmiştir. Türkiye’de Yandaş-Sen üyesi veya taraftarı olmayan Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatlarındaki bütün bürokratları, il müdür ve müdür yardımcıları, ilçe müdürleri, okul müdürleri ve müdür yardımcılarını görev alınmıştır. Bu alınmalara güya yasal hale getirmek için günlük ve uyduruk yönetmelikler yapıldı. MEB’deki bütün atama onaylarının Yandaş- Senden alındığı bilinmektedir. İl milli eğitim müdürlerinin sözlerinin yandaş-sen militanı ilçe müdürlerine dahi sökmediğini belgeleyen bir çok hadise mevcuttur. Mahkeme kararlarının uygulanmayarak hiçe sayılmıştır. Tek kıstasın Yandaş-Sen onayı olduğu herkesçe malumdur. Bakanlık bünyesinde görev yapan ne kadar müdürlük imtihanı kazanamayan varsa uyduruk mülakatlarla şube müdürü, ilçe müdürü, ya da il müdür yardımcısı ve ya il müdürü yapıldığını herkesçe bilinmekte ve basın sık sık dile getirmektedir.
Eğitim-öğretimin yok edilmek üzere olduğu açık seçik fark edilmektedir. Varlığının yokluğundan çok daha kötü olan ve İstanbul’da ilçe müdürü yaptığı bir okul müdürünün müdürlüğünü Yandaş-Sen’in direnmesiyle iptal etmek zorunda kalan milli eğitim bakanı sayın Prof. Dr. Nabi avcı bakanlık görevinden alındı. Hakkımı helal etmiyorum...
İkii
Ülkücü Hareket bir asırdan fazla çeşitli fasılalarla yürütülen Türk- İslam Ülküsü hareketinin birçok şehit, gazi, mağdur, çileli hareketinin adıdır. Milliyetçi Hareket Partisi Ülkücü hareketin en büyük siyasi temsilcisidir. MHP büyük dava adamı rahmetli Alparslan Türkeş’in hakka yürümesinden sonra değerlerinden koptuğu, ayrıştırıldığı, hatta ne tarafta olduğu bile zaman zaman ne tarafta olduğu dahi bilinmeyen bir hal aldığı bütün Ülkücülerin malumudur. MHP Genel Merkezince Ülkücülerin tamamına yakının potansiyel bir hain adayı olduğu ve zaman zaman uygulama alanına konduğu gerçek bir vakıadır. MHP Genel Merkezinde çok az dava adamı olduğu yapılan icraat ve yürütülen faaliyetlerden bellidir. MHP Genel Merkezi mutlak biat arzu etmekte olup; biat etmeyen hiç bir ilim adamı, şair, yazar, aydının kapıdan içeri girme şansı olmadığı kesindir. Ülkemizin milli değerlerinin öğretilmeye çalışıldığı ülkü ocaklarının abuk sabuk nedenlerle birçoklarının kapatıldığı ve gençlerin sokakların insafına terkedildiği bütün Ülkücülerin üzülerek izlediği anlaşılmaz bir durumdur. Erciyes Kurultaylarının neden yasaklandığı kimse açıklayamamıştır. Hatta herkesin bildiği, sevdiği “Ülküdaşlık” kavramını sığ ve sürek ifade etmeyen çıkarların olabileceği “Yol arkadaşlığı” ile değiştirmeye çalışıldığı çirkinliği bile yaşanmıştır. Ülkücü hareketin tarihini bile bilmeyen ve 1969 ile başlatan bir MHP Genel Merkezi nasıl bir ümit olabilir?
Son olarak ta iktidar olmaktan korkan bir MHP Genel Merkezinin değiştirmek için yapılan usulüne uygun ve hukuki müracaatların genel merkezce engellenmesi ve önü kesilmesi sonucunda konu yargıya taşınmak zorunda kalınmıştır. Mahkemece kayyum atandıktan sonra bile engellerin uyduruk kararlarla genel merkezin değişimi engellenmek istenmiştir. Yargıtay’a taşınan dava MHP’de değişim isteyenlerin isteği doğrultusunda Yargıtay 18. Dairesi oy birliği ile onaylamıştır. Yani ülkücü hareketin harekete geçmesinin önündeki engeller kalkmıştır. Çokk şükür....
Sevinmekte haksız mıyım?