Türk Tarihinin en kahraman, en cengaver, en dürüst, en zeki, en vatansever, en dik duruşlu, en ileri görüşlü ve en dindar kahraman komutanlarından olmasına rağmen;
Hakkında o kadar kötü sözler söylenen bir vatan evladı daha da yoktur.
Türk Tarihini 1700 den sonrasını bilmeyenler en çok konuşanlardır. Hele de 1815 Viyana antlaşmasından sonra Osman Ailesinin yönettiği Türkiye Devletinin geleceğinin büyük Avrupa Devletlerinin inisiyatifinde olduğunu, bu inisiyatifte en büyük etken İngiltere olduğunu ve İngiltere'nin 1880 den sonra Türk Devletini Rusya'ya karşı korumaktan vaz geçtiğini bilmiyorlar. 1907 Yılında Revalde Rusya-İngiltere ve Fransa'nın Türkiye'yi kendi aralarında paylaşma kararı aldığını bilmeyenler...
Enver Paşa ve İttihat ve Terakki'li yöneticilerin her vatanseverin yapması gerektiği gibi; çıkacağı bilinen büyük savaşta topraklarını muhafaza etmek için önce İngiltere, sonra Fransa, sonra Rusya'ya ittifak için müracaat ettiğini ama Rusya'nın baskısı ile bu durum reddedildiği bilmiyorlar.
İngiltere'ye Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunması garantisinin verilmesi isteği de ancak savaş bittikten sonra cevabını aldıklarını bilmiyorlar.
Ona en çok ta maceracı denmesi kızıyorum. Ne yapacaktı yani Türkiye'nin boğazına dayanmasına ramak kalan bıçağa boynunu mu uzatacaklardı!
Enver Paşa ve arkadaşları Rusya'nın Türkiye'yi yutmak için harekete geçtiğini biliyorlardı. Bunu önlemek için Rusya'ya saldırmazlık antlaşması teklif ediliyor. Bizzat Talat Paşa tarafından Rus Çarına giderek yapılan bu teklif te reddediliyor. Niçin reddedildi sizce? Minnacık beyni olan bunu anlaması lazım. Çünkü Rusya'nın yüzyıllardır beklediği fırsat o andı. Çünkü dünyan en güçlü 1. Devleti İngiltere ve 2. Güçlü Devleti Fransa Rusya'nın beklentilerine onay vermişti ve Türk devleti ise çok güçsüzdü. Savaşın sebeplerinden en önemli birisi olan topraklarının tek başına koruması mümkün değildi. Bu konuyu öğrenin artıkkkk...
Sarıkamış Harekatını bilmeyenler onu suçlamak için en büyük bu savaşı alçakça koz olarak kullandılar ve aslı astarı olmayan bilgilerle onun komutanlığa laf etmeye çalıştılar. Yok harekat zamansızmış. Yani sınırı geçen Rus Ordusuna zaman kış bahar gelsinde öyle savaşlım mı diyeceklerdi!
Size bir şey söyleyeyim mi: Enver Paşa ile ilgili bir çok konferansa katıldım. Bir çok makale ve bir çok kitap okudum. Bu okuduğum ise son kitap. Azerbaycan'ın kurtuluşunda Rusya-İngiltere-Fransa-Ermenistan- Gürcistan kuvvetlerine karşı vur emri vermiştir. Komünist Rusya ile anlaşan Almanya ordumuzun Bakü'den çekilmesi ve artık Türkiye'ye silah vermeyeceğini söyleyen ültimatomuna karşı Alman birliklerine saldırı emrini vermiştir. Ve Almanlara rağmen Bakü'ye Türk Bayrağını dikmiştir.
Enver Paşa’nın devletin kendi yönetimi altındaki toprağını savunabilecek gücü bile yokken o Trablusgarp’a giderek orada destanlar yazılmasının zeminini hazırlayan komutandır. Dünyanın en güçlü devletlerinden ve hatta İngiltere, Fransa ve hatta Almanya’nın desteğini alan İtalya’ya o bölgeyi dar getirmiştir.
Devletin çağırması üzerine Balkan Savaşları için İstanbul’a dönmüştür. İngilizlerin destekçisi ve Türkün düşmanlarının dostu ama Türk Dünyasının en fedakar teşkilatı olan İttihat ve Terakki Partisi düşmanı “Hürriyet ve İtilaf Partisinin” yıkıcı propagandaları karşısında ordu içerisine ikilik girdi. Ve Hürriyet ve İtilaf Partisi mensupları İttihat ve Terakki Partisini zor durumda bırakmak için devletin zor duruma girmesine bile aldırış etmemesi ve o ana kadar ordunun içine doldurulan alaylı subayların beceriksizliği yüzünden çok büyük bir bozgun yaşanmasına sebebiyet verildi. Enver Paşa, savaş sonrası Balkan ülkeleri arasında toprak paylaşımı sebebiyle çıkan savaşlarda Batı ülkelerinin İstanbulu bile alırız tehdit etmelerine rağmen emrindeki kuvvetlerle 1.Balkan Savaşında Bulgarlar tarafından işgal edilen Tekirdağ, Kırklareli’ndeki bazı toprakları ve Edirne’yi kurtarmıştır.
Balkan Savaşlarında yetersizliği görülen askeri sistemi büyük çapta değiştirerek yeni ve çağa uygun modern bir sistem kurmak için gece gündüz çalıştı. İşte dünkü at uşağı olan Bulgarlara yenilen ordu Çanakkale’de dünyanın en güçlü 1. ve 2. Devletleri olan İngiltere ve Fransa’yı bu modernleşen ve çağın gereğine uygun hale getirilen ordu ile yenmiştir.
Sarıkamış Harekatındaki kolordu komutanlarının savaş planına ve emre uymaması neticesinde yaşanan yenilgiden onu sorumlu tutarken, Çanakkale’de ve Kût'ül-Amâre Zaferlerinde onun adını unuturlar…
Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa, 1914-1918 yılları arasında Kafkasya, Batı, Güney ve Avrupa Cephelerine öncelik olarak askeri amaçlı teftiş seyahatlerine olmuştur. Enver Paşa, Kafkas Cephesine hakim ordusunu komuta etmek için gitmiştir. Ancak Sarıkamış Muharebesinde memleketi yol durumu, nakliye imkanları, sağlık şartları, hava şartları vb. durumların iyi değerlendirmelerinden dolayı başarılı bir sonuç alınamamıştır. Batı Cephesi ve Güney Cephelerinde ise çarpışmalar devam ederken cephe ziyaretlerinde bulundu. Bu ziyaretlerde öncelikli amaç ise askere ahlak vermek ve asker ve cephenin gidip kontrol edip duruma göre savunma ve taarruz yapmaktır. Avrupa cephelerindeki ziyaretlerinin nedeni ise kesici orduların üst düzey askeri askerleriyle devam etmek, burada bulunan Türk Askerlerinin yakınında ve özellikle de Romanya Cephesindeki savaş ganimetlerini İnceleme ve bu ganimetlerin ne kadarını ülkeye getirebileceğini tespit etmek gibi yapılar yapılmıştır. Bu araştırmayla Enver Paşa'nın I. Dünya Savaşı'ndaki cephe ziyaretleri içindeki eksikliklerin ortadan kaldırılması amaçlandı.
Dünya Tarihinde hiçbir askeri liderin yapmadığı yaparak tarihe şan vermiştir. Enver Paşa o zamana kadar olan savaşların en kapsamlısı ve en dehşetlisi olan 1. Dünya Savaşlarında ordularımızın savaştığı Kafkas Cephesi, Galiçya Cephesini, Romanya Cephesini, Makedonya Cephesini, Çanakkale Çanakkale Cephesini, Filistin ve Suriye Cephesini, Irak Cephesini yerinde defalarca ziyaret eden tek kumandandır.
Savaşın gidişatını görerek doğudaki en büyük güç olan ve İngilizlerin hedefinde olan 3. Orduyu gösterişte ordudan kolorduya dönüştürerek İngilizlerin hedefinden çıkartmıştır. Bazı birliklerin silahlarını belirli yerlerde İtilaf Devletlerinden dikkatinden uzakta toplayarak ileride vatan müdafaası için kullanılmasını sağlamıştır. Savaşın yenilgi ile sonuçlandığının hemen hemen belli olması üzerine Anadolu’nun bir çok yerinde mukavemet için teşkilatlar kurulmasını sağlamıştır.
Milli Mücadeleye başlarken elimizdeki en büyük güç şeklen ordu olan ama görünüşte kolordu olan Kazım Karabekir Komutasında olan 9. Kolordu ve bu kurulması için alt yapısı hazırlanan teşkilatlar idi. Onun mutlaka kazanılmasını sağladığı Çanakkale Savaşlarında zafer kazanılmasa idi İngiliz ver Fransız orduları İstanbul’u alarak Komünistler Karşısında zor durumda kalan Çarlık Ordularına yardım edecekti. Çarlık çökmeyecek ve haliyle Rusya da savaştan çekilmeyecek Doğu Ordumuz hükümsüz kalacak Rusya’nın büyük askeri güçleri, İngiltere ve Fransa istedikleri her yeri biraz da kendi aralarındaki çıkarları dikkate alarak daha sıkı elinde tutacaktı. Yani milli mücadeleye daha zor şartlarda başlanacaktı. Ve Trakya ve İstanbul’u bize bir daha vermeyeceklerdi. İstanbul’a Rus, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlıları oturtacaklardı.
Tarihi şahsiyetleri ve olayları neden ve sonuçları içerisinde çok daha kapsamlı olarak değerlendirmek hem dini, hem ahlaki, hem vicdani, hem de vefa gereğidir.
Yani o koltuk meraklısı değil vatan sevdalısı olan her şeyi ile mükemmele yakın bir Türk Paşası idi.
Enver Paşayı her yerde kötülemeye çalışan iki büyük grup var.
Birincisi güya İslam Dini adına çok dindar olan Padişahın tahtan indirilmesinde rol aldığı için Sultan Abdülhamit Taraftarları. İddiaları Abdülhamit gibi dindar bir padişah tahtan nasıl indirilir. Onun için Enver Paşayı nerede ise İslam düşmanı olarak gösterecekler. Halbuki Enver Paşa Abdülhamit’ten hem çok daha dindar hem çok daha dürüst ve çok daha vatansever olduğunu bilmezler. Bu tipler beyinlerini kiraya vermiş kişilerdir.
İkinci grup ise Atatürk taraftarları. Onlar da tarihi çarpıtmak ve Enver Paşa’nın tam anlatılması ve ya kahramanlığı anlatılırsa Atatürk’e ihanet edileceğini zannediyorlar. En abuk sabuk şeyleri söyleyerek inandıkları ise “Enver Paşa Mustafa Kemal’i hep kıskanıyordu” paranoyasıdır. Her zaman Mustafa Kemal’den daha yüksek rütbede bulunan, Trablusgarp’ta bile onun komutanı olan, Balkan Savaşlarında onu tayin eden komutan, 1. Dünya Savaşlarında dünyanın gıpta ettiği bir general olan kişi çok iyi bir asker olsa bile bir yarbayı neden kıskansın! Çanakkale’ye atamasını yaptığı bir yarbaya emsali olan yarbaylara nazaran çok daha büyük kuvvetleri emrine veren insan o yarbayı kıskanır mı? Her subayın ömrü boyunca en şanslı olanların bile çok zor ulaşabileceği makamlara bileğinin zoruyla ulaşan ve herkese nssip olmayan saraya damat olabilmiş birisi neden kendinden daha geri makamda olan birini kıskansın!.Eğer mutlaka bir kıskançlık varsa kıskanan Enver Paşa değildir.Çanakkale’de Anafartalar Savaşlarında yeni albay yaptığı bir insanın emrine bir ordunun gücünden çok daha fazla kuvvetleri veren bir komutan o kişiyi kıskanmış mı olmuşlar olur? Emsallerine göre çok yakın aralıklarla terfi ettirerek general yaptığı bir insanı kıskanmak böyle bir şey mi acaba! Mustafa Kemal Enver Paşa tarafından hep gözetilip korunmuştur. Şimdilik bu konuda söyleyeceklerim bu kadardır...
Yani bu iki grup ta iddialarında abuk sabuk şeyler vardır ve gerçeğe uygun değildir. İlle birini sevmek için bir başkasını kötüleyemeye ne gerek var. Bu hazırcılığa kendilerine tarihçi diyen bazı kişilerin de katılması da ayrı bir gariplik bence. Halbuki arşivlerde her şey açık şekilde orda da. Bu yazdıklarımdan sonra “Adam olmak, adam gibi hüküm vermekle olur” demek kalıyor bize.
Yine çok kızdığım bir alçakça iftira var: Enver Paşa bir Alman taraftarı imiş. Size bir şey söyleyeyim mi: Sultan Abdülhamit'in büyük Almayan hayranlığı ve dostluğu karşısında Enver Paşa'nın dünyada takdir toplayan Alman Kara Ordusunu beğenmesi devede kulak kalır.
Bütün dünya kurmayları Alman kara ordusunu çok başarılı buluyordu ve gerçekten de çok başarılıydılar.
İsmet İnönü şahsi hatıratında ise, Enver Paşa’dan şu şekilde bahsetmektedir:
“Enver Paşa Balkan Harbi’ni yapan orduyu tümüyle değiştirmiş ve yeni bir ordu kurmuştur. Yeni ordunun kurulmasında ve bu ordunun ümitsizlikten kurtulup yeni bir çalışma şevkine sahip olmasında Enver Paşa’nın kuvvetli disiplini etken olmuştur. Ordu böyle kuruldu ve ordunun yetiştirdiği kadro, bu ordunun yetiştirdiği kumandanlar Milli Mücadele’nin belkemiği olan insanlardır.”
Enver Paşa hakkında en güvenilir eseri hazırlayan Nevzat Köseoğlu onun için şöyle demiştir:
O'nun, daha yaşarken destanlaşan parlak kişiliği ve gelecek bütün zamanlar için Türk gençliğine övünülecek bir örnek olmasıdır."
Köseoğlu davamında ise: "
"Birçok insan, farklı saik ve sebeplerle Enver Paşa hakkında yanlış ve haksız peşin hükümlere sahip olmuştur. Bunların bir kısmı, Cumhuriyet öncesi siyasî çekişmelerin sonraki zamanlara yansımasıdır. Demokratik hayatımız hâlâ kavga ve karalama üslûbundan kurtulamadığı için bu etkileri, hüzünle de olsa görmek zorundayız. Bizim tarihimiz tek kişiye dayalı bir aşiret hikâyesi değildir; adlı-adsız bir kahramanlar ordusunun oluşturduğu büyüklüktür. Enver Paşa, Osmanlı son neslinin simgesi idi. Onlar Türk tarihinin belki de en ağır ve zor bir çeyrek yüz yılının sorumluluğunu omuzlayıp hayatlarını, avuçlarındaki bir kor yığını gibi taşıyarak yaşadılar. Başarılı olamadılar; hatta, koca Devlet-i Aliyye onların kollarında can verdi. Ama, Cumhuriyet de onların kollarına doğdu. Ülkücü idiler; her zaman, uğrunda can verecekleri bir iddiaları oldu; coşkun yaşadılar ve gerektiğinde gözlerini kırpmadan ölmesini bildiler. Yüz binlerce şehit veren başka hangi nesil yaşamıştır?"
Osmanlı'nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destandır. Çöküşün kahramanları olan neslin bayraktarı Enver Paşa'dır. Onların varlığıyla İmparatorluğun çöküşünü birlikte düşünmek şaşırtıcıdır ve haksızlık gibi görünür. Onların yürekleri dağ gibiydi; hayalleri de öyle... Asla küçük düşünmüyorlardı. Yüce Devleti, ülkesi ve milletiyle kurtarmak için kendilerini ateşlere atarken, her biri İmparatorluğun bir uzak köşesinde, bütün Müslüman dünyayı kurtarmayı düşlüyor ve bunun heyecanı ile sarsılıyorlardı. Büyük düşünmek, büyük rüyalar görmek büyük zamanların görüntüleridir. Oysa bunlar çöküyorlardı ve çökerken bile yüreklerindeki ve kafalarındaki büyüklükleri terk etmiyorlardı. Sonra, Anadolu'ya çekildik. Artık onları anlamak zorlaştı. İnsanlarımızda yürekler daraldı, ufuklar kapandı; araya anlamsız siyasi endişeler girdi. Erzurum'u, Sarıkamış'ı "Turan" zannedip Enver Paşa'yı, "askerlerimizi Turan yolunda kırdırmakla" suçladık. Oysa, dedelerimiz Irak'ta, Filistin'de, Kafkaslar'da, Çanakkale'de vatan topraklarını savunuyorlardı. İngiliz ordularının buralarda ne aradıklarını sormak yerine, onların yüce makamlarını tartışmaya açtık... Enver Paşa o mübarek neslin başbuğu idi" diyerek Enver Paşanın Türk Tarihindeki yerini altın harflerle perçinlemiştir.
Hüseyin Nihal Atsız: "Enver Paşa'nın Türkistan'da şehit oluşu, memleketi batıran şuursuz bir Turancılık macerası diye gösterilir de, Nurhak dağlarında Türk Devletini yıkmak isteyen beş on zavallı, "Sınıfsal Bilinç”in kahramanları diye alkışlanır."
“Millet yolunda ölen Namık Kemal bir kahramandır. Şahsiyetini millî varlık içinde eriten Gök Alp de öyledir. Türkistan’da millî şuuru uyandırmak için ölmek kararını veren ve Rus makinelisine yürüyen Enver Paşa da belki onlardan daha büyük bir kahramandır.”
“Millet yolunda ölen Namık Kemal bir kahramandır. Şahsiyetini millî varlık içinde eriten Gök Alp de öyledir. Türkistan’da millî şuuru uyandırmak için ölmek kararını veren ve Rus makinelisine yürüyen Enver Paşa da belki onlardan daha büyük bir kahramandır" demiştir. İşte büyük kahraman için Atsız'ın söylediklerinden bazıları.
Ona en çok tavır alan Mustafa Kemal bile onu şehadet haberini alınca, yanında bulunanlara dönüp Enver Paşa'nın bütün hayatının özeti olan şu sözü söyledi; "Zuhuru bir efsane, ölümü bir destan, ortasını da Allah'a bırakalım..."
Başta o zamanın dünya devi İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya subayları, sivil halkı Enver Paşa'ya ve onun kahramanlığına saygı duyup hayran olurken; maalesef Türk evlatlarından olmasına rağmen, tarih bilmez laf kalabalığından başka sözü olmayan tahsilli, tahsilsiz, hazırcı zihniyetli insanların bu şehit vatan evladını suçlamaya devam ediyorlar.
Rabbim, hakkı yenen ve olması gereken yerde gösterilmeyen bu vatan aşıklısı Türk'ün büyük kahraman şanlı asker ve şehidimiz Enver Paşaya Rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun. Rabbim ülkemize onun gibi cesur ve milletine aşık ve dürüst yöneticiler versin inşallah.