Türkiye’mizde 8 sene önce yaşanan tehlikeli durumu dile getirmiştik ama kimse yazımızı dikkate almamıştı. Hâlbuki uzmanlık alanımız bile olmayan dinleme konusundaki çirkinlikleri sıradan bir vatandaş olarak gördüğümüz halde Fethullah Gülen’in militanlarına teslim edilen ileri teknoloji cihazlarıyla hem dinlemeler yapılmış hem de sahte suç delilleri oluşturulmuştur. Türk ordusu ve Amerikan karşıtı olan kişilere çeşitli kumpas davaları kurulmuş Türk Silahlı kuvvetleri hapse atılarak Coğrafyamızda güçsüz hala getirilmeye çalışılmıştı. Amerikan karşıtı fikir adamları ve bürokratlar hapishanelere doldurularak yüz yıldan fazla cezalar istenerek milli konularda itiraz edemeyecek hale getirilmeye çalışılmıştı…
Peki bu durumun oluşmasını sağlayan en büyük etken kimdi FETÖNÜN bir dediğini iki etmeyen siyasi iktidar değil miydi… Memleketimizin başına açılan en büyük belalar olan kumpas davalarının savcı olduğunu iddia eden kimdi? Türk Milletine kumpas kuran Zekeriya ÖZ’e zırhlı aracını veren kimdi…
Az öncede dile getirdiğimiz gibi 2009 yılında Devletime ve Milletime okul müdürü olarak hizmet verirken aynı zamanda da Türk Eğitim-Sen İstanbul 3 Nolu Şube başkanlığını yürütüyordum…Ergenekon davasının aşladığı 2007 Yılından beri Zaman gazetesinin sendikamızda ve ilçe temsilciliklerimizde okunmasını engellemiştim…Çünkü Ergenekon Davaları uyduruk dava olduğuna ta o zaman inanmıştım...
İşte bizim sıradan ir insan olarak gördüğümüz bazı şeylerin devleti yöneten siyasiler ve ya üst bürokratlar tarafından görülemeyeceğine inanmıyorum…
(2009 yılında kaleme aldığım İbretlik yazım.)
“KİM KİMİ NİÇİN DİNLİYOR?”
“Son zamanların en çok konuşulan konu dinlemek ve dinlenilmek olduğunu bilmeyen yoktur. Dinlemek, takip etmek, haberdar olmak, kontrol etmek, izlemek, göz kulak olmak, verilmek istenmeyen bilgiler hakkında bilgi sahibi olmak tır.
Tele kulak ve benzeri kelimeler ve deyimler artık sıkça konuştuğumuz normal kelimeler haline gelmiştir. Bizlere yansıyan ilk dinleme ve ya tele kulak hadiseleri yeraltı dünyasının ve çetelerin kendi aralarında ya da konuşmaların kamuoyuna duyurulmasıyla olmuştur. Bu konuşmaları dinlemekle çetelere ve yer altı dünyasına hatırı sayılır darbeler vurulmuştur. Bu kısmi başarının ardından dinlenme hadisesi tahminimce suçlu olarak tahmin edilen kişinin ve kişilerin sonuca erken varılması için düşünülen bir fiiliyattı. Ama daha sonra dinleme hadisesi büyüyerek içinden çıkılmaz bir hal aldı.
İlk telefon dinlenmesi bilgisini 1997 Yıllarında bir okulda yöneticilik yaptığımda okul derneğince iş yaptırdığımız bir işadamından duymuştum. O bana bir telefonun kapalı olsa dahi dinlenilebileceğini söylemişti. Ama onun söylediklerine inanmamıştım. Atıyor ve parası var ya konuşuyor diye düşünmüştüm. Daha sonra organize suç örgütleri ve çeteler vb konuşmaları gazetelerde çarşaf çarşaf boy gösterince dinlenilme hadisesine inanmaya başladım. Tabi çeşitli adli konular ve suçlar sebebiyle kanaat sahibi olmak ve suçluluğun belgelenmesi için mahiyetini bilmediğimiz dinlenilme olayı olabilir. Tabi bunun hukuki yolu nasıldır bilmem. Ama daha sonra hızla gelişen olaylar zinciri esnasında her tarafta bir tele kulak furyası başladı.
İlk Türkiye’yi sarsan dinleme olayı AKP kapatılması kararının verileceği zamanlarda Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün dinlenilmesi hadisesi oldu. Ya da ilk deşifre edilen veya saklanılamayacak duruma gelen hadisedir.
Telekulak’ın kalbi TİB’e yapılan baskın sonucunda bir çok kurum ve kuruluşların dinlenildiği ortaya çıkmıştı.
Türkiye’de en çok kimler dinleniyor diye soracak olursak şöyle sıralayabiliriz. Devlet kurumları(yargının başı Yargıtay,Anayasa Başkan vekili, Adliye, İstanbul Cumhuriyet Baş Savcılığı, Ankara Cumhuriyet Baş Savcılığı, YARSAV Başkanı, Eski Genelkurmay Başkanı),başbakan, bakanlar, askerler, istihbaratçılar, iş adamları, gazeteciler, bankacılar, bürokratlar ve hayat kadınları (ilişkiye girdikleri erkekler kayıt edilir, kişi önemliyse ilerde kullanılmak üzere saklanır).
Türkiye Bilgisayar Mühendisleri ve Programcıları Derneği Başkanı Yılmaz Sönmez, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “Telefonumun dinlendiğini biliyorum” açıklamalarını doğruladı. Sönmez sabit telefonlarda dinlemenin tespit edilmesinin küçük bir cihazla mümkün olduğunu söyledi.
Sabit telefonlarda özellikle cihazın yanına monte edilen voltametre adlı küçük bir cihazın buna imkan tanıdığını belirten Sönmez, “Normal telefonlarda akım 13 volttur. Bu voltametre dediğimiz cihazı makinenize bağladığınızda akım eğer 13’ün altına düşüyorsa dinleniyorsunuz demektir.
Sönmez, “Cep telefonlarında direk bir cihaz ya da yöntemle dinlemeler anlaşılamaz. Ancak operatörlerin kişinin telefonu kapalı iken arayanları bildiren hizmetleri var.Bu servisle size gelen numaralar arasında kendi numaranız varsa dinleniyorsunuz demektir” Dinlemenin sınırı yok.Bilgisayar Mühendisleri ve Programcıları Derneği Başkanı Yılmaz Sönmez’e göre, artık fotokopi makinelerinden bile dinlenebiliriz diyor.
Sönmez sözünü şu şekilde bağlıyor: “Hükûmet vatandaşa dönük cezalandırma yapacağına, uygunsuz dinleme izni veren savcı ve hâkime, teknolojik önlem alamayan operatörlere ağır bir yaptırım getirse, kimse kimseyi dinleyemez.”
Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin (AKAM), 174 milletvekili ile yaptığı araştırma, milletvekillerinin Meclis’teki odalarında yaptıkları görüşmelerde yüzde 80’ine yakınının dinlendiğini düşündüğünü ortaya koydu. Araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 81.9’u da telefon ve ortam dinlemelerinin yasal olmayan yollarla yapıldığını inanıyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu, telefon dinlemelerinin son dönemde artmasını da "devlet içerisinde kutuplaşma ve kurumların çatışması" olarak yorumladı.
Telekulak sorusu üzerine TİB'in 2005 yılında çıkan bir kanunla kurulduğunu hatırlatan Bakan Fethi Şimşek, istihbari ve adli dinleme ve tespit işlemlerinin hakim kararıyla TİB üzerinden yapıldığını belirtti.
Danıştay Başkanı Mustafa Birden, "Yargı mensuplarının dinlenilmesi, fiziki takibe alınması, yazılı ve görsel basında haber ve görüntülerine sıklıkla yer verilmesi yargıyı kontrol etme ve üzerinde etkili olma gayesinden başka bir şey değildir. Bu durumu insan haklarına saygılı, demokratik ülke kavramıyla bağdaştırma olanağı bulunmamaktadır" dedi.
Yargıtay'ın telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Yargıtay'a ulaşan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı raporuna göre, Yargıtay santrali dinlendi. Bu, santrali kullanan 250 hakim ve savcının telefon konuşmalarının dinlenmiş olabileceği anlamına geliyor.
Yargıtay Başkanı Gerçeker, zaman zaman soruşturmalar sırasında dosyaya delil olarak konulan dinleme kayıtları ile karşılaştıklarını anlatan Gerçeker, "Bunu somut olarak yaşadığım için ne kadar acı olduğunu çok iyi biliyorum. Bir hakimi, bir savcıyı ya da herhangi bir vatandaşı alıyorsunuz, oturuyorsunuz, önünüze getiriyorlar, DVD'yi açıyorlar. Onun en mahrem konuşmalarını, karısıyla, çocuğuyla, arkadaşıyla yaptığı konuşmayı dinliyorsunuz. Espri yapmış, şaka yapmış, icabında küfür etmiş ya da başka şeyler söylemiş. İnanın benim o konuşmaları dinlerken içim ezildi. Bu o kadar kötü bir şey ki... Basit bir olay değil. İnsanı inciten bir olay. Bunlar insanın tüylerini diken diken eden, ürperten olaylar. Bunun mutlaka çözümlenmesi gerekiyor. Teknolojik gelişmeler o kadar ilerlemiş ki uluslararası boyutta, uydular, teknik aletler aracılığıyla dinlemeler yapılabiliyor" dedi.
NASIL ÖNLEM ALABİLİRSİNİZ?
• Ev telefonunuzun dinlenmesini engellemek istiyorsanız evinizi çok sıkı kontrol etmelisiniz.
• Kesinlikle kimseden hediye cep telefonu almayın
• SMS yolu ile gönderilen mesajlara dikkat edin
• Cep telefonu için üretilmiş anti virüs ve anti casus yazılımları yükleyin
• İnternet ortamından güvenilir olmayan sitelerden dosya (mp3, program, video) indirmeyin
• Cep telefonunuzdaki bluetooth fonksiyonunu ihtiyacınız olduğu zaman şifreli bir şekilde etkinleştirin
• Telefonunuzu is ortamınızda bile hep yanınızda taşıyın. Kısa süre de olsa fiziksel olarak başkalarının ulaşmasına imkân vermeyin
Şimdi, siz okuyucularımıza zor bir soru sormak istiyorum.
Kimin, kimi, kimin emriyle, ne için dinlediğini bilmediğimiz bir ortamda halk olarak biz kimi nasıl ve hangi doğru sözünü dinleyelim(inanalım)?