Ozanların ozanı, Ülkücü Hareketin kök salmasında ilk beşin içerisinde olan dava ve ideal adamıdır Ozan Arif.
Çocukluk yaşından beri "Nizam-ı Alem “ ve İ'la'yi Kelimetullah" davlarına kapılanmış ve hayaandat düzenini buna göre şekillendirmye başlamıştı. Yine çocukluk yaşlarında mailletine dertleriyle dertlenmaye başladığı için bunu şiirleriyle dile getirmeye başlamıştı. Türkün ata geleneğinde var olan halk şairliği ve halk ozanlığına daha yüzünde tüyü bitmeden başlamıştı.
Öğretmen oldu ama onda dur durak yoktu. Her anında vatan derdiyle dertlenir ve hemen bir şeyler karalardı. Samsun Devgiriş Köyünde görevini okul müdürü olarak devam ettirirken aynı zamanda Ülkü Ocaklarının ve MHP gecelerine katılıyor ve halkta büyük çoşku, sevinç ve heyecan oluşmasına sebep veriyor. Ülkücü Harekete gençlerin akın akın gelmesine vesile oluyordu. Gittiği gecelerin çoğunda Ülkü Ocaklarındaki sandalyelerin üstünde sabahlıyordu. Başbuğun talebi üzerine okul müdürlüğü ve öğretmenlikten istifa ederek Ülkü Ocaklarının ve Milliyetçi Hareket Partisinin kadrolu sanatçısı olmuştu. Ülküsüne inancı ve Başbuğa sevgisi dolayesiyle çok sevdiği mesleğini bırakarak sadece ülkücü sanatçı olarak kalmıştır. Genel Merkezin planladığı her geceye her açık hava mitingine katıldı.
12 Eylül darbesi olunca Avrupaya gitmek zorunda kaldı. Orada da Avrupa Türk Federasyonun'un toparlanmasında büyük emeği geçti. Dünyanın gelmiş geçmiş en yük haltercisi Naim Süleymanoğlu'nun Avusturalya'dan kaçırılmasını Avrupa Türk Federasyonu ile organize ederek Türkiye'ye kaçırılmasını sağlamıştır.
Ömrünün sonuna kadar Avrupada ve Türkiyede Ülkücü Hareketin anlatılması ve Türk Milletinin layık olduğu en güzel şekilde yönetilmesi için mücadele vermiştir. Ve iği bu mücadeleden asla taviz vermemiştir.
Özü sözü bir olduğu için inandığı gibi yaşayan ve inandıklarını söylemeyi hak ve hakikat bilen kamil Müslüman olarak yaşamıştır.
Ömrünün bütünü insanlara değilde hak ve hakikat bildiği davasına atayan bir dava adamıdır.
Sadece Hakka kulluk ettiği için çıkarlarını ve kişiliklerini kullara borçlu olanlar ve ya kulların kapısında maddi ve manevi çıkar peşinde olanlar bu samimi Ülkü Devine Türk ve İslam düşmanlarının yapamadıklarını ellerin tutarakm ayağa kaldırarak belki de Ülkücü olmasına vesile olduğu insanlar yaptılar;
Bu vefasız insan grubu Başbuğun, manevi evladım dediği Büyük Ozana Başbuğun vefatından çok kısa süre sonra dünyayı dar etmeye başladılar. Manevi baba bildiği Türkeş Beyin mezarını ziyaret etmesine bile izin vermediler.
Malum kişilerin dünyayı Ozan'a dünyayı dar ettikleri yetmiyormuş gibi; Ülküdaşlığı da geçtik bir Müslümanın diğer Müslüman kardeşinin üzerinde hakkı olan ve farzı kifaye hükmünde ibadet olan cenazesine katılınmasını yasakladılar.
Ama hakiki ve vefalı Ülkücüler Türkiye'nin hatta dünyanın her tarafından Türkün Büyük Ozanına sahip çıktı.
Ülkücü olmadığı halde sırf Ozan Arifin ciddi ve sağlam duruşunu takdir eden binlerce kişi her taraftan gelerek cenazeye katılarak çok az insan nasip olan mahşeri bir kalabalıkla toprağa verildi...
Onun her türlü yardım ettiği sanatçıların çoğu da Allah'tan değilde kuldan korkusuna sosyal medyalarında bile baş sağlığı mesajı yayınlamaya cesaret edemeyenler olduğu gibi onun elinden tuttuğu ve ayağa kaldırdığı ve Türkiye'm Türkiye'm diye bağıran bir sanatçı da Allah'ın günü bitmiş gibi cenaze günü Osmaniye de konser vermiş.
Azılı düşmanlarının bile takdir ettiği büyük vatan evladını siz takdir etmiyorsanız sorgulanacak çok şeyiniz var olduğu muhakkaktır.
Ozanım biz seni iyi bilirdik inşallah Rabbım şahitliğimizi kabul buyurur.Mekanını cennet olsun inşallah.
Amin el fatihaa
Yıl 2007 Ozanımızla Beyazıt Meydanında Boğazlıyan Kaymakamının anma mitingindeyiz.