(Değerli okulrlarım, Çanakkale Savaş Zincirleri yazımıza devam ederken çok değer verdiğim hocamızın bizi ziyaretini yazı konusu yapmayı bir borç bildim. İnşallah bundan sonraki yazımızda Çanakkale Savaşlar Zincirine devam edeceğiz.)
Dün, öğlen namazını yazlığıma yakın olan Akçakoca - Melenağzı Köyü Rıhtım Camiinde kılmak evden çıktım. Yazlık ile Rıhtım Camii arası 800-900 metredir. Genelde yaya giderim. Dün ezan okunduğu için namaza yetişmek için araba ile gittim. Namazdan sonra rıhtım ya da liman çay bahçesinde çay içerken bu köyden az sayıda tanıyarak masada oturduğum insanlardan birisi olan Balıkçı Yaşar Ağabey masama geldi.
-Hocam bu gözlük senin mi dedi.
-Evet benim Yaşar Ağabey dedim. Ve camide unuttuğum güneş gözlüğümü bana verdi. Oturmaya davet ettim. Otururken kapı komşusu Bulgaristan’da iş adamlığı yapmış birisi daha geldi. Çaylar eşliğinde sohbetlere başlamıştık...
Melenağzı Köyünde genelde yabancılarla pek ilgilenilmez. Ve köyün çay bahçesinde oturanlar kimdir; ne iş yapar, nasıl bir adamdır diye de merak edilmez. Ben bunu biraz da yol ağzı olduğu için gelip geçenlerin çokluğuna bağlıyorum. Ama benim yazlık buraya 800 metre yakın olup aşağı yukarı hasta değilsem genelde öğlen ve yatsı namazlarına camiye gelmeye dikkat ederim. Namaz öncesi ve sonrası çay bahçelerinde oturup çay içerim. Hava yağmurlu ise sadece yatsıya gelirim. Yani en az günde bir kere mutlaka uğrarım ve 15 yıla yakın buraya gelmeme rağmen bu köyden 10 kişiye yakın insanla ancak aynı masada oturmuşumdur. Bu sebeple Yaşar Ağabey ve bir kaç kişi oturduğumuz insanlardır. Bu sebeple komşusu ile sohbetimiz bu yüzden başlamıştı.
Telefon çaldı 1980 öncesinin efsane okulu İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nün Beden Eğitimi Bölümünden Sorumlu Md yrd Hocamız Recep Ali Küçük Bey Hocamız aradı.
-Mehmet neredesin dedi.
-Melenağzında çay bahçesinde çay içiyorum hocam dedim.
-Geliyoruz oraya dedi
-Bekliyorum sayın hocam dedim.
Recep Ali Küçük Bey Türk Milliyetçiliğinin en halis ve en samimi hali olan Ülkücü görüşe sahip bir dava adamı ve Sakarya Bölgesinde bir kanaat önderidir. Recep Ali Küçük Bey Hocamız 1968 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitim Bölümünde okurken Ülkü Ocakları Genel Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği yapmış kalemi ve bileği kuvvetli kişidir. Hayatını inandığı gibi yaşamaya gayret eden Sakarya’nın bütün ilçelerinde ve çevre illerde düşüncelerine kıymet verilen bir eğitim yöneticiliği yapmıştır. Recep Ali Bey hocamızla talihsiz bir kaza sonucunda karakola düşmemiz nedeniyle İstanbul Çengelköyde oturan Atatürk Eğitim Enstitüsünden Hocam Prof.Dr. Osman Kemal Kayra Beyin durumu Recep Ali Bey’e bildirmesi ile o da Kocaali Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanını da alarak karakola yanıma geldi. Tanışmamız böyle olmuştu. Kusurum olmadığı o üzücü kazada düşmanlık olmasın diye elinden gelen gayretleri esirgememiştir. Hatta iki kere Derince İlçesine benim için gitmiştir. Birkaç kere de Kocaali İlçesine kazamızla ilgili gelmiştir. Ondan sonra hukukumuz başlamış ben her geldiğimde sohbetinden keyif aldığım hocamı sık sık ziyaret etmeye gayret ediyorum. Recep Ali Bey Hocamız birkaç kere de bozulan arabamın yapımıyla ilgilenmesi için iş adamı oğlu Engin’i görevlendirmiş ve tamiri için Adapazarı’na göndermiştir. Hülasa Recep Ali Bey Hocamı biz büyük bildik o da bize değer verdi. Hukukumuz bir yakın akraba ve değer verdiğim bir büyüğümle olan hukukum gibidir.
Recep ali Bey Hocam telefon açtıktan biraz sonra geldi. Yanında Sakarya’da İmam- Hatipte ilk öğretmenliği yıllarında öğrencisi olmuş birisini Sakarya’da Trabzonlu iş adamı öğrencim diye tanıttı. Beni de ona tanıttı. Ben de masada oturduğumuz yeni tanıştığım Bulgaristan’da iş adamlığı yapmış kişiyi tanıştırdım.
Karşılıklı sohbetlerden hocamın ilk talebelerinden olan İzzet Dönmez ‘in memlekette çocukluğumuzda mısır öğütmek için değirmene gittiğimiz komşu Üzümözü (Kızılüzüm) Köyünden olduğunu, baba annesi ve anne anne tarafından ise yine bizim köye yakın ve komşu köy sayılan Tonya'nın İskenderli(Kumyatak) olduğunu öğrendik.
İzzet Dönmez, Hacettepe İktisat Fakültesi mezunlarından Üniversitede başkanlık yapmış Muhsin Başkan olmak üzere bir çok eski ülkücü başkanlarla birlikte olmuş birisi. Ülkücü Hareketin her şeyini bilen bir adam.
Daha sonra adı geçtiği için Acıbadem Mimar Mühendislik Okulu başkanlarından Kocaali’nde iki dönem belediye başkanlığı yapmış Hamza Ekşi Başkanı aradım ve Recep Ali Küçük Bey Hocam ve yanında birisi ile Melenağzı Çay Bahçesinde olduğumuzu ve beklediğimizi söyledim. O da geldi. Sohbet daha da koyulaştı. Daha sonra Recep Ali Bey'in dünürleri ve bir kaç kişi daha oturdu.
Ülke gündemini, ülkücü hareketin gündemini konuştuk. Kaç çay içtiğimi hatırlamıyorum ama sohbette Sakarya’nın geçmiş ve bu andaki siyasi durumlara da el atıldı.
Tekrar geçmişin şanlı mücadelesinden ve Muhsin Başkandan onun ortadan kaldırılmasından, Fethullah Gülen adamlarının para toplama tuzaklarından bahsedildi. O arada Orta Parabellum silahından da bahsedilince yan masadaki bir adam kulak kabartmıştı.
Nihayet kalkınca anı fotoğraflayalım dedik. Yandaki kulak kabartan kişiden fotoğrafımızı çekmesini rica ettim. Kalktı ve
-Orta parabellum dereceli miydi? Benim babamın vardı dereceliydi dedi.
-Sen nerelisin dedim.
-Tonya’lıyım dedi.
-Hangi köy dedim.
-Ağırköy dedi.
-Efrahim Elvanın adını duydun mu dedim.
-Evet dedi.
-O benim ağabeyimin arkadaşı idi ve Ağırköylü idi dedim.
Recep Ali Bey Hocam ise gülümseyerek Tonya’lı mısınız, Donyal’ı mısınız( Tonya’lıların kahir ekseriyeti Tonya'ya Donya der).
Biz dünyadaki "D" ile değil Atatürk'ün "T" deki T harfiyle başlayan Tonya’lıyım dedi.
-Tonya’da babamın Orta prabellum vardı. Dereceli idi. Onu 7.65 mermi atar hale getirmiştik. 1914 imalat tarihli idi dedi.
- Orta prabellum de derece olmaz. Prabellumlerin uzun namluluları dereceli olur. Ne iş yapıyorsun dedim.
-Adım, Sami Seçkin. Seçkin Prefabrik Yapının sahibiyim ve İbrahim Ağabey'e ev yapıyorum dedi.
Telefonlarımızı aldık. Sonra ben Recep Ali Küçük Bey Hocamızı, birlikte geldiği İzzet Dönmez Bey'i Başkan Hamza Ekşi Bey'i yolcu ederek tatil sitemizdeki evime döndüm.
Çok güzel bir gün geçirmiştim. Bu güzel güne vesile olan Recep Ali Küçük Bey Hocamız, Hamza Başkanımıza, İzzet Dönmez'e, Sami Seçkin'e ve diğerlerine teşekkür ederim.