Zamanın sosyal medya ülkücüleri eski ya da ağabey ülkücü tanımayız diyorlar. Bizim de hikayemiz birikti biraz da biz anlatalım diyorlar. Yine yakın zamanda bir yetkili "Eski ülkücü, kendini ağabey olarak tanıtanlar artık ülkücü hareketi temsil etme hakları yoktur. Ülkücüleri ancak ilçe ve il ocak başkanları temsil eder. Kimse kendini bir yerlerde görmesin" demişti...
Hayatını kutsal ve mavevi yükseliş olarak gördüğü mücadelesine atadığı için binlerce şehit, gazi, yetim,dul, mahkum ve zindanlarda en korkunç işkencelere maruz kalan ağabeyler unutuldu...Bunlar arasında Başbuğun devamlı yanında olanlar da var...5 Kere ölümcül ameliyat olan ve siyasi hareketin genel merkezinde bulunanlar bile hasta hallerinde ziyaret edilmedi...
Mamak Zindanında Firavun zulmüni bile gölgede bırakan işkence zulmün ifa edildiği ve idamla yargılandığı dava duruşmasında savunma yapmasını isteyen zalim hakime karşı "Adaletine inanmadığım bir mahkemede savunma yapmak benim şahsiyetime yakışmaz" diyerek idam edilmeyi bile göze alarak 12 Eylül zalimlerine karşı direnen Ülkücü Hareketin Kültür büyüklerinden olan Nevzat Köseoğlu bile hastanede ziyaret edilmedi ve Kocatepe Camiinde kılanan cenaze namazına Erdoğan bile katılırken katılmayan bir çok siyasi temsilciler oldu
En son Avrupa Türk Federasyonu eski genel başkanı felçli bir şekilde bakım evinde yatıyor ve ziyaret edilmiyor...
Bu sosyal medya ülkücülerine "ESKİ ÜLKÜCÜ NASILDI" öğrensin diye yaşaınmış binlece olaydan yalnız birini alıntı yaparak anlatıyorum.
Buyurun İşte Eski Ülkücü!
Koğuşta 22 tane Ülkücü var, ceplerindeki para bir kefen almaya bile yetmiyor.. Ceza evi terzisi geliyor "Bu gece Halil Esendağ ile Selçuk... Duracık'ı asacaklar, haberiniz olsun!" diyor..
Koğuş sessiz, çıt çıkmıyor; diller lâl olmuş, yüzler donuk..
Toplanıyor tüm koğuş, dillerde Kur'an, gönüllerde iman..
Yürüyorlar darağacına, yanyanalar; savaşırken de, ölürken de..
Kur'an-ı Kerim okudu ikisi de, helallik istediler, tekbirler getirdiler. Sonra Selçuk'a döndü Halil: "Önce seni assınlar Selçuk, sen bana dayanamazsın!"
Önce Selçuk yürüdü yağlı urgana; mert'çesine, yiğit'çesine, Türk'çesine, dirilir'cesine.. Tabureye çıktı, yağlı urganı geçirdiler boynuna. Arkasına döndü, helallik istedi celladından. Sonra vurdular altındaki tabureye.. Sallanıyordu Selçuk, ölürken dirilir'cesine, dirilirken yiğit'leşircesine.. Sallandı, sallandı; Kıble'ye doğru dönmüştü ki yüzü, o an durdu.. Herkes şaşkın, tesadüf diyenler, dalga geçenler çoğunlukta..
Sonra Halil geldi, dilinde "Allah-u Ekber" sesleri, yürürken attığı vakur adımları.. Yağlı urganı geçirdiler boynuna, sonra Kelime-i Şehadet getirdi.. Celladına döndü, o da helallik istedi.. Ve bir tekmeydi bir koçyiğidin daha ebediyete göç etmesine sebep olan.. Sallanıyordu Halil de, Başbuğ'u görürcesineydi yüzündeki tebessüm.. Sallandı, sallandı; Kıble'ye döndü yüzü ve bir bıçak gibi kesildi hareket edişi.. Kıble'ye dönmüştü artık, Selçuk gibi durmuştu cansız bedeni..
İnfaz erkanı şaşkın, titrek, tedirgin..
"Nasıl olur bu?" sorusu ile inliyor heryer, içlerinden birisi çıkıyor bir adım ileri, işaret parmağını kaldırıyor havaya ve avazı çıktığı kada bağırıyor, meraklı gözlerle bakanların suratına:
"Vallahi bunlar ŞEHİT, Vallahi bunlar ŞEHİT!"
Uğruna nice koçyiğitler verdiğimiz ve istikbalde de daima şerefle yad edileceğine inandığımız Ülkücü Hareket'in Yusuf yüzlü şehitleri Halil Esendağ ve Selçuk Duracık'ı şehadetlerinin 33. senesinde rahmet, minnet, saygı ve duayla anıyoruz..
Kut'lu ruhlarınız şad, mekanlarınız cennet olsun..
Yakup Kocer ...
Not Kisilerin Liderlerin Başkanların Adami Olmayin
Türklüğün Ülkünüz Varsa Eger
Fikirlerinizi Düşüncelerinizin Adami Olun...
Abdullah sarikilic
Şimdi anladınız mı "ESKİ ÜLKÜCÜ" kimdir