Değerli okuyucular, bu yazım aslında Asrın En Büyük Vatansever Ozanı "Ozan Arif" konusu olacaktı. Ama siyeset uğruna okadar çirkinlikler, suistimalller yaşandı ve yaşanmaya devam devam ediyor. Ki bu sebeple Şehit Evladımız Fırat Yılmaz Çakırıoğlu ile ilgili yazımı yazdım... Bu sebeple sahtekarları ifşaa etmek artık şart olduğuna kanaat getirdiğim için değerli ağabeyim, cennet mekan, Ozan Arifimizi bundan sonraki yazımda kaleme alacağız inşallah...
Fırat Yılmaz Çakıroğlu 20 Şubat 2015 tığ gibi delikanlı vatan- millet sevgisinin bedelini canıyla ödediği tarihtir. Ve hak ve hakikat uğruna şehit oldu. Bu durumu her yönüyle inceleyeceğiz. Aşağıda bölüm bölüm olarak ele alıyoruz. Genel bir değerlendirme yapıyoruz.
A- ANKİ YÖNETENLERİN VE ÜLKENİN GENEL DURUM:
1-Önce şunu iyi bilmek gerekir ki ABD, İngiltere başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinin istekleri doğrultusunda 2004 yılında Öcalan ve PKK ile gayri resmi başlayan ihanet görüşmeleri 2011 yılında iktidarın gayretleriyle resmiyet kazanmıştı. "Çözüm süreci" denen bu hıyanet iktidar- Öcalan-HDP arasında devletin kasasından harcanan paralarla ve devlet gücünün de kullanarak yürütüldüğü ihanetin zirve yaptığı noktaydı.
2-PKK ve yandaşları "Cin artık şişeden çıktı" diyerek gemi azıya alarak istediği her şehirde istediği saldırıyı yapabilecek yığınakları yapmıştı...
3-iktidar barış süreci gereğince PKK ve yandaşlarına müdahale edilmemesi emrini bütün valiliklere göndermişti...
4-Teöröristler bırakın üniversiteleri askeri birliklerin önünden kalaşnikoflarla gruplar halinde geçebiliyorlardı.
5-Bırakın HDD’yi, PKK ve sempatizanlarını, iktidar, devleti yönetenler, bürokratlar, hatta valiler, emniyet müdürleri bile Öcalan’ın faziletlerinden bahsediyorlardı ve ona hak veriyorlardı.
6-Karşı çıkan asker, yazar, işadamları çeşitli kumpaslarla içeri atılmış PKK ya operasyon yapan bütün komutanlar uyduruk suçlamalarla ya içeri alınıyordu.
7-2010 yılı referandumuyla iktidarın baskısıyla kabul edilen yeni anayasayla kurulan “HSYK” FETÖ’lerin eline geçmiş ve istedikleri tutukluyor ve ağır cazalar veriyorlardı…
8-İktidarda bu hukuksuz yargılamalara destek veriyordu…
9-herkeste bir ya suçlanırsam korkusu hakimdi.
B-ÜLKÜCÜLERİN DURUMU:
1-Ülkücüler büyük bir bilgi birikimi sahibi ve teşkilatçılık kabiliyetlerine sahip olmalarına rağmen maalesef parti diktesinin etkisiyle geniş kitlelere ulaşmasının önünü kapatılıyordu.
2-Partinin üye sayısı her ilçede 399 un üstüne bilerek çıkartılmıyor ve delege seçiminin yerine kurşun asker olabilecek kurşun delegeler atanıyordu. Mesela nüfusu bir milyona yakın olan Ümraniye ilçe teşkilatının üye sayısı 399 veya altında bir sayı idi.
3-Kayıtlı üye sayısının 400 ve yukarı olursa siyasi partiler kanununa göre delegeleri seçim yoluyla belirlemek mecburiyeti vardır. Bu durum da delege seçimle geldiği için doğru bildiği şeyi yapacak ve kula kulluğa fazla bel bağlamayacaktır. Partinin de dediğim dedik değil de kabul edilebilecek doğrulara evet denilecek. Doğrular kabul edileceği için partide daha aktif daha canlı olacaktı. Yani başarısız partili yöneticiler devamlı yönetimde kalamayacaklardı.
4-Ülkücü hareketin olmazsa olmazı olan Erciyes buluşmaları kaldırıldı.
5-Türk Birliği için can alıcı bir faaliyet olan Türk dünyası buluşmaları kaldırıldı
6-Ülkü Ocakları parti emriyle her ilçede bir tane ülkü ocağı açılmasına izin verildi. Yani beş bin nüfuslu Atkaracalar’da bir ülkü ocağı olacak bir milyon nüfuslu Ümraniye de de bir ülkü ocağı olacaktı. Mantıktan yoksun bu anlayış ülkücü hareketin güçlenmesinin önünü kapatmıştır.
7-Ülkü Ocakların birçoğunun kapatılması neticesinde ülkücülerde yetişmemeye başladı bu sebeple üniversitelerde ülkücüler hâkimiyet kaybettikleri gibi azınlığı da düştüler.
8-Parti divanındaki on adamın kasetçi olması muhafazakâr olan parti üyelerinin şevkini kırmıştır.
9-Ülkücülerin olmazsa olmazı olan vefa duygusu gitmiş onun yerine ihraç ve ayrıştırma duygusu kabul görmüş…
10-Yapısına uygun olmamasına rağmen devamlı bağıran bir genel başkan hep şikayet ediyor ve siyasi geleceği umutlandıracak hiç bir hareket yapamıyordu.
11-Ülkücü sivil toplum örgütlerine müdahale ediyor bir çoklarına karşı şiddet bile kullanılmasına sebebiyet veriliyordu.
12-Ülkcüler devletten tek tek tasfiye edilirken tepki verilmiyor ve sahip çıkılmıyordu…
13-Kısaca ülkücü harekette heyecan oluşturabilecek hal ve hareketlerden kısmen ayrılma olmuştu.
C-FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLUNUN ŞEHADETİ
1- Ege üniversitesinde tarih okumaya başlayan Çakıroğlu ülkücülerin vatan ve millet sevgisinden etkilendi ve ocağa devam etmeye başladı.
2-İzmir ülkü ocakları Çakıroğlu’nu duruşunu bilgisini takdir ettiği için onu ege üniversitesi ülkücülerin başkanı yaptı.
3-Fırat başkan verilen görevini kusursuz yapmak için ülkücülerin üniversitede çektikleri sıkıntıları rektörlüğe bildirdi.
4-Rektörülük çözüm sürecinin de etkisiyle Fırat’ın talepleriyle ilgilenmedi.
5-Üniversite de PKK yapılanması artınca ve üniversitenin bazı bölümleri PKK’nın karargâhı haline getirildiğini gören Fırat bu sefer rektörlüğe can güvenliklerinin olmadığını belirten yazılı dilekçe veriyor…
6-Rektörlük bu açık ve yazılı uyarıya rağmen önlem almıyor….
7-Fırat son yılının son dönemi derslerine girdiği 20 şubat 20015 tarihinde PKK’ lı köpeklerin saldırılarına uğruyor ve bıçaklanıyor. Ambulans çağrılmasına rağmen PKK’ lı köpekler ambulansın Çakıroğlu’nun yanına gelmesini engelliyorlar…..
8-Fırat şehit oluyor…..
9-Fıratın katili üniversitedeki olay için disiplin soruşturmasında katilin okuldan atılmasını görüşüyor. Hukuk Müşavirliği’nin "olay görüntülere net olarak yansımamış, Nurullah Semo'nun suçu sabit değil, mahkeme kararı yok" değerlendirmesine dayanarak PKK’lı Semo'ya ceza vermeyi reddetti.
10-Daha sonra YÖK yaptırdığı incelemede sonrası olaya katılanları ve katili üniversiteden uzaklaştırıyor.
11-Bir başka rektör bir komisyon kuruyor ve bu komisyon Fırat’ı öldüren Nurullah Semo'nun öldürdüğüne dair net bilgi olmadığını komisyon raporuyla tutanak altına alıyor ve katilin üniversiteye devam etmesine izin veriliyor.
12-28 Şubat 2017' de atanan yeni rektör önceki komisyonları kaldırdı ve katilin ve arkadaşlarının okuldan atılma cezalarını kaldırdı. Katil okula dönmesindeki bütün engeller kaldırıldı
13-Fırat’ın avukatının yaptığı suç duyurusu ve itirazlar sonucunda YÖK yaptırdığı incelemede raporunda:
Çakıroğlu'nun üniversite rektörlüğü ve idari bilimlere dilekçe vererek üniversite bünyesindeki bazı fakültelerin bölücü terör örgütü PKK/ KCK mensuplarının etkin faaliyet alanı haline dönüştüğü", buna ilişkin önlem alınmasını talep ettiği ancak üniversite yönetiminin herhangi bir önlem almadığı ve PKK ve KCK’nın yapılanmasına göz yumulduğu raporda belirtildi ve yine raporda Çakıroğlu’nun öldürüldüğü tarihe kadar disiplin mevzuatı gereği suç teşkil eden eylemlere ilişkin disiplin soruşturmalarının gereği gibi yapılmadığı, yürütülen disiplin soruşturmalarında ise PKK/ KCK sempatizanı olduğu belirtilen öğrencilere ceza verilmemesi yönünde tutum sergiledikleri raporda ifade edildi….
14-Rapor sonucunda Fırat’ın katili üniversiteden atıldı ve görevli rektör ve diğer yetkililer hakkında kamu davası açılmasına izin verildi.
D-CENAZEYE KATILAN KİŞİLER:
Fatih camisindeki kılınan cenazeye namazına, Çakıroğlu’nun ailesi, akrabası olduğu bildirilen Ak Parti Konya milletvekili Mustafa Baloğlu, MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, CHP Milletvekilleri Aytunç Çıray ve Mehmet Ali Susam, İzmir BüyükŞehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, partililer ve vatandaşlar katıldı.
SORULAR VE İTİRAZLARIMIZ:
1-Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun mezarını ziyaret eden İzmir belediye başkan adayı Nihat Zeybekçi diriyken koruma talep ettiği devlette bakan olduğu halde korumayan bir iktidarın yetkili olarak mesuliyet hissederek v e vicdani davranışın en küçük hali olan cenazeye neden katılmamıştır.
3-Haydi devletin aliii işlerinden fırsat bulamadı diyelim. 21 Şubat 2015 yılından 2019 Şubatına kadar geçen 4 yılda da mı fırsat bulamadı?
3-Seçim olmasaydı yine ziyaret edecek miydi?
4-Her fırsatta ülkücülere karşı çıkan ve onların aleyhine konuşan Mehmet Metiner’in seçim üzeri Fırat’ın mezarında ne işi var?
5-Fırat’ın mezarı başındaki anma töreninde Fırat’ı da kast ederek vatanın korunmasını şehitlerimize borçluyuz demesine rağmen Fırat’ın akrabası olan AKP’li sadece bir vekil haricinde başka AKP vekili katılmadığı halde Fırat’ın mezarı başında hangi vicdanla konuşturuluyorlar?
6-Hiç bir sebep yokken başbakanlar ve bakanların görevden alındığı Türkiye’mizde bu olay öncesi ve sonrası kusurlu olan rektörleri neden görevden almadınız?
7-Hiç tanımadığınız halde devamlı 4 parmak işareti olarak anmaya çalıştığınız Rabia’nız kadar da mı vatan evladı Fırat’ın değeri yoktu?
8-Türkiye cumhuriyetinin bekasını tehlikeye atan bu rektör vb gibi insanları neden atadınız?
9-Fıratın şahadeti üzerine bahçeli "çürümüş devlet görevlileri gerçek sorumlusudur" demesine rağmen bu çürümüşlüğün giderilmesi için ne yapmıştır.
10-Bahçeli çürümüşlüğün hazırlayıcılarına neden destek veriyor.
11-Bahçeli cenazeye neden katılmamıştır…
12-Tertemiz bir Müslüman Türk çocuğu olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ve diğer şehitlerimizin şehadetlerinde idare devletin yetkilileri olarak bu iktidarın sorumluğu olmasına rağmen ülkücüler ve aklı selim Türk Milleti Türkiye’yi iyi yönetemeyenlere vebaliniz var demesi gerekmiyor mu?
13-O sıralar çözüm süreci adı altındaki ihanete karşı çıkan vatanseverlere ve bütün ülkücülere “Bu çözüm sürecini hayvanlar bile anladı ama sizler anlayamadınız” diyerek hakaret eden AKP vekiline şimdi nasıl destek vereceksiniz?
Şehit ülkücüleri istismar etmeyiniz ve Türk Milletinin halis evlatları olan “ÜLKÜCÜLER”den o kirli ve samimiyetsiz ellerinizi çekiniz.
Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun Vebali olanları kınıyorum ve şehit olan genç evladımıza rahmet diliyorum. Türk Milletine halis bir evladını kaybettiği için baş sağlığı diliyorum…