Ankara'dan dönüyorum, yoldayım. Telefonu elime aldım, Feyste girdim,bir anda bir yangın haberi. Gazeteci arkadaşımız Hakkı Balcı beyin haberi,Adile Baysal kültür evinin yangın videosu..Bir anda yüreğime bıçak saplandı, Ay!demişim...
Kızım ne var anne dedi..Kültür evinde yangın çıkmış, dedim..O da çok üzüldü..
Kültür evimiz,şehrimizin kültürünün sergilendiği çok güzel bir mekandır ...Seydişehir'e gelen arkadaşlarımızı götürüp, gösterip, gururla gezdirdiğimiz, yerdir..Üç bölümden oluşur, önce çok güzel bir kapıdan avluya girersiniz,sağlı sollu Seydişehir'de kullanılmış alet,edavat ,dibek küp vs bulunur..Konak şeklinde eve girersiniz,iki katlıdır.
Birinci katında mutfak ve döşenmiş küçük odalar ve alt kısımda kiler vardır. Yukarıya çıkılır yine çok zarif döşenmiş odalar vardır..Yatak odası,oturma odaları her odadaki eşyalar, Seydişehir'e özgü eşyalarla döşenmiştir..Her eşya Seydişehirli ailelerin verdiği eşyalardır...
Gelin odası şeklinde döşenmiştir. Nakışlı dolapları ayrı bir güzellikti.. Acaba hangi nadide eller bu dolapları açmış, acaba kaç gelinin duvağı bu odada açılmış, acaba kaç çocuk bu odalarda koşturmuş, dersiniz.Açık küçük dolaplar vardır,işlemeli dolap perdeleriyle kapatılmıştır.Yatak odasındaki karyola,yorgan,yastıklar orijinaldir...
Evin en önemli bana göre, şimdiye kadar başka bir yerde görmediğim,Namazgahtır..Merdivenlerden çıkınca sol kısımdadır..Namaz kılanı ,ev halkı veya gelen misafirler rahatsız edemeyeceği bir yerdir.. Tahta kapıyla (küçük)kapatılmıştır. Nekadar güzel bir düşüncedir...
Bu küçük konağın düzenlenmesi Seydişehir hanımlarıyla birlikte,Arkadaşım Canan Gören yapmıştır.
İkinci bölümde, Seydişehirli ailelerin özel hediye ettiği aklınıza ne gelirse hediyeleriyle oluşan bir bölümdür.Leblebiyle ilgili aletler, radyolar,eski taşlar,radyolar, kıyafetler, yazmalar,kilimler,silahlar,bıçaklar, aklınıza ne gelirse..Eski gelinlikler olmak üzere herşeyi görmeniz mümkündür..
Meselâ Seyit Harun Camiasının ilk kapısı vardır.. Yani Seydisehirin mazisini (kültür olarak) görmeniz mümkündür..
Tüm eşyaların yanında kim vermişse isimleri yazılıdır..Seydişehirin yerli ailelerini bu şekilde tanımış, isimlerini bulabilirsiniz..
Hepside özenle düzenlenmiş, tarihte seyahat ediyor,gibi hissedersiniz, kendinizi.Bu muazzam projeyi bundan önceki MHP li belediye Başkanımız Abdül Kadir Çat Bey yapmıştır..
Abdül Kadir Beyin Seydişehire çok büyük hizmetleri olmuştur, maalesef açılışını yapmadığı için akp sahiplenmiştir.Başkan hiçbirşey yapmasa bile kültür evini yapmış olsaydı bile Seydişehir'e en büyük hizmeti yapmış olurdu.
Bana göre Seydişehire yapılan en büyük hizmettir..Kültür evi...
Kültür bir milletin meydana getirdiği maddi manevi değerlerin hepsine denir.Kültür sayesinde milletler üstün vasıf kazanır,diğer milletlerden ayrıldığımız noktadır..Dünyanın neresine giderseniz gidin kültürünüzle tanınirsıniz..
Bugün Kazakistanın uçsuz bucaksız bozkırlarına gidin,oralardaki çadırlarda dizeme kazık yastıklarının üzerine örttüğümüz işlemeli örtüleri görebilirsiniz...
Bir zaman Bulgaristan orada yaşayan Türklere siz Bulgarsıniz deyip,asimile etmeye kalktılar da Bulgaristanda yaşayan Türkler kültürleriyle Türk olduklarını ispat,ettiler..Öyle mücadele yürüttüler.Kültürün gücü budur...
Belediye başkanlarının en önemli vazifesi şehrin, beldenin,ilçenin kültürel özelliklerini ortaya çıkarmak, sergilemek, genç nesillere aktarmak olmalıdır..
Şehri betonlastirmak,rant üzerinde bir kaldırım, yol yapmak değildir...Onlarda olmalı, ama anlayış bu olmamalı..Şehr-i kültürüyle,sanatıyla, bahçesiyle, bağıyla,parkıyla, sosyal yaşantısıyla, milli ekonomisiyle,sanayisiyle,spor tesisleriyle,eğitimiyle yaşanılır bir şehir yapmaktır..
Şehirde yaşamak zevk haline gelirse ,mutlu olunursa,kişi kendisini oraya ait hisseder ve üretime katılır..
Yok bunu beceremezseniz göç verirsiniz. Tıpkı Seydişehir'de olduğu gibi...
Seydişehir, günden güne fakirleşiyor..Geriye gidiyor...Nerdeyse on sene geriye gitti..
Büyük büyük beton yığıntısiyla şehir plansız, büyüyor..Artık yağmuru çekecek toprak kalmadı, güzelim, Şehirde..
Gelelim konumuza AKP nin belediye başkanı bundan beş sene önce belediye Baş. Olunca ilk yaptığı iş Şehrin ortasına yapılan çok güzel bir yolu atıl hale getirmek oldu,yolu ikiye bölen ağaçları acımasızca söktü, kaldırdı..
Kültür evinin bitişiğine yemek çıkartacak şekilde aş evi yaptı...
Kültür evine sahip çıkan görevliyi kaldırdı.. Gezen ailelerinin kontrolsüz gezmesine serbest bıraktı...Kırılan eşyalar, kirlenen eşyalar öylece kaderine terkedildi..Yenen çikolata,şeker kabuklarını ortalarda görmeniz mümkündür..
Lokantasında yenen yemeğin yağlı elleriyle kalkıp, yastıkların üzerindeki canım kanevicelerine sürmeniz mümkündür..Büyükler yapmasa bile çocuklar yaparlar,o kadar sahipsiz..
Halbuki açıldığında öğrencilerimi hep götürüp, gezdiririm.. Ayaklara galoşlar giyilir,bir görevli eşliğinde gezilirdi.
İşte böyle nadide bir yer sahipsizlikten,ihmalden,veya önen verilmemekten ,bana göre itibarsizlastirmaktan yangın çıkıyor, yemek yapılan yer yanıyor.Emekler ,güzelliklere yazık oluyor...
Bana göre çok büyük ihanet var,kime derseniz Kültürün önemini kavrayamayan basiretsiz,rant kafalı yöneticilerin Seydişehir halkına...
Bunlarin yönetimi sürdüğü sürece bu ihmal adındaki görüntüyle hep karşılaşacağız..İnşallah Belediye Başkanının yöneticilerin aklı başına geler kültürel değerlerimize sahip çıkarlar ..