Çocukluğumuzda ne çok masal dinlerdik.
Televizyon yok,sadece radyolar var,onlarda arkası yarınlar, radyo tiyatroları olurdu.Büyük bir heyecanla bekler,uyumaz,kulağımızı pür dikkat radyoya verir,arkası yarın tiyatrolarını dinlerdik.
Kızılderili hikâyeleri çok hoşuma giderdi .Polisiye hikayelerinde heyecanlı olurdu hani...
Ayrıca masalcı ebelerde olurdu mahallelerde veya akrabalarımız için de..
Bizimde bir akraba teyzemiz verdi. Nerdeyse her hafta giderdik, Torunu samimi arkadaşımdı.
Yemeli içmeli giderdik,eskiden akrabalıklar öyleydi. Kimde ne varsa teklifsiz gidilir,yenilirdi.
Ben hep oraya gitmek isterdim..Çünkü orada masal anlatacak babanne vardı. Biz ona Nine derdik..
Hafta sonu oldumu başlardım, rahmetli anneme söylenmeye hıngıldamaya annem kızardı, her hafta ne işimiz var, diye..
Ama ben cenemle bıktırır, susmazdım. Netice de benin dediğim olur,giderdik..
Annem evlatlarına karşı çok merhametliydi,zafi vardı.Direnirmiş gibi yapar ama başarılı olamazdı.
Ben herhalde annemden daha çok otoriteydim.
Kız kardeşlerimin üzerinde daha çok söz sahibiydim. Hâlâ küçük kız kardeşim söylenir . Abla senden daha çok korkardık, diye..
Arkadaşımın ismi Selmaydi oda bizim gelmemizi çok ister, anneme beraber baskı yapardık.
Evlerimiz yakın olunca bazen kendim giderdim.
Eve girer büyüklerin ellerini saygıyla öper ninenin dizinin dibine otururduk ama nasıl, heyecan ,merak o haldeyiz..
Elif Nine biraz nazlanır, kızlar uykum var,başım ağrıyor belim tutulmuş, bir sürü mazaret sürer, bizi yalvartirdi..
Elif nine söyle olur,böyle olur,iyisin,yan yatar çamura batar ikna ederdik..
Çok güzel Keloğlan masalları,Leyla ile Mecnun,Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha başlıca masallarımızdı..
Elif Nine bir anlatmaya başlar, hayatımızda herşey durur ,sadece masal dünyasında yaşardık. .
Okadar mı duygulu anlatılır, hayal dünyamıza hükmeder ancak bu kadar olabilirdi. Bazen ayrılıklar, ölümler olur,hıçkıra hıçkıra ağlardık. .
Gerçekmiş gibi hissederdik..
Cahil sıradan bir köylü hanımında nasıl okadar masal olurdu,şaşardık
O kültüre nasıl sahip olmuşlar, nasıl ezberlemişler, hayret ederdim.
Her hafta değişik bir masal anlatırdı. Bazen çocukluk yıllarıma gittiğimde bu masalların hayal dünyamı çok etkilediği, zenginleştirdiği kanaatindeyim..
Mesela bir masal var ki hiç unutamam ,masalda Zümrüd-ü Anka kuşu geçer, kuş zirvelerde,dağların en tepesinde yaşar. .
Delikanlı Zümrüd-ü Ankayi bulursa Içindeki sevdasına kavuşacaktır..
Çok büyük mücadelelerden sonra,devler, ejderhaları yok ettikten sonra dağa erişir..
Karşısında Güzeller güzeli kuş durmaktadır.
Bir anda çok güzel bir kız olur, ama delikanlı dokunmak ister, dokunursa kız tılsımlı ölecektir.
Ona sahip olamadan geriye gelir, ama onun sevdasıyla kendi yok olur,perişan olur gider..
Yine başka bir masalda Zümrüd-ü Anka kuşundan bir tüy koparırsa sevdiğine kavuşacaktır, Aşık
Büyük zorluk ve mücadelelerden sonra ölümle burun buruna gelir, yiğitliği sayesinde kurtulur,kuşa ulaşır. .
Ama kuş tüyünü alırsa hastalanıp, öleceğini söyler, delikanlı kuşun güzelliğine kıyamaz kendi sevdasına kıyar..
Masalda Bu muhteşem güzelliği olan kuşa kimse sahip olamaz. .
Benimde hep ideallerimde, hayalimde bir zümrüd-ü Anka kuşu vardır.Bana göre en uzak hedeftir..Ulaşılması en zor hedef,
Kişiden kişiye bu hedef mutlaka değiş..
Bir delikanlıda bir sevgili,
Meselâ Atsız ata şöyle anlatır,
Gözler ki birer parçasıdır sende Ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahinla gönül mülkü düzelsin,
Sen öldürüyorken de,vururken de güzelsin.
Burada Zümrüd-ü Ankanin sahip olunamayan gözlerdir. .
Hırslı bir kişide para,pul,zenginliktir..
Kiminde en üst makam..
Kimine göre güzel bir hayat,
Ana babaya göre evlatların mürüvveti. .
Kimine göre de böyle bir hedef yoktur,sefil bir hayattır. .
Ülkücü olduktan sonra (lise iki) Ömer Seyfettin'in hikayelerini okumaya başlayınca Kızıl Elmanın geçtiği hikayeyi okudum,
Yine Büyük Türkçü, Ahmet Hikmet Müftüoglunun hikayelerini okudum..
Düşündüm acaba,Ülkücülerin Zümrüd-ü Ankasi, Türkün Kızıl elmasimiydi. .
En uzak hedef,Nizam-i Alem(,Aleme nizam verme)
Ilahi Kelimetullah (Allahın adını Yüceltme)
Acaba bu muydu Türkün düşüncesi. .
Veya daha bunun da mı ötesiydi. .
Ama şu bir gerçek ki herkesin Zümrüd-ü Ankasi farklı farklıdır..
Ancak milli şuurun oluşturduğu milli ideallerle
Zümrüd-ü Anka Kızıl elmaya yol gösterir
Nerden nereye geldik dostlar sizlerde ayni
Masalları mutlaka dinlemişsinizdir. Radyo tiyatrolarını unutmamışsınızdır.
Bugün torunlarımızda eksik olan bunlar,Hayal dünyaları boş, yabancı bilgisayar filimleriyle zehirleniyorlar. Beyinleri yabancı devletlerin idealleriyle doluyor. .
Korkarım Torunlarımız Zümrüd-ü Anka kuşunu hiç tanıyamayacaklar...
Ne acı değil mi