Çok eskiye dayanan bir arkadaşlığımız yoktu ama ismini hep duyardım. 18 Haziran 1992 tarihinde Türk Eğitim-Sen’i kurduktan sonra görüşmeye başladık. Çok sık olmasa da bu görüşmelerimiz devam ediyordu. 29/11/2002 tarihinde “Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Derneği”ni kurduk; sık sık görüşmeye başladık. Kendisi derneğe üye olduğu gibi bir çok arkadaşını da üye yaptı. Daha sonra yurtdışından derneklerle birlikte Federasyonu oluşturunca; bizler Federasyon yönetimine geçtik, kendisi de dernek başkanı oldu.
Rahatsız olmasına ve ağır bir ameliyat geçirmesine rağmen gerçekten her zaman gülen, tebessüm eden, hayata olumlu bakan, insanlara ümit, moral ve motivasyon veren bir arkadaşımızdı. Hayat doluydu.
2015 yılında ağır bir kalp ameliyatı geçirmişti. Doktorlarının çok riskli görmesine ve hatta “masada kalma ihtimalin var” uyarılarına rağmen “abdestimi aldım, kendimi Allah’a bıraktım, ömrüm varsa sağ çıkarım dedim ve ameliyata girdim” derdi. Çoğu zaman yorgun ve halsiz görünmesine rağmen beş yıldır yaşamını sürdürüyordu. Toplantılara katılıyor, hiç bir faaliyetten uzak durmuyordu; çağrıldığı her yere gidiyor, hazır bulunuyordu.
Kendisiyle derneğimizin Ağustos 2013’deki Balkan gezisinde ve Federasyonumuza bağlı KKTC Teknik Öğretmenler Derneği’nin 27/09/2014 tarihinde düzenlediği “Uluslararası Karşılaştırmalı Eğitim Sempozyumu”nda birlikte bulunmuştuk.
Çok sık olmasa da çeşitli vesilelerle bir araya geliyor, sohbet ediyorduk. Koronavirüs salgını döneminde telefonla görüşüyorduk. En son 16 Temmuz 2020 Perşembe günü aramıştım: “Hastanede olduğunu, kullandığı ilaçlar nedeniyle böbreklerinin zarar gördüğünü” söylemişti. Sonra hastaneye yattığını öğrendim. Salgın nedeniyle hastane ziyaretçi almadığından çok istememe rağmen ziyaret edemedim. “İyi olduğu” bilgisini, oğlundan ve dernek başkanımız Eyüp Üstük’ten alıyordum.
Sonra ameliyat oldu. Hep “iyi” diye bilgiler alırken 28 Temmuz 2020 Salı sabahı kardeşi Lütfi Ergezer’in “bu gece ağabeyim rahmetli oldu” mesajını gördüm, şok oldum. Saat 2.30 sıralarında vefat etmiş. Bu ameliyatı da atlatacağını düşünüyordum; ancak “iyi olduğunu” duyarken bir anda vefat haberini almıştık.
Rahmetlinin cenazesine katılıp “son görevimi yapayım” istedim. Arkadaşların arabasıyla günü birlik gidip dönecektik. 67 yaşında olduğumdan il dışına çıkış izni için 199’u aradım ve e-devlete girdim. Birinci derece yakını olmadığımdan “izin veremeyiz” dediler. Turistik amaçlı seyahat izni almak istedim. Bu seferde hazırladıkları formdaki soruları cevaplayamadım: Nerede kalacağımı, adres, kimlik falan-filan derken olmadı. Maalesef! Cenazeye katılamadım.
Rahmetli, 29 Temmuz 2020 Çarşamba günü Kırşehir Mucur İlçesi Çarşı Camii'nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra Nevşehir Hacıbektaş İlçesi Karaova Köyü’nde defnedildi.
Özgeçmişi ve yaptıkları
1950 yılında Kırşehir’in Mucur İlçesi Geycek köyünde doğdu. İlkokulu Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi Karaovalar Köyü’nde okudu. Orta okulu Adana’da, liseyi Ankara’da tamamladı. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Pedagoji kürsüsünden mezun oldu.
Ankara Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu, Abidinpaşa Lisesi, Gazi Lisesi ve İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.
1979 yılında Almanya’ya gitti, Türk Federasyonu’nda yönetim kurulu üyeliği yaptı.
1983’te Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans ve aynı enstitüde doktorasını tamamladı.
1997 yılında Kocatepe Üniversitesi Uşak Eğitim Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak görev yaptı. 1999 yılında Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyeliğine, Ağustos 2003’de de Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi’ne geçti.
10 çocuklu bir ailenin altıncı çocuğudur. Eğitmenlikten ayrılarak imamlık yapan babası H. Mehmet Ergezer’in kendi üzerinde büyük tesiri olduğunu söylerdi. Öğrencilik yıllarından itibaren çalışarak tahsilini tamamlamıştır. 1981 yılında kısa dönem askerlik görevini Tokat’ta yerine getirmiş olup evli ve üç çocuk babası idi.
Siyasi Hayatı ve Teşkilatçılığı
Gençlik yıllarından itibaren Türk Milliyetçiliği fikrini benimsemiş, ölünceye kadar çizgisinden hiç taviz vermemiştir.
1975 yılında kurulan Ülkücü Köylüler Deneği Genel Başkanlığı yapmıştır.
12 Eylül 1980 İhtilalinde Alparslan Türkeş’i yurt dışında telefonla arayan ilk kişidir. Mevki Hastahanesi’nde tutuklu bulunan Alparslan Türkeş’le dışarıdaki temasları sağlayan sayılı insanlardan biridir. 1987 yılında Gazi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi iken Türkeş'in çağrısıyla MHP’ye girmiş, genel sekreter yardımcılığı görevini yapmıştır. 1987 yılı genel seçimlerinde Kırşehir’den milletvekili adayı olmuştur.
Adaylığını açıklarken düzenlediği basın toplantısında şunları söylemiştir: “Aday olmadan çok düşündüm. Adaylığımı açıklamaktan utandım. 1966’larda bu yola gönül verirken gönlümüzde bir gün milletvekili olurum hayali yoktu. Türkiye’nin moskof çizmeleri altına düşmemesi için gönüllü mücadele ediyorduk. Sokaklar kan ve baruttu. Nerede ne zaman öleceğimizi, öldürüleceğimizi bilmiyorduk. Ama binlerin üzerine onlarla ölümüne gidiyorduk. Can korkusu yoktu, ölümden korkmuyorduk. Sanki ölmek için sıraya girmiştik. Tıpkı Çanakkale’de şehit olan dedelerimiz gibi… Dedem Hasan oğlu Durmuş 33 yaşında Çanakkale’de şehit olmuştu. O ölmüştü çocukları hür bir vatanda doğmuş, yaşamışlar ve bizleri Çanakkale, 93 Harbi menkıbeleri ile büyütmüşlerdi. Onların moskof dedikleri, Türkiye’ye musallat olmuştu. Durulmazdı, durmadık ve moskofun Türkiye’mizi işgaline mani olduk. Sonra can korkusuyla gizlenenler bizim kavgamızı basit bir sağ-sol kavgası olarak yazdılar. Bugünün moskofun yetiştirdiği bölücüler yeniden bir oyunla Türkiye’yi bölüp parçalamak istiyorlar. 12 Eylül’den evvel şehit olanlarımız gitti, bizler kaldık hamdolsun. Ülkemiz için, yetim bırakılan dinimiz için, soysuzların itip kaktırdığı soyumuz için yeniden mücadeleye başladık. Hiç bitmeyen bu mücadele çok zorlu geçiyor. Neredeyse ordular pasifize edilmiş, Türkiye teröre teslim edilmiş, halk din kullanılarak kandırılmış, Türkiye’nin sınırları geriye çekilmiş. Şimdi tatlı canı düşünmek zamanı değil. Şimdi demokratik yollarla halkı aydınlatarak Türk düşmanlarına gereken dersi verme zamanıdır. Şimdi bir olma, kucaklaşma zamanıdır. Allah ne dilerse o olur. Bugüne kadar hiçbir mevki makam istemedim. Yine de istemiyorum. Ama o günlerdeki dostlarıma Türk Milliyetçiliği mücadelesi veren isimsiz yiğitler için ben de varım diyorum.”
Son teşkilatçılık görevi ise Avrasya Eğitimcileri Derneği Başkanlığı olmuştur.
Eserleri
Üniversite yıllarında “Büyük Türkiye’ye Hasret” isimli dergiyi çıkarmış, sahibi ve sorumlu müdürlüğünü yapmıştır. Alper Aksoy’la birlikte “Ocak Yayınları ve Doğuş Dergisi”ni kurmuştur. Ayrıca;
- Görkemli Türkmen Ozanı Seyitnaza Seydi (Ekip),
- Liderlik ve Özellikleri,
- Sevgiyi Kaybettik,
- Öğretmenlik Mesleğine Giriş (Ekip),
- Türk Tarihinden Damlalar,
- Orta Öğretimde Ders Geçme ve Kredi Uygulaması (Doktora Tezi),
- Türk Tarihçiliği ve Prof.Dr. AydınTaneri Armağanı (Ekip),
- 21’inci Yüzyılda Türk Milli Eğitimi (Not: Bir ekip tarafından hazırlanan bu kitabı, Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi olarak bastırmış, tüm şubelerimize ve ilgili yerlere dağıtmıştık.)
- Dünden Bugüne Yunan-Rum Terörü (Ekip),
- Saltuk Buğra Han (Osmanlı Türkçesinden çeviri),
- Bedeli Çanakkale’de,
- Kırlangıç Dağının Ardında (Baskıda) isimli eserleri bulunmaktadır. Çeşitli gazete ve dergilerde makaleleri yayınlanmıştır. Ocak Yayınları 300’den fazla eseri Türk Kültürü’ne kazandırmış, bir çok ders kitabı basılmıştır.
Allah gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.