Bu adamın adı Prof Dr. Yusuf Tekin! Ve bir üniversiteye şartları uymadığı halde atanan bir Üniversite rektörüdür!
O zamanlarda Doç.Dr. olan Yusuf Tekin, AKP iktidarlarında bütününde yüksek mevki makamlara getirilen bir zattır.
2011 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığına Bakan Yardımcısı olarak atanan Tekin, uyguladığı koyu partizanlıktan dolayı AKP iktidarının takdirini almış ve Milli Eğitim Bakanlığında yapılacak büyük tasfiye için bulunmaz kişi olarak müsteşar olarak atanmasına karar verilmiştir.
Aklınıza Bakan yardımcılığı, müsteşarlıktan geri değil ki; bu nasıl kollanmak olur diye bir soru gelebilir. O zamanki yapıda müsteşarlık ta bakanın birinci yardımcısı hükmündeydi. Yani aktif bir görevdi. Bunun da ötesin bakanların durumlarına göre müşteşarlar bazen bakanlardan daha fazla iş yapabilme ve ya öne çıkabilme durumları oluyordu. Yusuf Tekin de Bakan Nabi Avcıdan daha yetkili gibi davranıyordu. Bunu bir örnekle pekiştirelim. Bakan Avcı ile daha önce başkan yardımcılığını yürüttüğüm büyük bir konut sitesi olan Çengelköy Ata:2 sitesinde komşuyduk. Yine bakanın çocuklarının önceden okuduğu Beylerbeyi Hacı Sabancı Lisesinde o zaman müdür baş yardımcılığı yürütmüş ve çocukların hocası olmuş çok sevilen ve takdir edilen ülkücü bir arkadaşımız da bizim sitede oturuyordu. Ve öğrencisi olan Nabi Avcının çocukları ile görüşüyordu. Çocuklar babalarına o zaman bir Anadolu lisesinde başarılı müdürlük yapmaya başlayan adını vermek istemediğim bu arkadaşımızın ilçe müdürü olarak atanmasını babalarından istediler. Bu arkadaşımız Zeytinburnu İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak ismi geçince personel genel müdürü ve müşteşarın bakanı azarladığı duyumları her tarafta dillenir olmuştu. Hatta bakan beyin “Bir ilçe müdürü de atamayacak mıyım” serzenişi yaptığı ve Yusuf Tekin ve ekinin “Hayır bu kişi ülkücü bu sebeple olmaz” dediklerinin duyumlarını da aldık.
Avcı’nın bakanlığındaki etkisiz olduğuna bir başka örnek. 2753 Üyeli ve 12.000 kişinin yaşadığı sitemizde ilköğretim okulu yapılması şartı ile MEB’e bağışladığımız araziye yapılan okul çok acil ilkokula ihtiyaç olmasına rağmen bina imam-hatip ortaokulu olarak açılmıştır. Site sakinleri minik çocuklarının servislerle çevredeki okullara gitmesinin çok zor olacağı haklı gerekçe ile imza topladılar. Toplanan imza il milli eğitim müdürlüğüne de verilmişti. Durum bakan Avcı’ya da söylenmiş ve bakan site başkanın yanından İstanbul Milli Eğitim Müdürünü arayarak “Buranın çok acil olarak minik çocukların yürüme mesafesinde ilkokula ihtiyaç vardır. İmam-Hatip ortaokulu öğrencileri daha büyük ve kolayca her okula gidebilir. Bu yerin de site sakinleri tarafından şartlı bağış yapılmış mevzuat gereği başka okul yapılması da doğru değildir. Buarası ilkokul olacak gereği yapılsın” dedi. Sonuç ne oldu dersiniz? Sonuç bu siteden AKP’ye çok oy çıkmadığı için o yer imam-hatip ortaokulu olarak kaldı. İl müdürü bakana dönüş bile yapmadı. Kime güvenerek yapmadı peki? Tabi ki Yusuf Tekin’e güvendi. Peki Tekin’in arkasında kim vardı? Eski Eğitim Bir-Sen, Memur-Sen Genel Başkanı, AKP 1. Sıra AKP millet vekili ve eğitim komisyonu başkanı Ahmet Gündoğdu ve Başbakan Erdoğan vardı. Hatta bakan Avcı bile Yusuf Tekinden ve o zamanki parti militanı personel genel müdüründen rahatsız olduğu için bir çok kere istifa etmek istediğini Avcı ile iyi görüşen bir Televizyon genel yayın müdürü dostumdan öğrenmiştim.
Yani Avcı hakikaten bakan ve ya seyreden olmuş.
Yusuf Tekin. 28 Mayıs 2013 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı olarak atanır atanmaz bakanlığın bütün kadrolarında büyük bir tasfiye hareketine başlamış AKP'ye yürekten bağlı olmayan herkesin aktif görevden almak için çok çeşitli çalışma ve kumpaslar hazırlamıştır...
Bu adam iktidar yandaşı olan sendikanın isteği üzerine MEB Merkez ve taşra teşkilatlarında kurşun asker hükmünde yöneticiler alabilmek için çeşitli yollar denemiştir.
Öncelikle taşra teşkilatlarında bulunan İktidar yanlısı sendikaya militanca bağlı olmayan üyeleri de dahil olmak üzere diğer sendikaya mensup okul ve kurum müdürlerini görevden almak için Milli Eğitimle İlgili Bazı Kanunların Değiştirilmesi hakkında geçici kanun maddesini hazırlayarak iktidar partisine verdi. Ve bu geçici kanun o ana kadar olan okul ve kurum müdürlüklerini sonlandırıyor. Yeni yönetici atamaları için bir atama yönetmeliği çıkartıyor.
Bu yönetmeliği militanca uygulayacak 1700 den fazla şube müdürünün atamasını yapıyor. Yargının iptal etmesine rağmen yargı kararını uygulamıyor. Bütün ilçe müdürlerini görevden alıyor. İktidar ve yandaş sendikanın militan üyelerinden ilçe müdürü olarak atıyor.
Eski şube müdürlerini istifa ve emekliye zorlamak için rotasyon adı altında istemediği illere yolluyor. Yeni atadığı şube müdürlerinden ve ilçe müdürlerinden kumpas yönetmeliğe uygun ilçe değerlendirme komisyon kuruluyor. Oluşturulan bu komis üyelerinin çoğu değerlendirecekleri okul müdürlerini bırakın tanımayı bir kere olsun bile görmeyenler çoğunlukta idi. Mesela Üsküdar İlçesine atanan şube müdürü Mayıs ayının sonunda göreve başlamış. Sonra taşınacağım diye izin almış. Sonra da yıllık izin kullanmış ve onun ardından da rapor almıştır. Yani o bizi hiç görmediği gibi biz de onu hiç görmedik. Tezli yüksek lisans ve MEB yeniden yapılanmaya bir proje sunmama rağmen kendini geliştirme şıkkına puan vermemiştir. Talebemiz bile zor olabilecek bu üç kişilik bu komisyonun puan verme hakkı 60 puandır.
Müdürün görev yaptığı okulda ise
1-En Kıdemli ve en kıdemsiz öğretmen
2-Öğretmenler kurulunca seçilen iki öğretmen
3-Okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısı
4-Öğrenci meclis başkanı değerlendirmesi
7 Kişiden ve Ayrı dört komisyon bu grubun verdiği puan toplam: 40
Okul ve kurum müdürlüğünde kalabilmeniz ve ya yeniden müdür olabilmeniz için en 70 puan alacaksınız.
Yeni atanmış ilçe müdürleri şube müdürleri hükümete çok yakın sendikanın ve siyasi otoritenin ellerine verilen listelere göre değerlendirme yaptılar. Yandaş sendika militanı olmayan ve ya AKP de çok kuvvetli bir torpili olmayan hiç kimse okul müdürlüğünde bırakılmadı.
14 ağustosta 15.000den fazla okul ve kurum müdürü görevlerinden alındı yerlerine yandaş sendikaya sıkı sıkıya bağlı kişiler getirildi...
15 Haziran 2015 Yılında da 5.000 okul müdürü görevinden alınarak yerine yandaşa bağlılar getirildi...
30.000Kişiye yakın okullardaki müdür baş yardımcısı ve müdür yardımcısını görevden aldılar.
Zaten Bakanlık merkez teşkilatındaki müdür pozisyonunda olanları görevden alarak yerlerine parti ve sendika bağlılarını getirmişlerdi. İl müdürlerini, il müdür yardımcılarını, İlçe müdürlerini de alarak oralara da iktidar ve yandaş sendika militanlarını almışlardı.
Haksız yere görevden alınanlar idari davalar aşmışlar ve tamamına yakını idari davaları kazanarak göreve iade kararları olmasına rağmen bu Yusuf Tekin mahkeme kararlarını uygulamayanların arkasında durmuştur. Hal böyle olunca belirli sendikanın militanı olan il ve ilçe müdürleri hiç bir mahkeme kararını uygulamamıştır...
Güya ilim adamı olan bu zat müsteşarlıktan ayrılana kadar yandaş-sen militanı olmayan hiç kimseyi sıradan bir okul müdürü dahi yapılmasına müsaade etmemiştir.
Konuya açıklık getirmek bizzat yaşadığım bir hadiseyi burada anlatayım. Bizleri görevden alınca yeni müdür atamaları için duyuru yapıldı ve yönetmelik gereği görevden alınanların da müracaat edebiliyordu. Benim çok iyi hukukum olan defalarca evinde teklifsiz kaldığım Orman Bakanlığı eski bürokratı beni aradı “Mehmet AKP Teşkilattan sorumlu Genel Başkan yardımcısı Soylu ile hukukum çok iyidir. Bana ağabey der. Emrini bekliyorum diyor. Sen şu müdürlüğe müracaat et” diyor. Ağabey yapmazlar diyorum. “Sen et gerisine karışma” diyor. Müracaat ediyorum. İstanbulda 5.000 yakın müracaat yapılmış ve puan bakımından 42. Sıradayım. Yani İstanbul’un puanı yüksek eğitimcilerinden. O dostum Soylu’ya İstanbul Valisine telefon açtırıyor. “Bu kişi mülakatlarda elenmeyecek benim adamımdır” demiş. Talebemiz olamayacak kişilerin oluşturduğu komisyonda mülakata giriyoruz. Sorulan 4 soruyu da biliyorum. Hem Soylu hem de sorulan soruları bildiğim için biraz umutlu idim. Soylu’nun İstanbul Valisini aramasını AKP’nin sendikası öğreniyor. Zaten kimin kazanacağını ve kimin kaybedeceğine sendika karar verdiği için sendika küplere biniyor. Soylu’nun beni istemesine ve siyasilerin sendikanın hazırladığı listelere müdahale etmemesi için Erdoğan’a konu götürüldüğü ve onun da “Kim olursa olsun siyasilerin değil sendikanın istediği olacak” dediği duyumlarını aldık. Haliyle beni yine müdür yapmadılar.
Yine bu adam, benim müdür yardımcılığımı yapan iki yıllık eğitim yüksek okulu bitirdikten sonra açık öğretimden lisans tamamlayan yukarıdan atamalarla büyük bir ile il müdürü yapılarak ve o ilde sorumlu olduğu bakanlığa bağlı bir yurtta 11 öğrencinin yanarak ölmesine rağmen soruşturma geçirmediği gibi yanına alarak müşteşar yardımcısı yapmıştır!
Zaman zaman bıyık uzatıp, bıyık kesen bu adam Ziya Selçuk'un bakanlığına kadar MEB'te "alikıran baş kesen" olmuştur.
Bu adam 25 Temmuz 2018 tarihinde bu görevinden ayrılmış, Alelacele17 Ağustos 2018 tarihinde profesör yapılmış. Nasıl profesör yapıldığı ise (https://www.anayasa.gen.tr/cbhs-ek-1a-yusuf-tekin.htm bu vb yerlerde açıkça izah edilmiştir) çok tartışmalıdır. Yine rektör olması da çok tartışmalıdır. AKP onun için bir günlük kanun çıkartılarak 15 Eylül 2018 tarihinde ise Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi rektörü olarak atanmıştır.
Rektörlük görevine devam eden bu adam on binlerce eğitimcinin canını yakmış ve bir sürü insanın hakkına girmiştir. Bir çok eğitimci üzülmüş hastalanmış, bir çokları bu hak etmedikleri davranış karşısında kalp krizi geçirerek ölmüş. Yine bir çok kişi ise içine atmış dermansız hastalıklara kalmış ve ölmüş. Bu adam eğitimin içine canlı bir bomba koyarak öğretmenler arasına nifaklar sokulmasına vesile olmuş. Haliyle eğitim kalitesi düşmesine sebep oldu. Dünya eğitim sıralamasında çok gerilere düştük...
Bu adam mesai ayırması mümkün olmamasına ve hiç katkısı olmayacak olan Nisan 2022’de de Tarım Kredi Holding’e TAREKS Tarım Ürünleri Araç Gereç İthalat İhracat ve Ticaret A.Ş’nin yönetimine girdiği belirlendi.
Eğitim Yönetimi ve Planlama dalında tezli yüksek lisan yapmama en başarılı okul müdürlerinin aldığı puan getirici bütün belgeleri almama, iyi yönetimden dolayı iki kere kademe almama veliler, öğretmenler tarafından çok başarılı bulunmama bununda ötesinde okul müdürlüğünden haksız yere alındığım için kazandığım 4 yürütmeyi durdurma ve iki kesin karara rağmen adamların tarafından beni çok sevdiğim görevime iade etmediğiniz için hakkımı helal etmiyorum. O büyük mahkeme gününde senin ve hakkımı yiyenlerle birlik Allah'ın herkes hakkını alsın dediğinde yakanızı hiç bırakmayacağım bilesiniz....
İnsanlara reva gördüklerini yaşamadan bu dünyadan göçmeyesin inşallah...