Bu gün daha önceden planladığım işlerim vardı. Erken kalktım. Zemin kata inerek kahvaltıdan önce alışkanlık haline getirdiğim bir şeylerden atıştırırken televizyonu da açtım. Bir çok kanala baktım hep hile hurda senaryolu film ve diziler vardı. Bu tür film ve dizileri sevmem. Onları seyretmek bana bir işkence gibi geliyor. İnsanların filmlerde bile hileli davranışlarına tahammülüm yoktur. Tam kapatırken son olarak rastgele kanallara geçerken herhalde Kaçkar Tv olacak Şener Şen’in Eşkıya Filminin yayında olduğunu gördüm. Şener Şen’in “Eşkıya” ve “Kabadayı” filmlerini bir çok kere seyretmeme rağmen her rastladığımda yeniden seyretmekten kendimi alamam. Bu sebeple oturup seyretmeye başladım ve işlerimi fazla da düşünmedim.
Bu “Eşkıya” filminde çok etkilendiğim konuşmalar var. Hemen hemen hepsi çok güzel ve acı verici replikler...
EŞKIYA FİLMİNİN KONUSU
Eşkıya, Arkadaşının yüzünden hapse düşmüş ve arkadaşı onun altınlarını alarak Eşkiyanın çok sevdiği Keje’yi babasından para ile almış. Keje bir daha hiç kimse ile konuşmamış. Eşkıya 35 yıl yattıktan sonra çıkınca, hapse düşmesine ve sevdiğini babasından kendi altınları ile satın alan arkadaşının peşine düşen bir adamın hikayesini anlatıyor.
Zamanın bütün çirkinliklerinin resmini bütünüyle çeken bir film.
35 yıl önce Cudi dağlarında bir grup eşkıya yakalandı ve hapse atıldı. Yıllar içinde kimi hastalıktan, kimi hesaplaşma sonucu öldü. Eşkıya hariç...
35 yıl sonra Hapisten çıkınca Baran’ın ilk işi köyüne dönmek olur. Eşkıya kendisini ihbar eden Mustafa’yı bulur, sebebini sorar, can arkadaşı Berfo’nun sevdiği Keje ile evlenebilmek için Eşkıya’yı üç beş altın karşılığı Mustafa’ya ihbar ettirdiğini öğrenir. Eşkıya Mustafa’yı öldürmeden yok olur, Trenle İstanbul’a gidecektir. Tren sahnesi ile film başlar.
Trende Cumali ile tanışır. Ona bilmeden çok yardımcı olur. Yıllar önce hapse girmesine en yakın arkadaşının sebep olduğunu öğrenmiştir. Bu en yakın arkadaşı onun çocukluk aşkını alarak İstanbul’ a gitmiştir. Bunu öğrenmek Eşkiyayı yıkmıştır. Bu srbeple onu bulmak üzere İstanbul’un yolunu tutar.
İstanbul’da çocukluğu çok kötü geçen Cumali ile tanışıyor. Cumali bir kıza aşık hem de delicesine. Kız ona ağabeysinin hapiste olduğunu onun hapisten çıkarmak için yüklü miktarda para mukabili karşılığı rüşvetle çıkabileceğini söylüyor. Cumali de ufak ufak eroin satıyor. Sevdiği kızın ağabeyinin kurtulması için lazım olan o yüklü parayı bulmak için mal aldığı patronun eroinlerinden iki torba çalarak satıyor. Ve sevdiği kızın ağabeyi olarak bildiği zata ulaştırıyor. Sevdiği kızın ağabeyi olarak bildiği kişi hapisten çıkınca Cumali’nin sevdiği kızla kaçıyor. Meğer Cumali’nin ölümüne sevdiği kız ağabeyim dediği adamla yaşıyormuş. Cumali’ye oyun oynayarak. Yaşadığı adamın içerdenden çıkmasınının sağlayacak parayı bulmak için Cumali ' ye aşık numarası yapmış. Kız bu sebeple adamla evden ve Cumali ' den kaçıyorlar. Yurt dışına kaçmak için bir otele yerleşiyorlar. Cumali’ye kızın annesi kızımı bana getir diyerek otelin adresini veriyor. Cumali ikisini yatakta yakaladığında dünyası yıkılıyor. Ve ikisini de vuruyor…
Polis Cumali’yi vuruyor. Eskıya Cumali’yi kurtarmak istiyor. Köyündeki dağlara çıkmak ve hayatta kalmasını sağlamak istiyor. Bu hususta herkesi uyarıyor ve bu çocuğa bir şey olmasın diyor.
Ondan sonra Cumali’nin patronu eroinlerini çaldığı için Cumali’yi vurduruyor. Eşkıya da Cumali’nin patronunu, adamlarını ve “Keje” hariç kendisine yanlış yapan herkesi vuruyor.
Daha sonra, yüksek binanın çatısında polislerin çemberinde kalınca o anda patlayan havai fişeklerin ışığında köyündeki Ceren Ana’yı gördüğünü ve kendisini çağırdığını düşünüyor ve çatıdan boşluğa atlıyor.
Bu filmde beni çok etkileyen birkaç replikleri sizlerle paylaşmak istedim.
Cumali uğruna ölümü göze alarak sevdiği istedi diye en tehlikeli mafyanın eroin çalarak sevdiğinin ağabeyim dediği adamı kurtarmak için satıp parasıyla hapisten çıkmasını sağladığı adamla sevdiğini aynı yatakta görünce şöyle diyor:
“Ben seni çok sevdiğim ve sana güvendiğim için ölümü göze alıp dünyanın en pislik adamın malını çalıp sattım. Seni çok ve deli gibi sevdim ulan ”.
Bir başka sahnede, Eşkıya İstanbul’da kendisini ihbar eden arkadaşını buluyor ve soruyor:
Bana niye ihanet ettin Berfo?
Mahmut: İhanet ha? Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun. Peki, iyi öyle olsun. Şimdi ben sana şöyle desem. Ben bunları yaptım; çünkü aşıktım ben. Yani vurulmuştum. Ölüyordum aşkımdan. Bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? İhanet mi? Aşkım için yaptım ulan! Ahlaksızlık mı? Evet, yaptım. Ben en yakın arkadaşımı, seni, jandarmaya ihbar etmiş adamım. Sen yapabilir miydin benim yaptığımı ha? En sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? Onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? Arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? O altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilir miydin? Ama ben yaptım, aşkım için. Şimdi söyle bana, hangimizin aşkı Keje’ye daha büyük ha? Hangimizin? Hangimiz Keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildi? Bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen?
Bir başka sahnede, Eşkıya, hiç konuşmadığını oğrendiği Keje’yi görünce şöyle diyor:
Beni hapiste vurdular Keje, ölmedim. Hastalandım, bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim. Çok dövdüler beni, kan kustum ama ölmedim. Yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. Şimdi bana dediler ki kimse sesini duyamıyormuş. Susmuşsun…Benimle de konuşmayacak mısın Keje. Sesini duyamayacak mıyım?
Keje ise 35 yıldan sonra onu görünce:
"Eşkıya" diye seslenerek konuşuyor.
Eşkıya, Keje kendisi ile konuşunca buna çok seviniyor ve Keje’ye şöyle diyor:
Ben ömrümce bu dakika için yaşamışım. Artık ne olursa olsun önemi yoktur. Seni gelip alacağım. Beni bekle Keje.
Keje ise:
Beklerim Eşkıya diyor.
Bir başka sahnede, Eşkıya, sevdiğine, Keje’sine diyor ki:
Hayatın sevda karşısında ne önemi var. Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum; ama son nefesimi vermeden senden vazgeçmem. Her şeye rağmen bir gün, bir gün çıkıp gelebilirim Keje.
Keje ise Eşkıyaya:
Ben susarım Baran, sen dönene kadar…
Eşkıya: Elinde avucunda hiçbir şey olmayan bir adam. Ama Keja’ya büyük aşkla bağlı.Tam sevdalı.
Mahmut(Keja’nın) kocası, ünlü iş adamı ve çok zengin. Keja’ya aşık ve onun gönlünü alabilmek için bir çok hileye başvuran sevdalı.
Keja: Tek sevdiği eşkıyaya aşık ve ölümüne sevdalı. Mahmut’la saray gibi evlerde yaşamayı istemiyor ama Eşkıya ile dağlarda yaşamaya bile razı…Deli gibi aşık.
Cumali: Sevdiği mutlu olsun diye ölümü göze alacak kadar seven bir genç. Deli gibi aşık…
Yürekte, kor olamayan bir sevda sevda değildir bence...
Eşkıya'nın “Hayatın, sevda karşısında ne önemi var” güzel sözlüyle bitiriyorum.