Zekeriya Önge şehit edilen asker ve Erdal Eren cinayet sanığı daha sonra mahkeme kararı ile suçlu bulunmuş...Ve idam edilmiş.
Erdal Eren'inin Mehmetçiğimizin katili olup olmaması konusuna değinmeyeceğim.
Doğum tarihini değişik değişik yazanlar var ama söylenenin aksine, Erdal Eren’in yaşı büyütülmediği gibi suç tarihinde de 18 yaşını 4 ay 7 gün geçmiştiği hukuken ispatlanmış.
Erdal Eren'inin kendisi gibi yasa dışı Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi üyesi Eren’le aynı hapishanede kalan çocukluk arkadaşı Selma Ertekin diyor ki:
“Erdal’ın yaşı küçüktü ama hepimizden büyük gibi davranırdı. O yönetirdi toplantıları, çok sakindi ama oldukça kararlıydı. Dostlarına karşı çok sıcaktı fakat düşmanlarına karşı bir o kadar sertti” sözleriyle anlattı.
Yukardaki söz üzerine Yasa dışı örgüt mensupları asker ve polise hangi gözle bakıyorlardı.Kolluk kuvvetlerini dost mu düşman mı olarak mı görüyorlardı diye sormak lazım.
Çocuk dediğinizi Erdal'ın neden düşmanı olsun ki ona da sert olsun?
Çocuk dediğiniz bu kişiye silah kullanmayı kim öğretti?
O zamana göre çok pahalı olan silahı bir lise talebesi nasıl elde ediyor?
Silahın parasını kim veriyor.
Mademki yaşı çok küçük ve toplantıları ona nasıl yönettiriliyor?
Bir çok kişinin yazdığına göre yaşı küçük olan bir gencin yanlış iş yapabilme ihtimali çok yüksek olmasına rağmen onu neden yetkili yapıyorlar.
Çok büyük bir gösteriyi bir çok kaynağın kast ettiği doğruysa daha 16 yaşını yani doldurmuş çocuk nasıl idare edecek?
Onu yetkili kılan görünmez eller demek ki onun daha önceki bir kaç gösterisini görmüş ve ona güvenerek yetkilendirmiş.
Arkadaşının dediği gibi düşmanlarına karşı "Bir o kadar da sertti" sözü bir tespiti ifade ettiği için Erdal düşman bildiklerini punduna getirip ya da kafil avlayıp o "SERTLİK" gösterisine kız arkadaşının şahit olmasını sağlamıştı...
Aramızda 10 metre mesafe vardı ben askere o mesafeden ateş ettim diyor. Demek ki çocuk denilen Erdal gözünü kırpmadan hiç tanımadığı vatan evladı Türk Askerine canına kast etmek için ateş edebilecek kadar gözüne kan bürümüş...
Peki onu şanlı Türk Askerine kurşun sıkabilecek seviyeye nasıl ve kimler tarafından getirildi?Türkiye cumhuriyetinin orta öğretim kurumlarında okuyan bir çocuk ve ya genç Türkiye Cumhuriyetinin kanun ve nizamını kime güvenerek hiçe sayıyor ve bu güveni ona veren kimlerdir?
Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği hakikaten yurtsever miydi?
Ailesine yazılan mektup bir çocuk mektubuna benziyor mu?
Elindeki silahla vatan evladına kurşun sıktığını kendisi ifade eden Erdal Eren için sanatçı olarak anılan beynelminelciler şu aşağıdaki şarkıları bestelediler...
Evrim Durmaz : Erdal Eren’i Anlarken
Bir çocuk var biliyor musunuz?
Mor ve Ötesi’nin şu parçasında geçer;
“bir darbe / geldi başıma / bir darbe / erdal'ı gördüm / darağacında”
Ve Sezen Aksu son bakış parçasında onu anlatır:
“Acı yüzler kurşun gibi izler / Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda”
Grup Yorum’un Büyü adlı parçasında söylenir:
“Büyüyüp de 17’ine geldiğinde baban sana idamlar alacak” diye.
Yine Grup Günola söylemiştir:
“küçücük gözleri incecik elleri kocaman yüreğiyle: Erdal'ım”
Veya Ali Ekber Eren anlatır türküsünde:
“Ankara adı kara / bu yara başka yara / on yedi yaşındaydı / kıyılır mı Erdal'a”
Bir çocuk var biliyor musunuz?
Dahası hiç bir şeye kast etmeyen sadece vatan borcu olarak bildiği kutsal görevinin ifası için askere gelen evladımızı tertemiz kanı akıtılıyor ama onu anan yok.....
Anmayı geçtik onun hatırlayan da yok. Yoksa askerimiz ölümü hak mı etmişti?
Erdal küçüktü de ondan 2 yaş daha büyük olan şehitimiz ölmeyi hak edecek yaşta mıydı? Dahası hangi yaştan sonra insan ölmeyi hak ediyor?
Onu da geçtik onun neden şehit olduğunu bilen yok...
Kimin şehit ettiği de önemli olmadı çok kimse için...
Yani bu memlekete karşı silah çekmeyenler hep böyle unutulacak mı?Memleketin değerlerine sahip çıkanları vatandaşlar savunmayacaklar mı?
Kanuna uyan, vatanını seven, milletini seven, bayrağını seven,askerlik görevini yapan, çalmayan, çaldırmayan, vazife başında şehit olanlar, bu vatan için toprağa düşenlere vefasızlık yapılıp unutulacak mı....
Yani tek kelimeyle Türkiye Cumhuriyetine karşı silaha sarılmamak hep unutulmayı ı gerektiriyor....
Kahrolsun böyle anlayış....
Yok olsun böyle düşünce...Vatana sadakatle bağlı olan vatandaşlar dururken; Türkiye Cumhuriyetini başka ülkelere peyk yapmak için silahlı ya da silahsız mücadele verenlere sahip çıkanların burnu sürtülsün inşallah.