İletişimin sınırları ortadan kaldırdığı Bilgi ve Bilgisayar Çağı’nda, “Gazetecilik” büyük bir sınavdan geçiyor.
Uzun zamandır beklediğimiz, olması gereken bir sınavdı bu…
Ancak bu sınavı meslek kuruluşlarımızın yapmasını beklerken, acı gerçekler farklı kişiler tarafından ortaya dökülmeye başladı.
Bunlar; rüşvet verenler, alanlar ve buna aracılık edenler şeklinde üçe ayrılıyor.
Her dönemde mesleğini kötüye kullanan ve onun üzerinden kazanç sağlamaya çalışan gazeteciler vardı. Bunları az çok fısıltı gazeteleri denen kulaktan kulağa yayılan dedikodular şekliyle duyardık.
Rüşvet alanla veren razı olunca durum ne yazık ki delilleriyle pek ortaya çıkmazdı. Çıktığı zaman da basın kuruluşlarınca hoş karşılanmaz, kişinin işine anında son verilirdi. O kişi de kolay kolay bir daha başka bir yerde iş bulamazdı. Buna bir tür iç denetim de diyebiliriz.
Bugün gündemi oluşturan ağır iddialar karşısında Basın- Siyaset- Mafya üçgeni üzerinden bakıp tüm gazetecileri aynı kefeye koyarak suçlamak, kesinlikle yanlış bir tutumdur.
Kabul edelim ki bu dönemde her mesleğin onuruyla gururuyla oynandı. İtibarı yerle bir edildi.
Zaman zaman da bilerek ve isteyerek çeşitli kurumlar, meslekler gözden düşürüldü.
Her meslek grubu çalışanı şu an benim yaşadığım derin üzüntüyü ve yalnızlığı yaşıyor.
Evet, kol kırılır yen içinde kalır devri çoktan bitmiş onu anladık.
O zaman gerçekten ak koyun ile kara koyunu da birbirinden ayrın ki bunlar bir daha gazetecilik yapamaz, insan içine çıkamaz hale gelsin ve yargılansınlar.
Gazetecilik mesleği bir itibar mesleğidir. Karşılıklı güvene dayanır. Güven ise tek kullanımlıktır. Kaybı halinde tekrarı yoktur.
Güven kaybına uğramamak adına birçok meslektaşımız kalemini satmadı. Mevcut basın kuruluşlarında da iş bulamadı. Ya mesleğini bırakarak geri çekildi, başka işlerle uğraşıyor ya da bulduğu her ortamda gerçek gazetecilik yapmaya, doğruları yazmaya ve söylemeye devam ediyor. Rüşvet almadan, vermeden, aracılık etmeden, türlü zorluklarla, yoksulluklarla mücadele ederek …
Oysa mesleğini seven her gazetecinin hayalidir bir gün çalıştığı gazetede ya da basın kuruluşunda yönetici olmak ve yeni nesilleri yetiştirmek…
Bu akış ne yazık ki yıllar yıllar önce sekteye uğradı.
İşte sonuçlarını hep birlikte her gün öğreniyoruz, çarşaf çarşaf öyküleriyle …
Adalet, adalet diyoruz ya…
İşte bir de böyle bir adalet var bülbül gibi şakıyan…
İlk kez tanık olsak da…
Nazan ÖÇALIR