Anayasa bir devletin yönetim biçimini belirler.
Devletin kurumlarının nasıl işleyeceğini, temel hak ve özgürlüklerin neler olduğunu, bireylerin topluma karşı görev ve sorumluluklarını belirler.
Bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini ortaya koyar.
Yasama, yürütme, yargı gibi anayasal devlet organlarının birbirleriyle ilişkisini belirler.
Toplumun tamamını ilgilendirir.
Partiler üstü anlaşmalardır.
Anayasalar, toplumsal sözleşmelerdir.
Bir anayasa yürürlüğe girdikten sonra devletin tüm kurum ve kuruluşları, toplumda yaşayan tüm insanlar bu yazılı metne uymak zorundadır.
Sonradan çıkarılan kanunlar da bu ana metne aykırı olamaz.
Anayasa yazılı bir metindir ve bazı bölümleri vardır.
Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Haklar ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları, Mali ve Ekonomik Hükümler, Çeşitli Hükümler, Geçici Hükümler, Son Hükümler gibi…
Başlangıç bölümü, Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirleyen en önemli kısımdır. Burada Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti belirtilmekte, dördüncü madde ise yukarıda saydıklarımızın değiştirilmesinin mümkün olmadığını, bunun tavsiye dahi edilemeyeceğini söylemektedir.
Günlerdir ekranlarda tartışılan ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme taşıdığı 1982 Anayasasının toplumun ihtiyaçlarına cevap vermediği, sürekli yapılan kısmi değişikliklerle bütünlüğünü ve ruhunu kaybettiği ve yeni bir anayasaya acilen ihtiyaç olduğu yönünde…
Anayasalar toplumun ihtiyacına göre zamanda değiştirilebilirler. Bu çok normaldir.
Türkiye’de 1921, 1924, 1961 ve 1982 yıllarında yeni anayasalar yapılmıştır. 1982 darbe anayasasının da toplumun ihtiyaçlarına cevap veremediği doğrudur. Kesinlikle değiştirilmeli ve sivil bir anayasaya dönüştürülmelidir.
Şu an TBMM’de 584 milletvekili var. Anayasa değişikliği için üye tam sayısının üçte ikisi gerekiyor. Normal koşullarda 400 milletvekilinin oyu ile anayasa değişikliği kabul edilebilir.
Gelgelelim hiçbir siyasi partinin sandalye sayısı Anayasayı tek başına değiştirmeye yetmiyor. Bir şekilde ortak bir masaya oturup bir metin üzerinde uzlaşıp karara bağlamak durumundalar ki o da pek kolay görülmüyor. Üzerinde uzun uzun çalışmaları lâzım…
Tüm bu bilgilerin ışığında anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerini gündeme taşıyarak halkı ateşlemenin arkasında farklı bir şeyler yatıyor olmalı…
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “ İstiklâl Marşı” dır.
Başkenti Ankara’dır.
Anayasanın 4. Maddesi ise diğer 3 maddeyi güvence altına almıştır. Şöyle der;
Anayasanın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. Maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Sorarım size tüm bu bilgiler ışığında birilerinin çıkıp “Yeniden Kuruluş Anayasası” diye adlandırdığı bir anayasanın yapılması sizce mümkün mü?
Birilerinin yüz yıllık hayallerinin hüsranla sonuçlanacağını bilmenizi isterim.
Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında şanla, şerefle, zaferle kurulmuştur, ilelebet payidar kalacaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.