Gençler özel sektörde işe alınacağı zaman birçok sınavdan geçiriliyor.
En önemli sınavlardan birisi Envanter Testi …
“Bu nedir” diye merak ettiğiniz zaman karşınıza kişiliğinizin en ince detaylarını ortaya çıkarmaya çalışan çapraz sorular çıkıyor.
“Çapraz soru da nedir” dediğinizi duyar gibiyim.
Bu teknik, aynı sorunun farklı şekillerde sorularak saklamak istediğiniz detayın ortaya çıkarılmasını amaçlar…
Bu sistemde neden, nasıl, niçin gibi cevabı yoruma dayalı sorulardan uzak durulur.
Sadece ”evet” ve “hayır” şeklinde cevaplanabilecek sorular sorulur.
İnsan çalışıp para kazanacağı bir kurum ya da kuruluşa bu kadar özel bilgiyi niye versin diye düşünebilirsiniz.
Ama sistem sizi yakından tanımak istiyor. Kendisine uymayanı da içinde barındırmıyor.
Buradan hareketle dünyanın en büyük hafıza sistemi olan sosyal medyayı ele alalım.
Eğlence amaçlı sorduğunuz sorular karşısında kendi kimlik ve kişiliğimizin tüm özelliklerini ortaya koyan yazılarla karşılaşınca nasıl da şaşırdığımızı aklınıza getirin.
Birçok kere en yakınımızın bile bizi bu kadar detaylı tanımadığını düşünürüz.
Neredeyse yazılan her söz gerçeği yansıtır.
İşe alımlarda insan kaynakları servislerinin gençlerin sosyal medya hesaplarını da incelemeye aldığını biliyor muydunuz?
Envanter testleriyle sorulan sorular, sosyal medya hesaplarındaki görsellerle beslenerek kişinin kuruma ve işe uygun olup olmadığı sonucuna varılıyor. Yani özel hayatım diye bir şey yok.
Buraya kadar anlattıklarım en basit biçimiyle işe alım sırasında gerçekleştirilen personel tanıma sistemi…
Daha geniş ve kapsamlı düşündüğümüzde insanın genetik kodlarının belirlenmesine kadar varır bu iş…
Düşmanlarımız için bu veriler hazine değerindedir.
Toplumların kültürlerini ortadan kaldırmak ya da yeniden düzenlemek istedikleri zaman kullanabilirler.
Son elli yılın değerlendirmesine baktığınızda nasıl bir sosyal kültürel bir değişimin içinde olduğumuzu görürsünüz.
Kuşak farkı denilen şey neredeyse her yıl değişime uğruyor. Kimse kimseyi anlamıyor, kimse kimseyi dinlemiyor.
Gerçek düşman sessizdir, amacına ulaşmak için ağır ağır ilerler, bilgi toplar, biriktirir ve bir gün kendisini gösterdiğinde artık yapılacak bir şey kalmamıştır.
Bilgisayar, internet, cep telefonları ve sosyal medya tuzağı derken yavaş yavaş hiçbir şeye karşı koymayan “ortalama insan” olmak üzere programlandığımızın farkında varalım.
Nazan ÖÇALIR