Deniz üzerinde nazlı bayrağımızla geçen tekneleri, gemileri seyretmek nekadar güzeldir. Sizi ezelden alıp, ebede götürür. Türk mührünün topraklara vurulmuş halidir.
Bayrak namustur, bayrak şereftir, bayrak şandır, bayrak gururdur, yaşama sevincimizdir. Bayraksız bir vatan olamayacağı gibi, bayraksız bir kişide olamaz.
Eski dost AŞIK SEFAİ'NİN
Bayraksızlar bayraksızlar,
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar.
Ancak olsa olsa soyu sopu bozuk olanlar, bayrak sevgisine ihanet ederler...
Bayrak sevgisi aynı zamanda bir millete ait olma duygusudur. Kişi bir millete aitlik duymassa ne vatanı ne bayrağı ne o milletin yetiştirdiği kahramanları sever. Çünkü gönlünde süflü, basit, menfaat çıkar gibi duygular hakimdir.
Veya din adı altında milli duygulardan, endişelerden uzak Fetöcülerin dediği gibi "Bir seccaden var nerede olsa namaz kılarım" ifadesiyle vatan mefhumu ortadan kaldırmaktadır.
Halbuki Akif ne diyor:
Canı cananı bütün varımı alsın da HÜDA
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada CUDA
(Benim herşeyimi alsın ama vatandan ayrı koymasın)
Çünkü tüm sevdiklerimiz bu vatan üzerinde yaşamaktadır. Ya! Üstünde Ya! Altında. Onların rahat, huzur, mutlu yaşayabilmesi için vatanın ve nazlı Al Bayrağın dalgalanması lazım. Onu dalgalandırmakta, kahraman, yiğit, cesur kişilerin vazifesidir.
Devletin asli görevi...
Bugün bilinçli olarak milli duyguları dumura uğratmak için özel çaba sarfediliyor.Türk Vatanı her yönden saldırı altında. Evlatlarımız, çocuklarımız yeterince milli terbiye alamıyor, okullarda milli eğitim yok, televizyonlar tam bir yıkım unsuru. Çarpık ilişkiler normalmiş gibi lansedilince, hergün gazete, yayın araçlarında duyduğumuz haberler bizi derinden yaralıyor, nereye gidiyoruz, diyoruz.
Çocuklarımız okullardan alınıp tarikatlara teslim ediliyor. Ne adına Cennet adına, Daha iyi Müslüman olsunlar adına....
Bugün Türkiyedeki tarikatlar üretmeyen, çalışmayan, dini kullanarak dinden geçinen ham yobaz kaba softa takımıdır. Lüks arabalar, lüks evler, lüks yaşantı nerden geliyor, bu değirmenin suyu diyen yok.
Tarihe bakın :Hacı Bayramı Veliye, Toprakla uğraşırdı, Yunus Emre Dağdan odun keserdi (dosdoğru) Taptuk Emre(hocası) sorar:
- Koca Yunus Dağda hiç mi eğri odun yok, diye.-Yunus Emrenin cevabı,
-Sizin dergahınızdan eğri odun bile giremez,
cevabı manidardır.
Kimisi fırıncı(somuncu baba) kimisi ayakkabıcı, kimisi otacı(otlardan ilaç yapan) kimisi alim(Mevlana)
Biz Selçuklu, Osmanlı yı bunlarla kurup, yükselttik.
Fakat duraklama, gerileme döneminde tarikatlar özünden uzaklaşmış, dine Allah rızası için hizmet eden değil, dini siyasete alet edip, dinden geçinen ikbal sağlayan kurum haline getirmişlerdir..
Osmanlı'yı zayıflatan, yıkan tarikatlar dır. Şeriat isteriz, din elden gidiyor ayaklanmalarıdır. Yabancılar kolayca aralarına girip, kullanmış, ayaklandırrarak devleti güçsüz hale getirmişlerdir. Bugün Musul, Kerkük elimizden çıktıysa, zulüm görüyorsa, Sebebi Şeyh Sait İsyanıdır.
Masada Musul, Kerkük Müzakere edilirken İngiliz uşağı olan Şeyh Sait ayaklanmış, Atatürk mesaisini ayaklanmaya ayırmış, ayaklanmayı bastıracağım diye, uğraşırken Musul elimizden kayıp gitmiştir.
Şeyh Sait asılırken İngilizlerin kendisini kandırdıklarını kabul etmiştir.. Nereden nerelere geldik, bugün milli duygularımız lime lime dağılmakta, Türk Milletinin dokusu üzerinde oynanmaktadır. Vatanı sen mi kurtaracaksın sözü, sık kullanılır hale gelmiştir.
Unutmayalım, Atatürk ve Silah arkadaşları "vatanı biz mi? kurtaracağız 'deseydi biz Yaşamıyor, babamız Yunan, İngiliz, İtalyan olurdu. Dindar geçinenler dinimizde Hristiyan olurdu. Onun için Atatürk' ün hakkını nasıl öderiz, bir düşünün.
Ondan nefret edenler, büyük vebal altındasınız...Öğrencilerime söylediğim bir söz vardır,Atatürk'ün aleyhinde konuşanlar ya cahil, ya ihanet içinde önce konuşup anlatın, anlamazsa yüzüne tükürün yine anlamazsa, insan yerine koymayın....Bunlar ancak o dilden anlar, diye..söyler, nasihat ederdim.
Ah! Vatanım, ah! Nazlı bayrağım senin kıymetini bilemiyoruz. İnşallah Allah bizlere ve torunlarımıza sizin yokluğunuzla imtihan etmez...