Sarıkamış harekâtında Doğu Karenizde mutlaka her ailede, her evde en az bir şehit vardır. Kafkas Harekâtına köyümüzden ve akrabalarımızdan birçok kişilerin katılmıştır. Dedemin Yemende isyancı Araplarla savaşta olması nedeniyle katılamayıp ama dört yeğenin de iştirak ettiği Sarıkamış harekâtında birçokları geri dönemediler.
Doğu Karatenizde hele de Trabzon’da gerek 93 harbinde gerekse Kafkas Harekâtında büyük çileler çekilmiş ve büyük bedeller ödenmiştir. Savaşlarda birçok şehit verdikleri için hanelerin çoğu erkeksiz kalmıştır. Bu sebeple erkek evlatlara o bölgelerde eskiden çok daha önem veriliyordu. Sebebi de belli ailenin hem geçimini hem de korunmasını sağlaması için gerekliydi.
Yöre halkı Ruslara çok kızıyordu. Sarıkamış Harekâtından sonra ise bu kızgınlığa Ermeni ve Rumlar da eklendi.
Bizim oralarda bu milletlere "ERMENİ,URUS GAVURU,URUM GAVURU" derlerdi. Hatta çok kızdıkları insanlara " Sen Ermeni misin? Sen Urus musun? Sen Urum musun?" diye hakaret etmek babından çıkışırlardı. Bu üç millet kötülüğün simgesi olarak tanınıyordu. Çünkü Doğu Karadeniz Halkı yaşadı ve gördü.
Çok güzel planlamış bir hareket en ince teferruatlarına kadar hesaplansa bile onu uygulayacak insanlarında çok ince çok ayrıntılı ve koordineli düşünmeleri gereklidir. Hele de kurmaylar tam bir birlik içinde olmalı ve plana harfiyen uymalıdırlar. Ama komutan ne kadar uzak ve ileri görüşlü olursa olsun tek başına bir savaşı başaramaz. Çünkü birlikte yürütülen bir harekatta emrindeki subay ve yardımcıları da o derece uzak görüşlü koordineye uygun yapıda olmaları gerekir.
Kafkas Harekatı mükemmel ve tamda bir fırsat harekatıydı. Türk Dünyası kapısı açılacak. Orta Asya, Afganistan, Hatta Hindistan'a bile uzanılabilme şansı ve fırsatı vardı. Savaşın en büyük gücü olan İngilizlere Hindistan da büyük darbe vurularak sanayisinin ham madde kaynakları ve asker kaynakların bir kısmı ellerinden alınma ihtimali vardı. Bu sebeple belki de dünya savaşı kazanılabilirdi. Enver Paşa çok büyük dava ve mücadele adamıydı ama yanındakiler hain değillerdi. Ama çapları Enver Paşaya göre çok küçüktü. Küçükleri kovalarken büyükleri kaçırdıklarını göremeyecek kadar dar görüşlü kişilerdi. Verilen emre uymadılar. Yapılan büyük planlar bozulunca yeni planlar yapıldı. Geç harekete geçtiler. Ordu arasında koordine bazı alt subayların çapsızlığı yüzünden bozuldu. Allahuekber Dağlarındaki yürüyüş çok yanlış taktik yüzünden hem mesafe hem de zaman bakımından uzadı. Zayiat çok oldu.
Bir komutan ve ya bir lider ancak yardımcılarının marifetlerinin hakim olduğu samimiyet ölçüsünün sergilediği fiiliyat sonucunda başarılı olmak şansı vardır.
Cennet Mekan Enver Paşa Sarıkamış Harekatında ordunun başında Ruslara karşı yürürken verdiği emirlerin uygulanmaması neticesinde üç ya da dört gün Çadırsız olarak kar üstünde emrine muhalif hareket eden komutanların birlikleriyle büyük hücum için kendisine katılmasını beklerken donma tehlikesi geçirmiş ve donmaktan ancak bir atın karnını yararak kan sıcaklığın sayesinde ölümden dönmüştü.
İşte bu durumda ölümü çok yakın gördüğü için vasiyetini yazmıştır. Beni çok etkileyen bir hatta yüreğimi burkan vasiyetini siz okurlarımla paylaşmak istedim…
Vasiyetinin son bölümünde ise “Servet nâmına birşeyim yoktur” beyanı yüreklerimizi derinden burktu. Keşke zamane liderleri de senin gibi olsaydı diye düşünmekten kendimi de alamadım…
Ölümü iliklerinde hisseden büyük vatansever Türk Sevdalısı samimi Müslüman Gazi ve Şehit Enver Paşa’nın vasiyeti
İşte, Enver Paşa'nın Sarıkamış vasiyeti
ENVER Paşa'nın Türk Tarih Kurumu'nda muhafaza edilen evrakı arasında, Sarıkamış bozgunundan hemen önce kaleme aldığı bir de "vasiyetname" var.
Paşa, hükümete hitaben kaleme aldığı "vasiyetnâme"de Sarıkamış harekâtının sebeplerini izah ediyor ve cephede can verdiği takdirde annesi ile babasına göz kulak olunmasını, hanımı Naciye Sultan'ın refah içerisinde yaşatılmasını ve kendisi için bazı hayır işleri yapılmasını istiyor.
İşte, Enver Paşa'nın "Sarıkamış Vasiyetnâmesi"nin günümüz Türkçesi ile tam metni:
"Hükûmete: Plânım, Ruslar'a hemen iki misli üstün iki kolordu ile arkalarına düşerek geri çekilmeye mecbur etmek ve bu suretle 11. Kolordu ve Süvari fırkasıyla takip olunan düşmanı karşılayıp tamamiyle mahvetmekti. Dokuzuncu ve Onuncu Kolordu muvaffakiyetle hareketi yaptı. Düşmana taarruz edildi fakat mağlup edilemedi. Şimdi 11. Kolordu ve Süvari fırkasını bekliyorum. Gelir de yetişirse, düşmanı bozacağım. Fakat gelmeden düşman zayıflamış kıt'alarımıza taarruz eder ve taarruzda muvaffak olursa o vakit ordu mahvolmuş demektir.
Şimdiye kadar asker ve zabitler hiç kusursuz harbettiler. Her manevrayı yaptılar. Eğer Allah da yardım ederse muvaffakiyet kesindir. Eğer muvaffak olamazsam son neferimle beraber öleceğim. Bu halde vasiyetim: Ben vazifemi yaptığımı sanıyorum ve öyle ölüyorum. Düşmana sonuna kadar karşı koyunuz. Herhalde sonunda muvaffak olacağız. Ben hareketime pişman olmadan kalben müsterîh olarak ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım, padişahım.
Eğer geride kalanlarıma yardım etmek isterseniz: Eşim Sultan Efendi Hazretleri'nin ödeneği kâfi değildir. Kendisinin rahatça yaşaması için hiç olmazsa başkumandanlık ödeneğimin onun ödeneğine ilâvesi ve annemle babamın refahının sağlanması ile ilâhî rahmete mazhar olmam için birkaç hayır yapılmasını rica eder, yükselmesine çalışmaktan başka bir maksat beslemediğim din ve milletime dua eder, tanıyanlara selâm ederim. Yaşasın Müslümanlık, Osmanlılık ve Osmanlılar'ın Padişahı Sultan Mehmed Han.
ENVER.
Servet nâmına birşeyim yoktur. Maamafih ne varsa refikam Sultan Efendi Hazretleri'ne bırakıyorum. ENVER"
Büyük dava adamı Enver Paşa'ya rahmet diliyorum.