Günlerce Türkiye Milletinin vicdanını yaralayan bebeklerin öldürülmesi veya bilerek ölümlerine sebebiyet verilmesiyle adı ortaya çıkan Yenidoğan Çetesinin yaptıkları katilleri bile dehşete düşürebilecek mahiyettedir. Çetelerin, karanlık insanların, katillerin, alçakları insanlıktan nasibini almayanların yapacaklarını önlemek ve yapmalarına müsaade etmeyecek devler mekanizmalarının başında olanların de yetki ve görevleri vardır. Bunlar çeşitli mevzuatlarla kayıt altına alınmıştır. Amir pozisyonunda olanların üç öncelikli görevleri vardır.
1-Başında bulunduğu kurumu mevzuatlar doğrultusunda en iyi şekilde yönetmek…
2-İyi yönetilmesine engel olan konuların oluşmasına izin vermemek, önlem almak ve olumsuzlukları ortadan kaldırmak…
3-İhtiyaç hasıl oldukça denetlemek ve denetleme sonunda kusurlu bulunan konular hakkında idari, varsa adli işlemleri süratle başlatmak…
Kendi hastanelerinde bebek ölümleri ile ilgili olaylarda adından sık sık bahsedilen sağlık bakanlığına bir bakalım.
Sağlık Bakanı İstanbul Sağlık Müdürü iken 27 Mart 2023 de Yenidoğan Çetesi ile ilgili CİMER vasıtasıyla şikayet geliyor.
Müdür bu şikayet 2 Mayısta İstanbul Sağlık Müdürlüğüne gönderiliyor.
Şimdiki bakan olan o zamanın sağlık müdürü 5 Mayısta İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bildirmiş. Yani kendisi profesör olmasına ve büyük bir denetim kadrosuna sahip olmasına rağmen mağduriyetleri denetlemiyor. İnsan sağlığını değil de parayı düşünmüş olacak demek ki mali şubeye bildiriyor.
Üstünkörü bir denetim yapılmış. Komisyon üyesi bir doktor, 22 Mayıs 2023’te "Burada bir sorun var" demiş. Ama bu sorunun ne olduğu, nasıl olacağı konusunda fazla ileri gidememişler.
Bir bebek öldüğü açığa çıkınca 9 Eylül 2023’te teknik takip başlamış. 10 Ocak 2024’te de bitmiş. Dört aylık bir teknik takip var. Bu dört ayda yedi bebeğimiz can vermiş teknik takip sırasında. Dinlemişler, bebekler ölüyorken dinlemişler. Bu ölümleri durdurmak için devreye girmemişler.
Yenidoğan Üniteleri kapatılmadığı gibi bebek öldürmeye ve devleti soymaya devam etmişler.
Yenidoğan çetesi’ soruşturmasında adı geçen bir hastanede 2018 yılında yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan Taner Karataş, "Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulundum. Ben ve 3 arkadaşım ikinci haftada fark ederek işten ayrıldık" dedi. Hemşire, hastane yetkililerin yapılacak denetimi önceden haber aldığnı da söyledi.
İlk operasyon 26 Nisan 2024’te ama hiç bir hastane ve tesis kapatılmıyor. Bakan teknik takipte kaldık diyor. Yani bu bebeklerin ölümüne izin vermek değil midir?
Aynı zamanda antlaşma iptal edilmediği için çete SGK den çatır çatır para almaya devam dilmiş.
Mayıs 2024’te ilk hastaneyi, Eylül 2024’te ikinci hastaneyi kapatmışlar.
16 Ekim 2024’te bir vatan evladı savcının hazırladığı iddianame ortaya çıkıp millet ayağa kalkınca 19 Ekim 2024’te 10 hastane kapatılıyor.
Bunlar ortaya çıkanlar peki ya ortaya çıkmayanlar. Nelerdir?
Ümit Özdağ konu ile ilgili ilk şikayetin 2007 de yapıldığını ve daha sonra 2009’da da şikayetler yapıldığını ama kovuşturmaya gerek görülmeyerek şikayetlerin önü kesildiği iddia edilmektedir.
Şimdi bir başka soru: Bu bebeklere yapılanlar çocuklara, gençlere, orta yaşlılara ve yaşlılara yapılmadığını nereden bileceğiz?
Bütün bu alçaklık Türkiye’nin bir çok ilinde ve bir çok hastanesinde olmadığını nereden bileceğiz?
Devlet hastanelerinden randevu alamadığı için çok basit bir rahatsızlık için özel hastanelere gitmek zorunda kalan vatandaşlardan gereksiz ve şikayetiyle ilgisiz test, film çekimleri diğer pahalı işlemler neden isteniyor bunu bilen ve denetleyen var mı?
Yine ilaç firmalarının bazı doktorlara kendi firmalarının ilaçlarını yazdıkları takdirde prim verdikleri iddiaları herkesçe dillendiriliyor. Yine bazı doktorların bazı ilaç firmalarından yine prim almak için fazla ilaç reçete ettikleri iddiaları da dilden dile dolaşır oldu.
Yine özel hastanelerin kadrosunda doktorlar gösterilmesine rağmen hastanelerde olmadıkları ve yine hastane kadrosunda çalışmasına rağmen mevzuat gereği nöbetçi olarak kalması gereken doktorların nöbetçi kalmadıkları iddiaları da mevcuttur.
Yine bir çok özel hastanelerde ölümcül hastaların ve tedavi olması mümkün olmayan hastaların sırf para kazanmak için gereksiz yere hastanelerin özel odalarında tedavi ediliyormuş gibi bekletildiği de bir çok yerde ayyuka çıkmıyor mu?
Bu memlekette görevini tam manasıyla yapabilecek bir devlet büyüğümüzün olması çok mu zor?
En büyük hakların başında gelen yaşama hakkının sağlanmasında en etkili ve yetkili olması gereken sağlık bakanlığı sıradan ve önemsiz bir bakanlık gibi yönetilmesi asla kabul edilemez. Ve Türk Milleti bunu hak etmiyor.
Hastaneler zinciri olan adam sağlık bakanı oluyor ama pandemide maske dağıtımını bile yapamıyor. Onun döneminde hastanelerde randevu olmak mümkün olmadı. Devletten hibe teşvik aldığı iddiaları basında dile getirilmesine rağmen bakanlığa devam etti.
İstanbul sağlık eski müdürü hem il müdürlüğü hem de bakanlığı döneminde Yenidoğan Çetesi hem çocuk ölümlerine sebebiyet verdiği hem de devleti soymalarına rağmen bunlara meydan vermemesi gereken kişi bakan ve hala görevde...
Yine hala görevde olan mevcut bakan Yenidoğan Çetesine 5, 5 ay önce operasyon yaptık demesine rağmen hastaneler daha bu gün mühürlendi. Neyi bekliyordu? Bu 5,5 ay beklemede kaç bebek öldü biliniyor mu?
Eski bir sağlık bakanın da sahibi olduğu hastanenin adı da Yenidoğan Çetesi ile iş yapıldığı iddiasıyla hastanesi kapatıldı...
İstanbul İl Sağlık Müdürü iken, bebek ölümlerine dinleme ve bilgi toplama bahanesiyle müdahale etmedikleri beyan eden bakan "Bu operasyonu inanılmaz başarı ile tamamladık" diyebiliyor.
Yenidoğan Çetesiyle karmaşık işler yaparak ortak çalışan ve hastanesi devletten haksız yere para alarak bebeklerin sağlıklarını hiçe sayan hastanenin sahibi eski bakan da "Vicdanım rahat" diyor. Nasıl vicdan var ise...
Bebek ölümlerinin ve yolsuzlukların olduğu sırada bakan olan kişi de ağzını açmıyor. Bu memlekette yetkililerin hiç bir sorumluluğun yok demek ki.
İnsan sağlığı ve yaşama hakkının devamında en büyük etken olan hastanelerin bağlı olduğu Sağlık Bakanlığına memleket sevdalısı bir bakan bulmak çok mu zor kardeşimim?
Gerek sizin de değindiğiniz bu konu gerekse son zamanlarda yaşanan benzer olaylar millet olarak bizleri hem üzüyor hem de çok utandırıyor. Bunlar bir çürümenin göstergesidir. Bu millete yakışmıyor. Sizin tespitlerinize ve hassasiyetinize aynen katılıyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Acilen radikal tedbirler alınmalı. Selam ve saygılarımla.