Manisa'nın Soma ilçesindeki özel bir şirkete ait kömür Ocağında, 13 Mayıs 2014 saat 15.30'da neden kaynaklandığı kesin olarak bilinmeyen bir sebeple yangın ve karbon monoksit gazı yayılmasın sonucunda büyük afet olmuştur.
Ülkemizi büyük yasa boğan bu maden kazasında çok tartışılacak hadiseler olmuştur. Ve yine Devlet ve Hükümet erkanı tarafından milletin hiçte hoşuna gitmeyecek hareketler, gereksiz savunmalar, yanlış örnekler, sözler söylenmiştir.
Milletin yıllardan beri iktidar yaptığı ekip basın toplantısında "Bu gibi kazaların çok olağan şeyler" olduğunu söylemesi Türk Milletinin kalbinde onarılmaz yaralar açmıştır. Türk Milleti siyasilerin gözündeki değerinin ne olduğunu anlamış oldu... Bu ana kadar sergilenen tavırlardan ve yapılan konuşmalardan anladığı: Millet bazılarının daha iyi yaşaması için en olumsuz şartlarda dahi üretmeye mecburdur. Mutlu azınlığın daha da mutlu olmasını mutlaka temin etmelidir. Ama kesinlikle bu üretim esnasında başına bir kaza, bir bela geldiğinde asla şikâyet etmemelidir. Ölecek ama bir avuç mutlu azınlığının mutlu olmasını temin edecektir. Ancak o zaman iyi bir vatandaş ve iyi bir insan olacak!....
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik 14 Mayısta elim hadiseden 24 Saat sonra basının karşına geçerek "Yarın Soma'ya gideceğim" diyerek büyük bir tevazu örneği göstermiştir!...
Bakan Konuşmasında,"İlgili kömür işletmesi son 4 yılda 8 kez programlı teftiş yapılmış ayrıca, 2012-2013 yılında şikayet ve kazalardan dolayı da 8 kez inceleme teftişi yapılmıştır. Tespit edilen eksikliklerin giderildiğini; En son 13-18 Mart 2014 teftişlerinde ise mevzuat açısından herhangi bir noksanlığı olmadığı teftişlerle ortaya konulmuştur" diye ifade etmiştir. Bakan "İlgili iş yerine baktığımız zaman Soma'da 13 iş sağlığı güvenliği uzmanı ve 3işyeri hekimi bulunmamaktadır" demiştir. İlgili işletmeyi öve öve bitirememiştir.
Çalışma Bakanı yapacakları soruşturmada "İş yeri güvenliği raporu yol göstericimiz olacak" demiştir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın sorumlular mutlaka cezalandırılacak diyor. Kendisinin çalışma ve iş güvenliğinden sorumlu bakan olduğunu unutarak Adalet Bakanlığının yetkisi ve ilgi alanına girmek istiyor.
Ama Sayın Bakan, Soma Holding Maden İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru’nun eşi Melike Doğru 30 Mart yerel seçimlerinde AKP’den Belediye Meclis üyesi adayı oldu ve seçildi. Doğru, AKP’yi Manisa Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde de temsil ediyor. Melike Doğru AKP’den meclis üyesi olmadan önce işçilerin hayatını kaybettiği Soma Kömür İşletmeleri’nde İdari İşler Müdürü olduğundan hiç bahsetmiyor.
Türk Cumhuriyetinin Başbakanın konuşması pesss artık dedirten cinsten!... Milletinin anlayamadığı işte o konuşma ve diğer ülkelerdeki maden kazalarına örnekler... Başbakan Erdoğan, maden faciasıyla ilgili olarak "Kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda hiç bu tür olaylar olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir" dedi. Başbakan Soma Kömür madenleri ile ilgili muhalefet partilerinin verdiği meclis araştırma önergesinin AKP tarafından neden reddedildiği sorusuna; Erdoğan, "O günkü gündemde Soma ile ilgili CHP milletvekilinin getirdiği öneri veya önerge sadece o günkü gündemi engellemeye yöneliktir. İçersinde Soma ile ilgili bir kelime dahi geçmemiştir" demiştir. Halbuki araştırma önergesini veren vekilin konuşmasının tamamına yakını Soma madenleri ile ilgiliydi…
Ve Başbakan, bu kazalar moderne ve teknik bakımdan çok ileri olduklarını iddia ettiği
İngiltere'de şöyle 1862 bu madende göçük 204 kişi ölmüş.
Belçika'da 18 87'de metan gazı patlaması 120 ölü.
İngiltere'de 1894'te kömür ocağında patlama 290 ölü.
Fransa'da 1906 dünya tarihinin en ölümlü ikinci kömür madeni kazası 1099 ölü.
Daha yakın dönemlerden örnek verdiğini söylüyor Japonya 1914'de 687 ölü.
Çin 1942'de, 1549 ölü
Japonya'da 1963'te 458 ölü.
Hindistan'da 1975 de, 372 ölü olduğu söyledikten sonra vurucu ve son sözünü söylüyor. "Arkadaşlar, bu ocakların bu noktada bu tür kazaları sürekli olan şeyler.Teknolojisiyle her şeyiyle dev olan Amerika da 1907 de, iki ayrı madende grizu ve kömür tozu patlaması sonucu 361 ölü olmuştur."dedi.
Görüştüğüm çoğu insan Başbakanın konuşmasından üzüntü duyduklarını ifade ettiler. Çünkü Batı Ülkelerindeki örnekler verildiği dönem arabanın ve telefonun daha hayal bile edilemediği dönemler... Ve çağımızla mukayese edildiğinde ortaçağ hükmünde bile olamayacak kadar teknik açıdan geri bir dönem. Teknolojide hükümran olan güç" buharın" gücüdür.
Hindistan ve Çin'den verilen örnek ise 1970 dönemler ise Batı Ülkelerinin 1850 li yıllarındaki sanayisinin ve tekniklerinin daha gerisinde bir dönemdir.İşçi değerinin yok hükmünde olduğu bir dönemdir.
Hâlbuki teknolojik gelişmelerin hızını takip etmekte dahi zorlanıldığı zamanımızla o yılları bırakın mukayeseyi aynı cümle içinde bile kullanmak doğru değildir. Bunun ötesinde hani biz çağa uygun bir teknik donanıma, sanayiye ve çok güçlü ekonomiye bağlı devlettik. Hani Şili’de 700 metre yer altında 69 Gün mahsur kalan 33 madenciyi "Maden kazası bizde olsa, 3 günde kurtarırdık" diyenler nerede?
Soma'daki faciadan sağ kurtarılan bir maden işçisi NTV'nin canlı yayınında madende yaşadıklarını anlattı. İşçi, "Madene tekrar inecek misiniz?" sorusuna ise yürek yakan bir yanıt verdi: "Girmeliyim… Bankaya kredi borcum var." diyeni kazazedenin sıkıntısından haberiniz var mı?
Ölümü yüreğinde hissederken Rab’imin yardımıyla kurtarılan işçi, sedyeye yatırılırken, sağlık görevlilerine Devletin ve Milletin malı olan sedyeyi bilerek zarar vermemenin ana manası olan "Beytülmal" sayarak acısına aldırmadan iki kere tekrar ederek “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.” sözü sizleri iliklerinize kadar etkilemedi mi?
"Millet Malını Beytülmal" sayarak kendisini düşünmeden etrafını kirletmemek için “Kirli Çizmelerini çıkaracak" insanlara çok ihtiyacımız var çoookk....