Prof.Dr.Özcan Yeniçeri: “Dalkavukluğun dayanılmaz egemenliği (Yeniçağ, 07/01/2022)” başlıklı yazısında; “…Osmanlı döneminde dalkavukluk meslekti. Yani kayıtlı ve ücret karşılığı yapılan bir işti. Günümüzde dalkavukluk resmî değil gayriresmî bir biçimde yapılmaktadır…” dedikten sonra, Osmanlı Padişah I.Mustafa’ya yapılan dalkavukluğu, dönemin yazarı Hüseyin Tugi’nin “Musibetname” isimli eserinden aktarır: “I.Mustafa’nın kerametlerinden bahsederek onda diğer padişahlarda olmayan özellikler bulunduğunu söylemiştir. Öyle ki I.Mustafa’nın bir nur olup insanların onun gölgesinde yaşadığını, Hızır İlyas Peygamberin onun arkadaşı olduğunu ifade eder. Yusuf Peygamber gibi güzel, Eyyub Peygamber gibi sabırlı, bütün cihanın şahı ve yeryüzünün ayı, cömertlik kaynağının kapısı olduğunu, Sultan Mustafa'nın bütün cihanın önderi bulunduğunu ifade etmiştir.
…I.Mustafa, akıl sağlığının bozuk olması ve deli olduğu gerekçesiyle tahtan indirilmiştir. Bunun üzerine, dalkavuklukta sınır tanımayan Tugi, bu defa ünlü eserine şunu yazmıştır: Ulema ve Meşayıhın aklı yerinde olmadığından imametinin caiz olmadığını, idare etmeye kudreti olmayıp saltanattan hal olunması gerektiğini söylediklerini ifade etmiştir. Ardından da kendisi ‘Sultan Mustafa’da akıl ile alakasının olmadığını cümle-i alem bilürdi’ diye tarihe kayıt düşmüştür. Demek ki kendisi de bilerek Sultana olmadık sıfatlar yüklemiştir.”
Sayın Yeniçeri; “…Görevler ya da makamlar liyakat, ehliyet ve uzmanlığa göre değil de iktidar sahiplerine yaranmak sonucu elde ediliyorsa orada dalkavukluğun önünü almak mümkün olmaz…” diye yazısına devam etmektedir.
Yazıyı okurken I.Mustafa dönemiyle ilgili okuduğum bazı ifadeler aklıma geldi:
TDV.İslam Ansiklopedisi “I.Mustafa” maddesinde (c.31/s.272-275); “Kendisinden birkaç yaş büyük kardeşi Ahmed’in 14 yaşında tahta çıkması üzerine hanedanın geride kalan tek erkek üyesi olduğu ve yeni padişahın henüz bir erkek vârisi bulunmadığından hayatına dokunulmadı. …Bu dönemde onun sarayda çok sıkı gözetim altında tutulması psikolojik durumunu daha da sarsmış, aklî dengesinin bütünüyle bozulmasına yol açmıştır.
I.Ahmed’in beklenmedik şekilde genç yaşta vefatı Mustafa’ya taht yolunu açtı.
Dönemin tarihçilerinden Hasanbeyzâde Ahmed, padişahın aklında bir miktar hiffet olduğu halde tahta çıkarılırken iyileşeceğinin umulduğunu, ancak tabiplerin ilâçlarının fayda vermediğini, giderek cünun halinin arttığını, bunun üzerine Kızlar Ağası Mustafa Ağa’nın durumu Kaymakam Sofu Mehmed Paşa ile Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi’ye bildirerek eğer önü alınmazsa hazineyi boşaltıp şehzadeleri öldürterek Osmanlı hanedanının soyunu keseceği… yolunda haberler yaydığını belirtir. Peçuylu ve Kâtib Çelebi gibi tarihçilerse Mustafa’nın tutarsız hareketlerinden bahsedip yerli yersiz derya seyrine gittiği, yanındaki altınları balıklara yem diye attığı, ona buna para dağıttığı, vezirler arza girdiklerinde bazısının tülbendini çekip başını açtığı gibi garip hallerinden söz ederler.
…aklî zafiyet sebebiyle şer‘an padişahlık yapamayacağı hükmüne dayanıp tahttan indirilmesini sağladılar. …oturduğu oda(ya) hapsedildikten sonra I.Ahmed’in oğlu II.Osman tahta çıktı (26/02/1618)...
II.Osman’ın,…tahttan indirilme olayında… (19/05/1622) Âsiler saraya geldiklerinde …sürekli adının haykırıldığını duyan Mustafa’nın, ‘Siz beni isterseniz ben de sizi isterim’ diye seslendiği, bunu işiten âsilerin, (kilitli) odanın kubbesine çıkıp …açılan bir delikten iplerle içeri sarkıp Mustafa’yı bir minder üzerinde oturur halde beklerken buldukları belirtilir.
Kötü izleri silmek ve yeni padişahın iktidarını perçinlemek için (24/06/1622) Cuma selâmlığına çıkarılan Mustafa’ya son derece gösterişli kıyafetler giydirilerek hanedanın ihtişamı halka gösterilmek istendi.
Tûgi, tam bu hadiseler sırasında padişahın velâyetine dair söylentilere yer verir ve Mustafa’nın şahsına karşı duyulan ruhanî hissiyatı ortaya koyar. Ramazan ayının son cumasında Cerrah Mehmed Paşa Camii vaizi İbrahim Efendi vaazında padişahın bir köşeye çekilerek ağladığını, kimseye bir şey söylemediğini, rüyasında Osman’ı yüksek bir makamda gördüğünü belirterek kendisine dua edilmesini söyleyince herkes padişahın velî olduğuna kanaat getirmişti. Padişahın (09/08/1622) bayramlaşma töreni sırasında tahtında oturmayıp ayakta durması dahi Hulefâ-yi Râşidîn’in âdetini ihya ettiği gerekçesiyle övüldü.
…Hüseyin Tûgi, bu sırada sipahi ve ulemânın padişahın imâmetinin câiz olmadığı, aklında hiffet bulunduğu, çıkan hatları ise padişahın değil …Senûber adlı cariyenin yazdığı kanaatinde olduğunu belirterek hâl kararı alındığı …yolunda haber gönderdikleri… Bu durum karşısında vâlide sultan da hal’e rıza gösterdi (10/09/1623)… eskiden mahpus tutulduğu odaya kapatılarak IV.Murad tahta çıkarıldı.
İlk saltanatı 96 gün, ikinci saltanatı 1 yıl 3 ay 22 gün süren I.Mustafa tahttan indirildikten sonra 15 yıl boyunca kapalı tutulduğu odada yaşadı, 20/01/1639’da vefat etti…
I.Mustafa’nın aklî zayıflığı daha ilk saltanatı sırasında biliniyordu. Fakat zamanla psikolojik durumu daha da bozuldu. Özellikle II.Osman dönemindeki mahpus hayatı, tahta getiriliş şekli ve Osman’ın feci âkıbeti onu daha da etkilemiş olmalıdır. Bazı Batı kaynaklarında I.Mustafa’nın saray koridorlarında oraya buraya koşarak kapıları çalıp Osman’ın adını haykırdığı ve kendisini saltanat yükünden kurtarması için feryat ettiği belirtilir. Onun deliliğe uzanan ruhî durumu ve hareketleri, halk ve tekke şeyhleri nazarında mânevî bir havaya büründürülerek veliliğine yorulmuştur. Tûgi, kendisini çok defa ‘pâdişâh-ı velî’ diye anar, velâyetiyle ilgili fıkralara yer verir. I.Mustafa’nın saltanat dönemini meşrû kılmak amacıyla eserini kaleme aldığı anlaşılan Kilârî Mehmed Efendi de evliyalığından söz eder.”
Türk Tarih Kurumu sitesindeki “Osmanlı Padişahları” başlıklı yazıda; “I.Mustafa, …Sinirli bir yapıya sahipti. …ağabeyi I.Ahmed’in padişahlığı süresince, on dört yıl sarayın bir odasında hapis hayatı yaşadı. O devirde bu gerekli görülüyordu. Aksi halde şehzadeler devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu. Buna meydan vermemek için şehzadeler “izale” olunur veya bir odaya kapatılırdı. …Kafes hayatı denilen bu süre sonunda I.Mustafa, Osmanlı hanedanının en büyük erkek evlâdı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış, fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulemâ, asker ve devlet erkânının ittifakı ile hal (tahttan indirme) edilmiştir.
Sultan Genç Osman’ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülûs etmişse de bir buçuk yıl sonra aklî dengesizliği nedeniyle tekrar tahttan indirilmesi icab etmiştir.
…Sultan I.Mustafa dindar bir insandı. Sadaka vermeyi çok severdi. Hattâ sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı.”
Yılmaz Öztuna (Büyük Türkiye Tarihi) ise: “III.Mehmed (tahta çıkışı: 27/01/1595) 19 erkek kardeşini boğdurmuştu. …Fatih Kaanûn-Nâmesi’nin meşhur maddesi gereğince ‘nizam-ı â’lem içün’ idam ettirilen …çoğu küçük çocuklardı. Şehzadelerin büyüğü olan Mustafa, çok değerli bir gençti, şairdi. Babasının ölümünü işitir işitmez 12 gün sonraki akıbetini sezmiş, şu beyti söylemiştir: Nâsıyemde kâtib-i kudret ne yazdi bilmedim / Âh kim bû gülşen-i â’lemde hergiz gülmedim (c.5/s.8).
Sultan Mustafa, ağabeyinin saltanatı boyunca her an, cellat tehdidi altında yaşamış, şuuru bozuk olanın İslâm şeriatıne ve Türk töresine göre hakan ve halife olması imkansızdı. …’deli’ denecek tek şahıstır. Kadınları yanına yaklaştırmadığı için çocuğu da olmadı.
Boğaz’da gezerken ‘balık kullarına’ altın serpecek derecede muvazenesizlikler gösteren genç hükümdar, Şeyhulislâm Es’ad Efendi’nin ‘muhtellu’ş-şu’ûr olanın hılafeti caiz olmayacağına’ dair fetvasıyla tahttan indirildi (c.5/s.151).
II.Osman Han’ın …saltanatı sona erdi. I.Mustafa’nın 2.saltanatı başladı. Ancak Sultan Mustafa yeniden padişah olduğundan haberdar mıydı, belli değildir (19/05/1622).”
İşte böyle!..