Başbakan Şükrü Saracoğlu 5 Ağustos 1942'de TBMM'de yaptığı konuşmada şunları söyler:
"Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız." diye konuşmuştu.
Ama başbakanın bu konuşmasına rağmen 1943’te Türkçülüğe karşı tedbir almak üzere bir komite kurulmuş, başkanlığına Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel getirilmişti.
Komitenin hazırladığı rapor İçişleri Bakanı Hilmi Uran tarafından sıkıyönetim komutanlığına gönderilmiştir. 3Raporda Türkçü-Turancı görüşte zararlı faaliyette bulundukları düşünülen 47 kişi arasında Türk siyaset, fikir adamlarından; Cafer Seydahmet Kırımer, Kadircan Kaflı, Abdülkadir İnan, San’an Azer, Akdes Nimet Kurat, Samet Ağaoğlu, Ahmet Caferoğlu, Remzi Oğuz Arık, Mehmet Halit Bayrı, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Hüseyin Emir Erkilet, Mustafa Müftüoğlu, İzeddin Şadan, Tahir Akın Karauğuz, Mustafa Hakkı Akansel, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, M. Şakir Ülkütaşır, Mükremin Halil Yinanç, Hüseyin Avni Göktürk, Nihat Sami Banarlı, Peyami Safa, Osman Turan gibi isimler bulunuyordu. 4Bu isimlerin ortak paydaları milliyetçilik, ama Arık, Göktürk, Yinanç Anadolucu görüşü savunan Millet dergisinin naşir ve yazarları idiler.
Atsız bu durumlara karşı çıkıyor ve halis vatan evlatlarına karşı yapılan bu haksızlıkla mücadele ediyordu.
TBMM Başbakanın bu açık konuşmasına rağmen MEB'lığı Marksist solun at koşturduğu bir bakanlık haline gelmişti. Bunun yanında da bir çok gazete ve dergiler Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk Milletinin değerlerine saldırması karşısında bu saldırıları yönlendiren Ahmed Cevad Emre, Sabahattin Ali, Sadrettin Celal Antel, Pertev Naili Boratav ve Hasan Âli Yücel'lerin yaptıkları yıkımları anlatan ilki 1 Mart ikincisi 1 Nisan 1944 tarihinde iki mektup yazar. Ve Türk Vatandaşının göstermesi gereken duyarlılığı göstermiştir.
Marksizmin şımarık ve yönetenler tarafından korunan kalemin Sebahattin Ali Atsız'ı kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle mahkemeye verir.
26 Nisan 1944'te Ankara'da başlayan ilk mahkeme, dönemin gençleri tarafından hınca hınç doldurulur. Mahkeme heyeti duruşmayı 3 Mayıs 1944'e erteler.
3 Mayısta Mahkeme salonuna alınmayan gençler büyük bir gösteri yaparlar. Atsız'ı ve Türk Milletinin değerlerini savunan gençlere çok sert ve acımasız davranılır. 165 genç tutuklanır. Tutuklu gençlere eziyet edilir.
19 Mayıs 1944 deki konuşmasında İsmet İnönü Rusya'nın 2. Dünya Savaşında bariz üstünlüğü belli olunca 3 Mayıs yürüyüşünü bahane ederek Rusya'ya karşı dostluk göstergesi olarak kullanmak istedi. Bütün Türk Milliyetçilerini suçlu ilan yolunu seçti.
CHP, devletin bütün imkânları kullanılarak cemiyette sistemli bir Türkçülük düşmanlığı yapmış, bu fikir zihinlerden silinmeye çalışılmıştır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 19 Mayıs 1944 tarihli konuşmasında Türkçülüğü haksız suçlamalarla karalamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’n de neşredilen bir tamim ile bu nutkun derslerde öğretmenler tarafından okunarak işlenmesi istenmiştir. Türkçülük aleyhinde hükümete yakın gazetecilerin makaleleri kitap hâline getirilerek eğitim kurumlarına dağıtılmıştır.1 Bu kitap DP iktidarı dönemin de çıkarılan bir genelge ile kütüphanelerden kaldırılmıştır.
İnönünün konuşmasını ihbar kabul eden İstanbul 1 Numaralı Örfi İdare Mahkemesinde dava açılarak görüşülmeye başlanmıştır.
29 Mart 1945 Perşembe günü verilen kararla 13 sanık beraat etmiş, Prof. Dr. Zeki Velidî Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Nurullah Barıman, Cihat Savaşfer, Nejdet Sançar, Dr. Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal’a 10 yıla kadar uzanan değişik hapis ve sürgün cezaları verilmiş, öteki sanıklar beraat etmiştir.
Kararlara yapılan itiraz üzerine Yüksek Mahkeme bu kararı bozmuştur.Tutuklu sanıkların hemen salıverilmesini ve davanın 2. Sıkıyönetim Mahkemesinde görülmesini kararlaştırmıştır.Böylece, kimi Türkçüler için 1 yıl beş buçuk ay süren hapis ve zindan hayatı sona ermiştir. Zeki Velidi Togan, Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kalmıştır.
Türkçüler gününün ilk kutlanması 3 Mayıs'ın 1945 senesinde o sıralarda Tophane'deki Askerî Cezaevinde tutuklu bulunan bir grup Türkçü tarafından ile anılmıştır.
Bu milletin halis evlatları her daim hor görülmüş ve bir çok kere de hapishanelere doldurulmuştur. Çoğu zaman sürgünlerle, görevden almalarla, işkencelerle ve çeşitli katliamlara muhatap olmuştur.Vatanı seven insanların devleti yönetenler tarafından çoğunlukla maruz bırakıldıkları büyük sıkıntıları anlamak mümkün değildir. Vatanı sevmenin mutlaka bir bedeli olduğunu anlamak mümkün ama vatanın iyiliği için çalışmayıp vatan severlere eziyet etmeyi zevk haline getiren kişilerin vatanının en güzel nimetlerinin emirlerine verilmesini anlamak mümkün değildir…
Bu duruma hep itiraz ettik, ediyoruz ve ölene kadar da itirazımız devam edecektir.