Uzun yıllar MEB merkez teşkilatında görev yaptım ve 17/01/2018 tarihinde emekli oldum. Çalıştığım işyerleri üyelik kapsamında olmadığından İLKSAN üyesi olamadım. “Üye değilsen, İLKSAN seni niye ilgilendiriyor?” diyebilirsiniz: Geçmişte uzun süre sendikacılık yaptım ve İLKSAN hakkında bilgim de hatıralarım da var. Onun için konuya girdim. Özellikle 1996’da, yani 27 yıl önce İLKSAN yönetim kurulunun, sendikamız üyelerinden oluşması için verdiğimiz ilk mücadeleyi hatırladım. Ne ise!..
Genel Kurul
9 Eylül 2023 tarihinde yapılan genel kurul öncesinde bazı duyumlar kulağıma gelmişti ama yazmayı düşünmemiştim. Sonrasında sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla bilgi sahibiyim. Gerek medyadaki haberleri gerekse sendika yöneticilerinin açıklamalarını okuyunca üzüldüğümü söylemeliyim. Bu yazıyı; elimde sağlam veriler olmadan, sadece sendika yöneticilerinin açıklamalarından hareketle yazdım.
İLKSAN’ın 291.623 üyesi varmış. Anastatü ve Temsilciler Kurulu Seçim Yönetmeliği’nin 5 inci maddesi gereğince; önce ilçelerde, sonra illerde yapılan seçimle temsilciler (delegeler) belirleniyor ve genel kurul bu temsilcilerin katılımıyla gerçekleşiyor.
Genel kurul temsilci sayısı (tespitime göre; Türk Eğitim-Sen 104, Eğitim Bir-Sen 102, Eğitim-Sen 9, Hürriyetçi Eğitim-Sen 2, Teçsen 2, Eğitim-İş 1, Bağımsız 1 olmak üzere) 221 imiş; TES’li bir temsilci katılmamış.
Açılış ve protokol konuşmalarından sonra divan kurulu seçimine; Türk Eğitim-Sen (TES) ayrı liste ile Eğitim Bir-Sen (EBS) ve Eğitim-Sen ise ortak liste ile girmiş. Seçim sonucunda divan kurulunu; 113 oy alan ortak liste (EBS 1 divan başkanı+1 üye, Eğitim-Sen 2 üye) kazanmış. Türk Eğitim-Sen listesi 107 oy almış.
Her genel kurulda olduğu gibi divanı kazanan listenin taraftarlarında rahatlamanın yanı sıra psikolojik bir üstünlük oluşur; kazanan tarafa bir cesaret ve cüretkârlık gelir. Divan da buna göre hareket etmeye ve yönetimde farklı tutum içine girmeye başlar. Açıklamalardan anlaşılıyor ki; divan başkanının uygulamaları sebebiyle yönetimin ibrası ve önergeler sırasında tartışmalı ve gergin bir ortam oluşmuş.
Divanın bu tutumuna rağmen temsilciler sağ duyulu davranıp, büyük ihtimalle geçmiş yönetimlerin İLKSAN’a kazandırdıkları maddi ve manevi değerleri ve itibarı dikkate alarak, yönetim kurulunu ibra etmiş (aklamış), denetim raporunu, mali raporu kabul etmiş (oylamaların 112-107 şeklinde sonuçlandığı belirtiliyor), yönetime güven mesajı çıkmış.
Yönetim ve denetleme kurulu üye seçimlerine, saat:19.00 gibi geçilebilmiş. (Ara not: Anastatü gereği, 7 kişilik yönetim kurulu üyesinin sadece 3’ü delegelerin arasından seçilebiliyor; diğer 4’ü Bakanlığın gösterdiği 8 kişinin içinden seçiliyor. 3 kişilik denetleme kurulu üyelerinin ise 1’i delegeler arasından, diğer 2’si bakanlığın gösterdiği 4 kişi arasından seçiliyor.)
Bu arada, Eğitim-Sen delegeleri seçimlerden çekilmiş ve protesto etmiş. Gizli yapılan ve gece geç saatlerde biten -defalarca yapılan sayımlara rağmen- seçim sonucunda; Türk Eğitim-Sen listesinden İsa BARIŞ ile Hüseyin TORUN 106, Eğitim Bir-Sen listesinden Erhan GÖNÜL 105 (Türk Eğitim-Sen üyesi 104 oy almış) oy alarak yönetim kurulu üyeliğine seçilmişler. Diğer yönetim kurulu üyeleri ise -Bakanlık aday listesinden- Bülent ÇİFTÇİ, Ömür Fatih KARAKULLUKÇU, Abdulkadir ÖZKAN ve Bircan KOLCU olmuşlar.
Denetleme kurulu üyeleri ise Türk Eğitim-Sen listesinden Mustafa GÖKSU (106 oy) ile Bakanlık aday listesinden Mustafa ÇINAR ve İlhami KESİCİ olmuşlar.
Bu sonuçlara göre, İLKSAN yönetimini Türk Eğitim-Sen listesi kazanmış olsa da EBS listeyi delip bir üye sokarak yönetime girmeyi başarmıştır.
Yeni yönetim kurulunun ilk toplantısında, İLKSAN Başkanlığı’na -kendisini yakinen tanıdığım- Bakanlık Müfettişi İsa Barış getirilmiştir. Tebrik ediyor, yeni yönetime hayırlı olsun, diyorum. Ayrıca, emekliye ayrılan Tuncer Yılmaz beye de sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.
Bu bölümde iki konuya değinmek istiyorum: Birincisi; Allah’tan ki, divan seçiminde ortak hareket eden Eğitim-Sen’in 9 delegesi, yönetim kurulu seçimini protesto etmiş, oy kullanmamışlar. Ya burada da iş birliği yapsalardı, herhalde İLKSAN’ın yönetimini alabilirlerdi!..
İkincisi ise; Bakanlık listesinden yönetim kuruluna seçilenlere baktım: 2’si genel müdür, 1’i Teftiş Kurulu Başkanı, 1’i de Özel Kalem Müdürü. Yani, Bakanlığın en üst bürokratları. Daha önce İLKSAN yönetiminde; şube müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, bakan danışmanı olanlar görev yaptı. Fakat bu makamlardaki kişilerin yönetime girdiğini hiç hatırlamıyorum. Ben, etik bulmadım!..
İLKSAN
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte her alanda seferberlik başlatılmıştır. Ülkenin kalkınması, halkın mutluluğu ve refahı için büyük çaba gösterilmiştir. Her imkân değerlendirilerek; fabrikalar, sanayi kuruluşları açılmış, kooperatifçiliğe önem verilmiştir. Yine, çalışanların daha uygun ve ucuz ihtiyaçlarının karşılanması için sandıklar oluşturulmuştur. O tarihler de henüz Emekli Sandığı kurulmamıştır.
Tabii ki cumhuriyetin en önemli atılımlarından biri de eğitimde yapılmış; okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. 13 Ocak 1943 tarihinde “Hususi idarelerden maaş alan ilkokul öğretmenlerinin kadrolarına, terfi, taltif ve cezalandırılmalarına ve bu öğretmenler için teşkil edilecek sağlık ve içtimai (sosyal) yardım sandığı ile yapı sandığına ve öğretmenlerin alacaklarına dair” 4357 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Kanunla; valiliklere, ilkokul öğretmenlerinin kadro sayıları ve maaş dereceleri bildirilmiş ve 11 inci maddesiyle de İLKSAN kurulmuştur.
Sandığın kuruluşu ile ilgili bu madde, 1958 yılında “(Değişik: 14/5/1958 - 7117/1 md.) Hükmi şahsiyeti haiz ve Maarif Vekaletine bağlı olmak üzere (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı) adı ile bir sandık kurulur.
Maarif Vekaleti bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilköğretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa azadırlar.
Sandık azası iken emekliye ayrılanlar, isterlerse azalıklarını devam ettirebilirler…” şeklindeki metinle ve devamı bazı maddeler değiştirilmiş, diğer maddelerin tamamı -farklı kanunlara atıfta bulunularak- kaldırılmıştır.
Sandığın kuruluş gerekçesinde; “…Öğretmenlerden hastalananlara, evlenenlere, çocuk doğuranlara, çocuklarını okutacaklara, ölenlerin ailelerine yardım etmek ve geçinme yükünü hafifletmek, sağlığa ve içtimai yardım taalluk eden meselelerde öğretmenleri birbirlerine yardım edici duruma getirmek gayesini güden bu sandığın teşkili faydalı ve zaruri görülmüştür…” denilmiştir.
Kanunun ilk halindeki, “taltif edilmeyle ilgili” 5 inci maddenin 1 inci fıkrası (e) bendindeki şu metin ilgimi çekti: “e) Ülküeri sayılmak: On yıl aynı yerde çalışan ve bu müddet içinde en az üç defa üstün başarılı sayılan ve hiç ceza görmemiş olan ilkokul öğretmenleri «Ülküeri» sayılırlar ve Maarif Vekilliğince bu unvanı belirtmek üzere kendilerine verilecek bir işareti taşırlar…”
Yine, kanunda “Başöğretmen” sözcüğü geçmektedir. 1960-1965 yıllarında ilkokulu okudum: O zaman müdür kullanılmaz, ilkokulu yöneten kişiye “Başöğretmen” denirdi.