Pek çoğunuz “Camuha” ismini duymuşsunuzdur! Cengiz Han’ın andasıdır. Sonraları araları açılmış ve Camuha’nın öldürülmesiyle son bulmuştur. Anda; yemin, kan kardeşliği, dostluk, yoldaşlık anlamındadır.
Camuha konusunu, “Moğolların Gizli Tarihi” adlı kitaptan alıntılarla açıklamak istiyorum: “Temucin ile Camuha… eskiden kurmuş oldukları dostluğu hatırlayarak: ‘Bu dostluğu tekrar tazeleyip derinleştirelim’ dediler.
İlk defa aralarında dostluk tesis ettikleri zaman Temucin on bir yaşında idi. O zaman Camuha Temucin’e, karaca bacağından elde edilmiş bir oyun kemiği vermiş ve Temucin’den de içine kurşun dökülmüş başka bir oyun kemiği almış, bu suretle dost olmuşlardı. Bu dostluğu onlar, Onan (nehri) buzları üzerinde aşık oynarken kurmuşlardı. Bundan sonra bahar gelince, ağaçtan yapılmış yaylariyle ok atıştılar. O zaman Camuha, iki yaşlık bir öküzün iki boynuzunu kesip ok uçları yapmış ve bunları delip yapıştırmak suretiyle ıslık çalan (ok) meydana getirmişti. Camuha bunu Temucin’e hediye etmiş ve buna karşılık Temucin’den, ucu selvi ağacından yapılmış bir ok hediye almak suretiyle onunla dost olmuştu. Dostluklarını ikinci defa tazelemeleri böyle cereyan etmişti… (s.52-53)
(Y.Y: Bir sabah Temuçin’in obasını basan Merkitler, karısı Borte-ucin (Börte) ile ihtiyar Ho’ahçin’i kaçırmışlardı. Temuçin ve kardeşleri kaçmayı başarırlar. Temuçin, Kereyit hükümdarı To’oril-Onghan ve dostu Camuha’dan yardım ister. Merkitler, Selenge (nehri) civarında dağınık halde kaçarlarken Borte-ucin ile Ho’ahçin’i kurtarırlar.)
Temucin ile Camuha böylece birbirine karşı sevgi ile bir seneyi ve ikinci senenin yarısını birlikte geçirdiler. Bir gün (bu ordugâhtan) gitmeye karar vererek, …göç ettiler. …ikisi birlikte arabaların önünde giderken Camuha: ‘Dostum, dostum Temucin! Dağın yamacına konalım//At çobanlarımız// Çadırlara girsinler. //Dere boyuna konalım// Koyun çobanlarımız ve kuzu çobanlarımız// Karınlarını doyursunlar’ dedi. Temucin dostu Camuha’nın sözlerini anlayamadan sükut ederek durdu ve geride kalarak… Ho’elun anaya sordu. …Ho’elun ana fikrini söylemeden, Borte-ucin (söze karışarak): ‘Dostumuz Camuha sebatsız bir kimse olarak tanınmıştır. Şimdi bizim aramızda onun canı sıkılıyor. Biz durmıyalım, bilâkis büsbütün ayrılarak bütün gece yolumuza devam edelim, en iyisi budur’ dedi.
Onlar Borte-ucin’in fikrini uygun bularak, yerleşmeden bütün gece yürüdüler… (s.53-54) (Y.Y: Bu arada Temuçin’e birçok kabile katılır.)
(Binbaşı) Horçi gelince şunları söyledi: ‘Kutsal Bodonçar’ın (bir zamanlar) kaçırmış olduğu kadından doğan bizlerin, Camuha ile ‘Anamız bir, kanımız birdir.’ Camuha’yı terketmemiş olurduk, fakat ilâhî bir işaret bana (rüyamda) şunları gösterdi: Beyaz bir inek gelerek Camuha’nın etrafında dolaştı ve onun çadır arabasını süstü, sonra da Camuha’yı süstü. Bu esnada ineğin iki boynuzundan biri kırılıverdi, inek de ‘boynuzumu ver!’ diyerek toprakları saçmaya ve Camuha’nın karşısına dikilerek böğürmeye başladı. Derken, boynuzsuz (başka) bir beyaz öküz, sırtına yüklenmiş büyük bir çadır direğini çekerek geldi. O, büyük araba izinden, Temucin’in peşinden gömürdeyerek geliyor ve ‘Gökle yer, Temucin’i ulusun hükümdarı ilân ettiler. Şimdi (Temucin) ulusu idaresine alsın!’ diyordu. Bu hayırlı alâmetler bana istikbali haber verdi. Temucin, sen ulusun hükümdarı olursan, beni bu kehanetim için ne ile sevindirirsin? Temucin ona: ‘Hakikaten ulusun hükümdarı olursam, seni tümen komutanı yaparım’ dedi. (Horçi şöyle dedi): ‘Bu gibi mühim hadiseleri önceden haber verdiğim için beni ancak bir tümen komutanı yaparsan, bu mükâfat neye yarar? Beni tümen komutanı yaptıktan başka, devletin güzel ve iyi kızlarından arzuma göre almama ve otuz kadınım olmasına müsaade et! Sonra, müracaatlarımı da dinle!’ s.55-56)
…(Temucin) böylece Camuha’dan ayrılıp …(yol boyunca katılan kabilelerle birlikte)… Gurelgu (dağları) arasında Sanggur nehri civarında bulunan Hara-cirugen yanındaki Koko-na’ur boyuna yerleştiler. (s.57)
Altan, Huçar ve Saça-beki kendi aralarında konuştuktan sonra Temucin’e…: ‘Biz seni Han yapmak istiyoruz…’ Temucin için ant içerek, onu Çinggis-hahan (kağan) unvanıyla hükümdar ilân ettiler. (s.57-58)
(Cinggis-hahan), Arhai-hasar ile Ça’urhan’ı Camuha’ya elçi olarak gönderdiği zaman, Camuha…: ‘Altan ve Huçar’a gidip şunları söyleyiniz: Altan ve Huçar, siz dostum Temucin’in
‘Böğürlerini dürterek// Kaburgalarını gıdıklayarak’, niçin ikimizin arasına ayrılık soktunuz? Dostumdan henüz ayrılmamışken, niçin dostum Temucin’i Han yapmadınız? Şimdi onu hangi düşüncelerle Han yapıyorsunuz? Altan ve Huçar, verdiğiniz söze sadık kalarak dostumun gönlünü yatıştırınız ve dostuma iyi arkadaşlık temenni ediniz!’
Bu (vakadan) sonra, Camuha’nın küçük kardeşi Taiçar, …Coçi-darmala’nın at sürüsünü… alıp götürdü. Sürüsünün aşırıldığını öğrenen Coçi-darmala, …Geceleyin… Taiçar’ı arkasından vurarak öldürdü. …sürüsünü alarak geri döndü. (s.61)
Hepsi onüç kabile teşkil eden Camuha ve başka Cadaran’lar: …Çinggis-hahan’a karşı sefere çıktılar. …Camuha… (esir aldığı) Çinos prenslerini yetmiş kazanda kaynatarak öldürdü. Ne’udai ve Çaha’an-uva’nın da kafalarını kestirerek at kuyruğuna bağlatıp sürüklettirdi.
(Yanındaki bazı kabileler) Camuha’yı terk ederek Çinggis-hahan’a gelip iltihak ettiler. (s.61-62)
(Karşılığında Çinggis-hahan’ın yanında bulunan) …bazı halklar da Cacirat’lardan Camuha’yı Han seçmeye karar verdiler… Böyle bir haber karşısında Çinggis-hahan, Onghan’ı haberdar etti… Onghan geldikten sonra Çinggis-hahan’la müzakere ederek Camuha’ya karşı savaşa karar verdiler… (s.70)
Ertesi gün her iki tarafın orduları harekete geçti; …Koyiten’de karşılaştılar… Bu savaşa (Camuha tarafından) iştirak edenlerden Buyiruh-han ile Huduha sihirbazlıkla yağmur yağdırmak kudretine maliktiler. Onların yağmur için büyü yapmasiyle hakikaten yağmur yağmağa başladı, fakat fırtına, yağmuru kendi aleyhlerine çevirdi. Onlar ileri hareket edemiyerek hendeklere yuvarlandılar ve ‘Biz herhalde Tanrının lûtfuna mazhar olmadık!’ diyerek dağıldılar. (s.71)
(Y.Y: Türklerin Yada taşı misali. Bu arada birlikte yaptıkları savaşlar sırasında Cengiz Han’ın Onghan’la arası açıldı.)
Camuha ile Onghan birleşerek uzaklaşırken, Camuha Onghan’a şunları söyledi: ‘Dostum Temucin, eskiden beri Naiman’larla, elçiler vasıtasiyle münasebette bulunmuştur. Ah, hanım hanım! Ben,//Martı gibi (yerinde) kalan bir kuşum,// Dostum ise,// Tarla kuşu gibi göç eden bir kuştur! O herhalde Naiman’lara gitmiş ve onlara sığınmak için geride kalmıştır.’ Camuha’nın bu sözlerine karşı Ubçih’lı Gurin-ba’atur: ‘Niçin böyle yaltaklanarak, asil kardeşlerine karşı iftira ve tahkirde bulunuyorsun?’ dedi. (s.85-86)
(Y.Y: Cengiz Han’ın Onghan’la arası düzelmişken, kız alıp-verme yüzünden tekrar bozulur. Bu durumdan faydalanmak isteyen Camuha, (Onghan’ın oğlu) Nilhan-sanggum’u tahrik ederek… tuzak kurup nişan bahanesiyle Cengiz Han’ı yemeğe davet ederler. On adamla yola çıkan Cengis Han, evinde kaldığı Munglik-eçige’nin uyarısıyla yemeğe kendisi gitmez ve iki adamını gönderir. Tuzağın fark edildiğini anlayan düşmanlar, Cengiz Han’ın obasına saldırarak yakalamaya karar verirler. Birçok karşılıklı muharebeden sonra Onghan pişman olur. Cengiz Han, Camuha ve diğerlerine haber göndererek yanlış yaptıklarını belirtir. Karşı birlik dağılır.)
Naiman’larla Merkit’lerin imhasında Naiman’lar tarafında bulunan Camuha, bütün ulusunu kaybetmiş ve ancak beş arkadaşı ile bir tarafa ayrılıp kaçak vaziyette Tanglu (dağlarına) sığınmıştı…
Yemek esnasında, Camuha’nın beş arkadaşı onu yakalayıp Çinggis-hahan’a götürdü. Camuha, kendi arkadaşları tarafından yakalanarak götürülünce (eski) dostu (Çinggis-hahan’a: (Y.Y: Arkadaşlarının ihanetini anlatır.) (s.129)
…Çinggis-hahan; ‘öz hanlarına ihanet edenler, bütün nesilleriyle yok edilsinler!’ diye emir verdi ve Camuha’yı yakalayıp getirmiş olanları, derhal onun gözü önünde kafalarını kestirmek suretiyle idam ettirdi. (s.130)
…Çinggis-hahan: ‘Dostumuz Camuha bizden ayrılarak bize karşı çok söz sarfetti ise de hayatımıza kasettiği hakkında hiçbir şey duymadık. Bu, kendisinden çok şey öğrenilebilecek bir adamdır. Fakat artık yaşamak istemiyor… Şimdi seni tekrar kendime arkadaş yapmak istediğim halde kabul etmiyorsun. Sana hayatını bağışlamak istediğim halde arzu etmiyorsun. Öyle ise, şimdi seni kendi arzuna göre kanını akıtmadan öldüreceğim!’ Bunları söyledikten sonra Çinggis-hahan: ‘Onu, kanını akıtmadan öldürünüz, fakat ölüsünü rastgele yere atmayıp iyi bir şekilde defnediniz!’ diye emir verdi ve onu idam ettirerek ölüsünü gömdürdü. (s.133)
Devam edeceğiz…