Yazının başlığından rahatsız olmuş olabilirsiniz, bu nasıl Maraş diye… Dikkatinizi çekmek için özellikle böyle yazdım. Tabii ki böyle yazmamın sebebini de açıklayacağım.
2006 yılı Aralık ayında Türk Öğretmenler Derneği’nin daveti üzerine Kosova’ya gitmiştim. Bilindiği gibi, Kosova’nın başkenti Priştine. Türklerin en yoğun olarak yaşadığı şehirse, ikinci büyük şehri Prizren’dir. Balkanların birçok şehri gibi burası da tipik bir Osmanlı şehridir. Genelde iki katlı cumbalı evleri ve dar sokakları ile eski kasabalarımıza benzemektedir. Şehir, Şar dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Memleketim olan Kahramanmaraş’ın Elbistan İlçesi’nin yanındaki dağın adı da Şar dağıdır. Şar, şehir/belde demektir.
Toplantı sonrası Prizren şehir gezimizi tarihçi Raif Vırmıça’nın rehberliğinde yaptık. Bize Prizren’in tarihi ile ilgili bilgiler verdi. Osmanlı’dan kalma camileri, ilk açık cami Namazgah’ı, hamamları, köprüleri gezdik. Saat kulesine çıktık, şehri yukarıdan seyrettik. Meydanda bulunan Osmanlı şadırvanından su içtik.
Daha sonra rehberimiz: “Maraş bölgesine gidelim.”dedi. Tabii ben, Maraş lafını duyunca merakla ve heyecanla: “Nasıl yani, Maraş bölgesi mi var?”dedim. İlk aklıma gelen, Balkanların fethi sırasında, acaba Maraş’tan getirilen Türkler mi buraya yerleştirildi, sorusu oldu.
Öncelikle Kahramanmaraş Valiliği sitesinden Maraş adının nereden geldiğini ve anlamını size alıntı olarak sunmak istiyorum. “… birkaç görüş ileri sürülmektedir. Ünlü tarihçi Herodot, Maraş şehrini Hitit komutanlarından Maraj adlı birisinin kurmasından dolayı şehre Maraj adı verildiğini belirtmektedir. Hitit İmparatorluğu (M.Ö.2000-1200) zamanında bu devletin önemli merkezlerinden biri olan şehrin adı, Hititlerden kalan yazıtlarda Maraj ve Markasi şeklinde geçmektedir. Maraş'ın adının Hititlerden geldiğini doğrulayan Asur kaynaklarında bu şehrin adı Markaji şeklinde geçer. Asur krallarından Sargon'un zamanından kalan Boğazköy yazıtlarında Maraş'ın adı geçmektedir. Hitit Devleti'nin merkezlerinden biri olan Maraş'ın adı bu dönemde Gurgum şeklinde belirtilmektedir.
M.S. I.yüzyılda Roma İmparatorluğu bölgeyi ele geçirince Maraş'ın adı Germanicia olmuştur. Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde bu adla anılan şehir Müslümanlar tarafından fethedilince ilk şekli ile kullanılmaya başlanmıştır. Arap alfabesinde "j" harfi olmadığından Mer'aş şekline dönüşmüştür. Bunların yanında Maraş adının Arapça "zelzele - titreme" anlamına gelen "Re'aşa" fiilinden türeyerek "Mer'aş" olduğunu da iddia edenler bulunmaktadır. Osmanlılar döneminde şehrin adı bölgede Dulkadiroğulları Beyliği'nin kurulmasından dolayı Zülkadir şeklinde de ifade edilmektedir.”
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi(cilt:24,sayfa:192)’nde; “…Maraş kelimesi, bölgedeki çeltik ekimi ve bataklıkların sebep olduğu sıtma hastalığı dolayısıyla “titreme yeri” anlamına geldiği şeklinde izah edilmekteyse de bunun ilmî bir kıymeti yoktur.” şeklinde bir cümle yer almaktadır. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük’te ise: Maraş yazdığınızda -cahilliğime bağışlayın yeni duydum- “Hıyarın topak, yamru yumru çeşidi.” olduğu yazılmakta. Biliyorsunuz; bostanlar, çorak veya kıraç yerlerde değil sulak yerlerde olur.
Maraş adıyla ilgili az-çok bilgimiz olmasına rağmen, yinede rehberimize sorularıma devam ettim. Bölgede Maraş’tan getirilip yerleştirilen herhangi bir ahalinin bulunmadığını söyledi. Ben: “O zaman buraya neden Maraş dendiğini?” sordum. Rehberimiz tarihçi Raif Vırmıça: “Bildiğim kadarıyla Maraş, su kaynağının bol olduğu yere denilir.” dedi.
Gerçekten gezi sırasında gördüm ki, dağın eteğinde su kaynıyor. Çınar ağaçlarının dibinden bile su çıkıyor ve şehrin ortasından geçen Akdere (Bistriça)’ye akıyor. Rehberimiz, önceden bu bölgede su değirmenlerinin olduğunu, ancak şu anda bulunmadığını, bu değirmenlerin nostaljik kafelere dönüştürüldüğünü söylüyor. Zaten gezerken bu kafelerde sergilenen su değirmeni aletleri dikkatinizi çekiyor. Aynı yerde bir de Bektaşi Tekkesi bulunmaktadır. Bu konuda internette yeterli bilgi ve fotograflar bulmanız mümkündür.
Kahramanmaraş ilimizin coğrafi konumu, derelerin/çayların aktığı mümbit alüvyon ova dikkate alındığında; şehre veya bölgeye bu ismin verilmesinin sulak olmasından olabilir. Bildiğimiz kadarıyla depremlerde böyle araziler de daha fazla olmuyor mu? Düşünülmesi gereken hususlar…
Başlığa “Marash” yazmama gelince: Genelde batı dillerinde (Ş) harfi olmadığı için, onun yerine mesela İngilizce’de, Arnavutça’da (SH) kullanılmakta ve (Ş) olarak okunmaktadır.
Ben ne tarihçiyim, ne dil bilimciyim. Şehirlerin geçmişinin veya adının tarihini araştırmak, tabii ki öncelikle bu alanda çalışanları ilgilendirir. Maraş (Kosova’daki yazılışı ile Marash)’ın su kaynağının bol olduğu yere denmesini araştırmak da, yine akademisyenlerimize veya yetkililere düşer.
Beni ilgilendiren tarafı; -Kahramanmaraş’lı olmam nedeniyle- Kosova’nın Prizren şehrinde bir bölgenin/mahallenin bu adla adlandırılmasının, heyecanlanmama ve sevinmeme sebep olmasıdır.
Benden bu kadar…